Van Devlet Tiyatrosu Müdürü Sedat Şenoğlu, yeni sezon hazırlık aşamasında ‘az sayıda oyuncuyla sezona nasıl hazırlanacağım?’ diye düşünürken bir proje geliştirir. Hemen Devlet Tiyatroları Bölgeler Koordinatörü İskender Altın’a anlatır konuyu. Ankara’ya gelinip proje DT Genel Müdürü Lemi Bilgin’e sunulduğunda beklenilenin ötesinde bir cevap alınır. Bunun üzerine kollar sıvanır. Van ve Ankara Devlet Tiyatrosu ilk defa bu yıl hayata geçirilen bu projeyle bir oyunu birlikte sahneleyecektir. Daha önce ne Van’da ne de Ankara’da sahnelenmediği ve seyirciyi sımsıkı yakaladığı için oyun olarak geleneksel Türk tiyatrosunun en güzel örneklerinden biri olan Ali Bey’in “Ayar Hamza”sı düşünülür. Oyunu kimin yöneteceği konusundaysa tek bir isim vardır: 1988’de Diyarbakır DT’nin açılışında hem de takip eden 5 yılında emeği geçen, Ankara’da sahnelediği oyunlar salonları doldururken bölgelerimiz de var diyerek yollara düşüp Van, Antalya, Diyarbakır, Erzurum’da oyunlar yöneten Hakan Boyav’dan başkası değildir bu isim. İşte böyle başlar “Ayar Hamza”nın serüveni… Ve bu oyun Van DT oyuncularından Tolga Evren, Süleyman Atanısev, İpek Atagün, Mustafa Şen; Ankara DT’den ise Serap Sağlar, Ercan Eker, Aydın Uysal, Zafer Güllü’yü aynı sahnede buluşturur.
Bir yandan Ankara’da bir yandan Van’da sahnelenen oyunun hayata geçiriliş öyküsünü projenin mimarları Van DT Müdürü Sedat Şenoğlu, Ankara DT Müdür Yardımcısı Fırat Demirağ ve oyunun yönetmeni Hakan Boyav Türktime okuyucuları için anlattılar…
Sibel Durak’ın Röportajı…
TÜRKTIME: Öncelikle oyunu anlatır mısınız?
HAKAN BOYAV: “Ayar Hamza” geleneksel Türk tiyatrosunun örneklerinden biri. Bu oyunu geleneksel ortaoyunu biçimiyle sahneleyebilirdik. Ama o zaman olmazdı. Nerden bakarsanız bakın geleneksel Türk tiyatrosu ve ortaoyunu eskidir, eski bir türdür. Bunu günümüzle birleştirdik. Hem esprileri modernize ederek günümüze uyarladık hem de ortaoyunu figürlerini kullanarak üstüne absürd bir bakış açısı ekledik. Ya bu aslında postmodern bir tiyatro oyunu oldu. Zor bir şeydi.
TURKTIME: Nelerdi bu zorluklar?
HAKAN BOYAV: Oyuncular açısından çalışması zor bir şeydi. Oyunculuk sistemi olarak farklılıklar var. Bir kere çok fazla geleneksel ve klasik oyunculuğa alışmışlardı, başı sonu bakışları, duruşları belli olan... Bu oyunda böyle bir şey yok. Sonra futbolda bile deplasmana çıkmak zordur. Van’daki çocuklar 11 yıl Van’da oynadıktan sonra Ankara’da yeni bir sahnede farklı bir seyirci karşısına çıktılar bu anlamda zorlanmış olabilirler. İyi bir oyun sunmaktı amacımız. Kimi çok, kimi az beğenmiş olabilir. Unutmamak gerekir ki birbirini hiç tanımayan kadroyla bir oyun ortaya çıkarmak hiç kolay değil. İyi bir oyun oldu mu? Oldu. Van’da çok beğenildi Ankara’da da öyle.
“RÜŞTÜ ASYALI’YLA BAYKAL SARAN’
TURKTIME: Van ve Ankara Devlet Tiyatrosu bu oyun için bir araya geldi. Bu proje nasıl doğup, gelişti?
SEDAT ŞENOĞLU: Van Devlet Tiyatrosu’na müdür olduğum zaman listeyi önüme koydum 11-12 tane oyuncu var elimde. Müdür olunca biraz da tüccar olmak gerekiyor. Benim bu bölgede en az 3 büyük oyun çıkarmam gerekiyordu. Çarpıyorum, bölüyorum olmuyor. Ben aslında İzmir DT’yle 2 kişilik bir oyun düşünmüştüm. Bu projeyi DT Genel Müdürü Lemi Bilgin’e sunduğumda “Niye bu kadar dar düşünüyorsun, bunu 4-5 kişi ile yap sınırlama, çok iyi bir proje” dedi. Bu bizi ateşleyen bir unsur oldu. DT Bölgeler Koordinatörü İskender Altın’la konuştuk. Koordinasyon toplantısında Ankara ile bunun hayata geçirilebileceğini öğrendik. Bu noktada yönetmen olarak sadece Hakan Boyav’ı düşündüm. Gönüllük esas olduğu için oyuncuların çalışmayı yapan yönetmene inanması gerekiyordu.
