İşte Hulki Cevizoğlu'nun yazısı:
KARARTMA OPERASYONLARI
Simdi de gündemde Tuncay Özkan’ın adı var.
Sevgili Tuncay için “Hiç gündemden inmedi ki” diyeceksiniz ama, bu kez farklı.. Bugüne değin yaptığı başarılı çalışmalar ve ciddi gazeteciliği ile gündemde olan, hakkında soruşturmalar açılan, binbir zorluğun içinden geçen ve hepsini aşan(aşacak olan) güçteki Tuncay Özkan, bu kez can güvenliği tehlikesi ile gündemde.
MÜLEVVES (KİRLİ, İĞRENÇ) OYUNLAR!..
Şahlanan ve adres arayan ulusal dip dalgasının önünü kesmek isteyenler -sürekli yazıyoruz- ulusalcıları bölmek ve yok etmek için her türlü insaf dışı, 1919’un deyimiyle mülevves (iğrenç, kirli) oyunlarını sürdürüyorlar.
Ülkesinin çıkarlarını her şeyin üzerinde tutan medyadaki bir avuç (ne mutlu ki büyük bir hızla artma eğilimindeki) yurtsever (vatansever) ve ulusalcı (millici) gazetecileri susturmak için her yol deneniyor.
Önce, “sesleri çıkmasın, halkla bağlantıları kesilsin” diyerek, millici gazeteci ve aydınlar işsiz bırakıldı. (Bunun öyküsü çok uzun, bir kitap olur..)
Millici gazeteciler Mustafa Kemal’in azim ve direnişini göstererek, büyük zorluklar içinde ayakta kaldılar, iş buldular, iş kurdular.. Bu kez de, televizyon yayınlarına “elektronik sabotaj” düzenlendi.. Bunu, fırsat buldukça yapmaya devam ediyorlar.
Sonra, iftiralara başvurdular. Kendi yandaşı basını kullanarak..
Kimin yazdığı ve ne kadarının doğru olduğu bilinmeyen son bir “andıç” ortaya attılar. (İçindeki yazı biçimi ve değerlendirmelerin çoğu yanlış!..) Bundan da amaç, ulusalcı kişi ve kurumları birbir-lerine düşürmek idi..
MİLLİCİLERİ ÖLDÜRMEK!..
Şimdi ise, “millicilerin canına kast” dönemi başladı..
Aslında bu, bir süredir devam ediyor.
Bu konuda daha önce yazdığım yazıyı manşet haber olarak okumuştunuz. O gün adı geçen kişi başkaydı, bugün sevgili Tuncay’ın (Özkan) adı geçiyor.
Amaç, bizleri korkutmak ise nafile!..
Amaç, arkadan gelenleri korkutmak ise, onun için de çok geç!..
Danıştay suikastından sonra bana gönderilen bir elektronik postada, “Senin de sonun böyle olacak!..” diyordu. Bu tehditçi, yakalanıp gözaltına alınmadı. Biz şimdi yalnızca dava açabildik ve davayı takip edeceğiz. Oysa, Hrant Dink suikastından sonra tetikçinin dışındaki pek çok kişi dikkatli bir işleme tabi tutuldu.
Bize karşı önceki “bomba girişimlerine” ise burada değinmeyeceğim.
1919’da da, ulusalcıların katledilmesi için fetvalar yayınlanıyordu. İngilizlerin isteği sonucu.
Acaba, bugün ulusalcılara(millicilere) karşı bu girişimlerin ardında hangi ülkeler var; içeride ya da dışarıda kimler destek oluyor?.. Bunun yanıtını bulmak zor olmasa gerek..
LİDER BOŞLUĞU
16 Nisan’da başlayacak Cumhurbaşkanlığı seçimi oylamaları öncesi (ve genel seçimler öncesi) ülkemizde gündem çok değişecek gibi görünüyor.
Meydanı boş bulanlar, iktidar boşluğundan yararlanarak at oynatıyorlar. (Burada, iktidar boşluğu kavramı ile, AKP Hükümeti’nin yukarıda saydığım olayları önleyememesini kastediyorum.)
Türk milleti, Allah korusun, cinayetlerden sonra gözyaşı dökmek yerine, olaylar olmadan önlenmesini istiyor.
Tüm bu olayların yaşanmasının nedeni ise, geniş ölçekli bakarsak, bir “lider boşluğu.”
Halkın “gönül rahatlığı” ile oy vereceği “aranan lider” mevcut olsaydı, bunlar yaşanır, bu konuşmalar yapılabilir miydi?..
Buna rağmen, insanları herhangi bir biçimde “susturarak” karartma ve karıştırma peşindekiler uzun dönemde amacına ulaşamayacaklardır.
(Yeniçağ)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...