Pazar günü üç eyalette yapılacak parlamento seçimleri, Başbakan Angela Merkel’in sığınmacı politikası açısından bir halk oylaması niteliği taşıyor.
Sadece eyalet parlamentosu seçimleri gibi görünse de bu pazar günü üç eyalette yapılacak seçimler Merkel'in sığınmacı politikası konusunda bir nevi referandum olarak görülüyor. Merkel'in partisi Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) oy kaybetmesi ve sağ popülist Almanya için Alternatif'in (AfD) yükselişi Merkel'in siyasi açıdan sonunu getirebilir.
Baden-Württemberg eyaletinin doğusundaki Ellwangen kenti, ülkedeki duruma örnek olarak gösterilebilir. Yaklaşık 25 bin nüfuslu kentte işsizlik yok denecek kadar az, orta sınıf güçlü. Refah içinde bir belediye. CDU burada hala gücünü koruyor. Bu küçük kent 2014 yılı sonunda, bin kadar sığınmacıyı kabul edeceğini açıklayarak manşetlere çıktı. Sığınmacılara gösterdiği ‘hoşgeldin‘ kültürüyle üne kavuşan kente hesaplanandan çok daha fazla sığınmacı gelince işler karıştı. 2015 yazı itibariyle sığınmacı sayısı 4 bin 600'e yaklaştı.
RÜZGAR YÖN DEĞİŞTİRİYOR
Dostane hava bozulmaya başladı ve o sırada bir silah ateşlendi. Pazar meydanının ortasında bir Suriyeli başından vuruldu, ancak şans eseri kurtuldu. Sığınmacı barınaklarındaki toplu kavgalar da huzursuzluğu artırdı. Ve şimdi seçimler yapılıyor. Merkel'in sığınmacı politikası bir numaralı konu haline gelmiş durumda.
Baden-Württemberg, Rheinland-Pfalz ve Saksonya-Anhalt'da yaklaşık 12 milyon 600 bin seçmenin sandık başına çağrıldığı seçimler 13 Mart'ta yapılacak. Eyalet seçimlerindeki oyların federal politikalar üzerindeki ağırlığı hiç bu kadar fazla olmamıştı. Eyalet seçimlerindeki eğitim, asayiş gibi klasik konular, sığınmacı politikalarının gölgesinde kaldı.
‘MUHALEFET‘, MERKEL'İN EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ
Merkel'in açık sınır politikasında ısrarlı tutumu aylardır siyasette çalkantılar yaratıyor. Muhalefetin büyük bölümü bu kararlı duruşu için Merkel'i alkışlarken, kendi partisi ve kardeş parti Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) içinde üçte birlik kesim açıkça ayaklanmış durumda. CSU konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşıma tehdidinde bile bulundu. Birlik partilerinin bölge teşkilatlarında da öfkeyle çaresizlik arasında bir hava hakim.
Gerek partiler, gerekse toplum içinde sığınmacılar konusundaki bu derin görüş ayrılığından yaralananların başında ise Almanya için Alternatif (AfD) partisi geliyor.
AFD'NİN HIZLI YÜKSELİŞİ
Alman Federal Cumhuriyeti tarihinde hiçbir şey yapmadan bu kadar hızlı yükselen bir parti hiç olmamıştı. ‘Endişeli vatandaş‘ tabir edilen kesim içinde sığınmacılar konusundaki korkuları tetiklemek bile 2013 yılında kurulan partiyi birkaç ay içinde güçlendirdi. Parti halihazırda beş eyalet parlamentosuna girmiş durumda. Kamuoyu araştırmacıları pazar günkü seçimlerde üç eyalette de oy oranının yüzde 10'u aşacağı öngörüsünde bulunuyor.
Bu durum, geleneksel olarak muhafazakar oyları temsil eden Hristiyan Birlik partilerinin kabusu.
SAKSONYA-ANHALT'TA DEĞİŞİM KORKUSU
Almanya'daki toplumsal değişikliklere karşı duyulan rahatsızlık, doğu bölgelerinde çok daha yoğun. Sosyologlar ve kamuoyu araştırmacıları, 1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılması sonrasında karşı karşıya kalınan sürekli değişimin, doğuda her tür değişikliği tehlike olarak algılama refleksi doğurduğu konusunda hemfikir.
Siyaset bilimciler, AfD'nin eyaletler, hatta Berlin'de federal düzlemdeki koalisyon aritmetiğini değiştirebileceği görüşünde. Bunda Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) kronik zayıflığının da payı var. AfD'nin yükselişte olduğu bir dönemde aşırı sağcı ve sağ popülistleri dışarıda bırakabilmek için koalisyonun artık üç parti arasında kurulması gerekiyor.
Deutsche Welle Türkçe
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...