HAKAN BOYAV: Van, Diyarbakır, Erzurum DT gibi bölge tiyatrolarının senelerdir hizmet verdiği bir durum var. Bu durumu da eksiksiz yapmaktalar. 1988 yılında Diyarbakır DT’yi açanlardan biriyim. Diyarbakır ve bütün Güneydoğu Anadolu’da eksiksiz hizmet verdik. Hakkari Yüksekova’dan tutun da Muş, Mardin, Midyat’a kadar tiyatro götürdük. Sonrasında Van açıldı, Trabzon açıldı. DT bölgelerde ciddi hizmet veriyor. Bölgelerde yaptığı eksiksiz bir kültür hizmeti var. Bu konuda eksiği yok hatta dünyayla karşılaştırıldığı zaman dünyada ulusal tiyatroların bölgelerde bu kadar ciddi çalıştığı görülmüş bir şey değil. Kurum olarak gocunacak bir durumunuz yok. Fazlamız var, eksiğimiz yok. Ben görmedim terörün göbeğinde elini kolunu sallayarak dolaşan tiyatrocular. Bir sürü genç kardeşimiz oralarda hizmet veriyor. Sahne ve seyirci sayısı da artarak devam ediyor. Fakat şöyle bir sanatsal problem var: Bölgelere gidip oralarda görev yapan arkadaşlarımız başka şehirlerdeki sanatçılarla tanışamıyor. Bu bizim zamanımızdan, 1988’den, beri böyle. Diyarbakır’ı açtık, canımızla, kanımızla çok iyi tiyatro yaptık ama Ankara’daki Rüştü Asyalı’yla, rahmetli Baykal Saran’la hiç oynayamadık. Ustalarla karşılaşamadık. Ustalardan her zaman yetenek ve sahne anlamında bir şey almayabilirsiniz. İşin mutfağıyla ilgili bir şeyler alabilirsiniz. Duruş alırsınız, sohbet alırsınız, bilgi alırsınız… Böyle bir eksiklik vardı. Bunu aşmanın en iyi yolu bölgelerdeki oyuncuları İstanbul, Ankara, İzmir’deki oyuncularla buluşturmak ve ortak projeler yapmaktı. Genç arkadaşlarla ihtiyar ağabey, ablaları buluşturalım ve onlar gençlerin enerjisinden bir şeyler kazansınlar, gençler de ustaların bilgisinden görgüsünden yararlansınlar diyerek bu proje doğdu.
TURKTIME: Ustalardan bir şey öğrenememenin yanında özellikle kimi bölgelerde imkanların kısıtlı olması orada uzun süre kalan oyuncular açısından sıkıntı yaratıyor olmalı. Bu proje sayesinde sıkıntılar çözülebilir mi ?
FIRAT DEMİRAĞ: Bölgelere oyuncular bir şeyler öğrenmeye gitmiyor. Öğrendikleri şeyleri hayata geçiriyorlar. DT eğitim kurumu değildir. Profesyonel tiyatro yapılan bir kurumdur. Şu bir gerçek, tüm bölgeleri kapatalım ve sanatçıları Ankara’ya toplayıp buradan turneye gönderelim. Ankara’dan her daim Hakkari’ye oyun gönderemezsiniz ama Diyarbakır, Erzurum, Van DT Hakkari’ye her zaman gidebiliyor, her hafta orada oyun sahneleyebiliyor. Ulaşamadığımız bölge kalmıyor bu sayede. Bölgelerde her türlü imkanı sınırlı da olsa buluyorsunuz. Oyununuz olmadığı zaman büyükşehirlere gelip konserleri, filmleri takip edebiliyor, her türlü kitabı edinebiliyorsunuz. Orada zaten size düşen tek bir şey var oyun oynamak. Tiyatro yapmanın ateşi, aşkıyla nerede yaptığınızın çok fazla bir önemi yok. Gittiğiniz yere gönüllü gidiyorsunuz. Orada zaten tüm arkadaşlarım gönüllü, istekli çalışıyor. Aynen benim 8 yıl Sivas’ta çalıştığım gibi. Bana denseydi ‘5 yıl daha kalacaksın’ gözümü kırpmadan kalırdım. Bölgelerde oyuncu sayısı azdır. Tabii ki aynı kadronun sürekli bütün oyunlarda oynaması gibi mesleki anlamda sıkıntılar var. Ama bu sıkıntılar şu an ilk ve tek olan bu ve benzeri projelerle aşılacak.
