Bir ateşin sıçraması, yıldızın kendisi gibi başka birinin daha varlığını ispatlar..
Aman Allah’ım! Bir yandıkça yanan ve yanmalara doyamayan daha vardır. Mahşeri içine kuran, şeytanın attıklarını dışarı savuran ve yeter ki kirli bulaşığa kapılmasın diye çaba sarf eden biri daha vardır. Öncesinde, boşlukta ve görülmeden yüzerken şimdi kendisi gibi birini fark etmiştir.
Onlara oyun yeri, bozgundur..
Oyalanıp geçilecek zamanın ötesinde can bulan, ebediyetin aşkıyla kavrulup benliğinden geçen iki aşık karşılaşınca imtihanları çetindir. Tek rüyada kalamayıp başka bir rüyaya açılırlar.
Farklı yörüngelerde gezmek, içlerine sinmez..
Çünkü bu ayrılıktır. Bildiğini okudukları ezeli kitabı, birlikte okumaları gerekir. İnançlarının yüceliği, evrene meydan okumaktadır. Evreni yüceltmeye kalkışacak yüreklerini, Hakk’a adamışlardır.
Görünen bedenleriyle “hiç”likten, “biz”liğe geçerler..
Kendilerini yok edip yeni bir “biz” yıldızında birleşirler. Beraberlik yanları büyür. Bu; kendilerini ihmal değildir, yüce aşta eriyip büyümektir ve taptaze bir tabiatla gerçek varlığa dönmektir.
“Sen” ve “ben” mi vardır?..
Her şey, hakikatin özünün bir parçası değil midir?
“Zaman” ve “mekan” mı vardır?..
Her şey, tek özden yansıyıp tek öze dönmeyecek midir?
“Birleşme” ve “ayrışma” mı vardır?..
Her şey, Vahdet-i Vücud değil midir?
İşte yıldızlar, bu bilgeliktedir..
Tekliğin bilgeliğine kullardır. Bunun için üretir, ışıldar, aydınlatır, ısıtır, genişler ve aşkta yok olup birleşirler. Gerisi onlara teferruattır, gayr-i mevcudiyettir, hasmiyâne ifadelerdir.
Peki, bu davanın lideri nasıl biridir? Vahdet’i Vücud’a erme hedefindeki liderin özellikleriyle bir sonraki yazıda buluşalım mı?