HAKAN BOYAV: Konservatuvarda 4 yıl okuyorsunuz bölgelerde ise 6, 7, 8. sınıfı okuyorsun. Doğrudur. Okuldan mezun olup Ankara’da staj yapmak başkadır. Bölgede kalıp 7. 8. sınıfı okumak başkadır. Bunun avantajı ayrı dezavantajı ayrı. Bölgede oynadığınız zaman önünüzde ustalar olmadığı için başrol oynayabiliyorsunuz. Pratikte böyle bir yararı var. Bir de bölgelerin şöyle bir gücü var. O şehirde yaşamak o şehri değiştiriyor. Diyarbakır’a ilk gittiğimizde mağaza yoktu. Bir baktık ki mağazalar açıldı. Ardından kafeler… Üniversiteli gençler bizim gibi giyinmeye başladı. Bir şehirde sanatçı bulunduğu zaman o şehir değişiyor. Bölgelere tiyatro açtığımız zaman o şehrin yapısı da değişiyor. O çocuklar Ankara’da başlamış olsalardı uzunca bir süre beklemek zorunda kalacaklardı
“KİMSE BANA ROL ASILMIYOR Kİ OYNAYAYIM DİYEMEYECEK”
TURKTIME: Oyuncuların bu proje karşısında tavrı nasıldı? Bu onlar için de büyük bir fırsat olmalı…
SEDAT ŞENOĞLU: Van ekibi projeyi açıkladığımız zaman inanmadı. İpek (Atagün) beni tekrar tekrar aradı. “Nasıl yani ben şimdi Ankara’ya gideceğim ve oyun mu çalışacağım” diyordu sürekli. Provalar başlayana kadar sürdü bu durum. Onlar için çok önemli bir şey bu. Bir an önce doğudan batıya gideyim, orada kendimi bulayım, ifade edeyim diye kaygılanmayacaklar. DT için köklü bir hamle. Bunun önüne artık kimse geçemez. Kimse bana rol asılmıyor ki oynayayım diyemeyecek. İnsanlar şunu anladı: Van, Erzurum, Ankara yoktur DT vardır. Ankara’daki oyuncular Van oyuncusu gibidir. Van’daki oyuncu da Ankara oyuncusu gibi. Artık oyuncular bir an önce batıya gelip kendini göstermenin kaçamak yollarını aramayacak. Kendilerini, bir takım ilişkileri kullanarak değil sanat yaparak gösterecek. Yaptığı işle gidecek. Bu açıdan çok önemli.
FIRAT DEMİRAĞ: Bu proje tamamen gönüllük esasına dayalı bir proje. Bu oyunda rol alan arkadaşların her birinin belli yaşamları, düzenleri var ama buna rağmen bu projede yer aldılar. Bizim her yıl bir takım medyada farklı biçimlerde, hep olumsuz yönleriyle, ele alınan koordinasyon toplantılarımız yapılır. Hiç onların yazdığı şeyler olmuyor bu toplantılarda. Serap Hanım (Sağlar) o toplantıda söz aldı ve tüm katılımcıların önünde şunu ifade etti: “Ben hazırım, hangi bölgeye gönderirseniz gitmeye hazırım, oyuncu olarak hazırım. Van’a giderim, orada oynarım, genç arkadaşlarla birlikte kulis paylaşırım.” Bu nedenle adını özellikle belirtmek istiyorum. Böylesi projelerde kurumu doğru algılayan Serap Hanım gibi sanatçıların varlığı büyük önem taşıyor.
“2 YTL’YE SERAP SAĞLAR KARŞIMDA. BU DEVLET ÇOK GÜÇLÜ…”
TURKTIME: Seyirci de bu durumdan oldukça memnun olsa gerek özellikle Van seyircisi bu proje sayeside Serap Sağlar’ı izleme fırsatı buldu…
SEDAT ŞENOĞLU: Van seyircisi sunu söyledi 2 YTL ödedim Serap Sağlar benim karşımda… Bu devlet çok güçlü. 2 YTL ile bunu yapabiliyor. Televizyonda gördüğü insanı karşısında görmek o bölge insanı için çok önemli. Doğuda bizim yaptığımız görevler anlamında çok önemli. Ben şahsım adına televizyon dizilerinde görev alan arkadaşlarımızı destekliyorum çünkü kurumumuzun çok büyük reklamını yapıyorlar.
HAKAN BOYAV: DT starlarını çıkarıyor bu kötü değil. Oyuncular görevlerini ihmal etmeden boş zamanlarında dizide oynuyorlarsa, yarın öbür gün sahneye çıktıklarında bu DT’nin yararına oluyor. Bu bakımdan önemli. Van seyircisi sürekli aynı oyuncuları izlemekten sıkılmıştı. Van’ın bir Serap Sağlar’ı izlemek, Ercan Eker’i, Aydın Uysal’ı görmek hoşuna gitti. Aynı şekilde Ankara seyircisi de Van’da 11 yıldır görev yapan Tolga Evren’i tanıdı ve “ne muhteşem bir oyuncu” dedi onun için.
TURKTIME: Genel olarak insanların tiyatroya gitmediği yönünde bir kanı var. Bu kanı ne denli gerçeği yansıtıyor?
SEDAT ŞENOĞLU: Hafta sonları turnelerle birlikte Van DT olarak bin civarı kişiye ulaşıyoruz. Bu İzmir’in 3 sahnesinin seyirci sayısına eşdeğer bir sayı. İzmir’in nüfusu 3 milyon, Van’ın nüfusu 450 bin. Van’da saat 8’den sonra hayat bitiyor ama insanlar inadına tiyatroya geliyor. Gündüz olayların olduğu günlerde akşam salonumuz doluydu. Van’da insanları bir arada tutan tiyatro dışında bir etkinlik yok.
HAKAN BOYAV: Ankara’da 11 sahnemiz var ve doluluk oranı yüzde yüzün üstüne çıkıyor. Böyle bakıldığında Ankara’nın televizyona kafa tuttuğu görülüyor. Televizyon halkın kültürünü yozlaştırıyor deniliyor ya öyle bir şey yok. İyi işler, doğru projeler, sergilenirse Ankara’nın yakaladığı başarıyı diğer iller de yakalar. İyi tiyatro her yerde karşılık bulur.
NİYE BANKAMATİK MEMURLUĞU YAPIYORLAR
TURKTIME: Ya diğer iller?
HAKAN BOYAV: Ankara kadar İstanbul seyircisi de yetişmiş, bilinçli bir seyirci. İstanbul’da ciddi anlamda sahne azlığı gibi bir problem yaşanıyor. Ankara’da 6 milyona 11 sahne düşerken İstanbul’da 12 milyona 3 sahne var. Salonlar açık olduğunda da oraya seyirci çekme problemi yaşanıyor. Bunu da aşmanın tek yolu iyi iş üretmek. Ankara veya doluluk oranını yakalayan diğer illerin yaptığı gibi. İyi iş üretmeden seyirciyi çekemezsiniz buna özel tiyatroları da dahil ediyorum. Bas bas bağırıyorlar seyirci gelmiyor, devlet bize destek versin, az veriyor, çok veriyor diye. Sen ne iş çıkardın? 24 saat vodvil oynuyorsun. Semaver, Dot, Dostlar gibi tiyatroları tenzi ederek söylüyorum. Bunların dışındaki tiyatroların büyük çoğunluğu magazinel, seyirciyi kötü kötü yakalamaya çalışan oyunlar çıkarıyor. Gülriz Sururi’nin dediği gibi “bacak göstermekle olmuyor.” Dizi, sinema başkadır tiyatro başka. Tiyatro er meydanıdır. Er meydanıysa er meydanına yakışan işler, kaliteli oyunlar çıkarmak lazım. Böyle oyunlar çıkarsa Ankara, Van, Erzurum gibi karşılığını bulur. İyi işler çıkmazsa İstanbul, İzmir, Antalya gibi karşılığını bulmaz. İstanbul’un kaç sanatçısı var? Bu kadar sanatçı varken bu kadar az salon varsa ve bu kadar tiyatroya çekilmek istenen seyirci varsa bir şeyler yapmak zorundasınız. Böyle bakıldığında bu proje İstanbul için de çıkış noktasıdır. Neden İstanbul’daki fazla sanatçılar Van, Erzurum, Diyarbakır ile ortak proje üretmemekteler? Niye oturdukları yerden bankamatik memurluğu yapmaktalar? Bu proje İstanbul tarafından da üretilmeli, Erzurum Van, Diyarbakır’daki çocuklar İstanbul’daki ustalarla birlikte olmak isterler. Bu proje İstanbul gibi sanatçı dinamizmi yüksek tiyatrolarımıza da teşviktir.
SEDAT ŞENOĞLU: Daha önce böyle bir proje yoktu şimdi önlerine yol açıldı. Bundan sonra diğer bölgelerde de benzeri projeler çok hızlı devam eder.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...