Birçok ünlü reklamcının adı geçmesine rağmen AKP'nin seçim kampanyasını kimin yürüteceği savaşını Tayyip Erdoğan'ın yıllardır siyasi iletişim danışmanlığını yapan Erol Olçak kazanmıştı. Şimdi partinin seçimlere dek yaptığı ve yapacağı tüm mitinglerin de sorumlusu. Sadece bu kadar değil. Çünkü, bütün bunlardan öte istihbarat örgütlerini aratmayan bir profesyonellikte diğer partileri de izliyor. Bugüne dek, CHP, MHP, Genç Parti ile Demokrat Parti'nin mitinglerine gidip izleyip durum raporları yazmaları amacı ile ajanlar göndermiş. Kalabalığın arasına sızan casuslar, katılımı, coşkuyu ve halkın tepkilerini not etmiş. Daha sonra da bunlar AKP Merkezi'nde taktik değerlendirmeye alınmış. Anlattıkları çok ilginç. Olçak, bu seçim kampanyasını olağanüstü bir durum olarak görüyor ve partinin kelimenin tam anlamı ile alarma geçtiğini belirtiyor. Bakın neler söylüyor: "Rakiplerimizin meydandaki performansları ve buralarda yaşananlarla yakından ilgileniyoruz. Katılımların nasıl olduğunu teker teker takip ediyoruz. Coşku var mı, yok mu, eğer bu partilerin eleştirildikleri noktalar varsa, bunların raporunu tutuyoruz. Bugüne kadar, Baykal, Bahçeli, Ağar ve Uzan'ın mitinglerine adamlarımızı gönderdik. 69 miting planlıyoruz. Diğerleri bu kadar değil. Genel başarı için herkesi izlemek zorundayız.''
Acaba diğer partilerin casuslarla izlendiklerinden haberi var mı?
Bahçeli, TÜSIAD davetini aslında niye reddetti?
Ankara'da tanınan bir profesör, MHP lideri Devlet Bahçeli ile görüşmesini aktardı. Sohbetlerinde konu, diğer liderler giderken Bahçeli'nin neden TÜSİAD'ın davetini geri çevirdiğine gelmiş. Hatırlarsanız, Bahçeli ile TÜSİAD arasında devam eden bir gerginlik var. Daha önce, MHP lideri, bir raporu nedeni ile, TÜSİAD'ı, 'PKK'nın siyasi projelerine sahip çıkmakla' suçlamıştı. Son olarak da, Patronlar Kulübü'nün davetini, 'Ben bir tek milletin huzuruna çıkarım' diyerek reddetmişti. Görüşmede, profesör, MHP liderine, "Gerçekten neden gitmediğinizi herkes hâlâ merak ediyor. Bilmediğimiz bir nedeni daha var mı?'' diye sormuş. Bahçeli de, aslında neye kırıldığını ortaya koyan enteresan bir noktaya dikkat çekmiş: "TÜSİAD'ın bana gönderdiği yazıda, bir toplantı düzenlendiği bilgisinin ardından günü, saati, nerede yapılacağı ve konusu sıralanıyordu. Ayrıca, konuşmam sonrası sorulara cevap vermem de isteniyordu. Bunu, şık bulmadım. Türkiye'nin önemli bir siyasi partisinin genel başkanının önceden aranılıp hangi gününün müsait olduğu sorulup, toplantı konusu, saati gibi ayrıntılarla ilgili de görüşünün alınması gerekirdi. Bu yapılmadan doğrudan yazı ile bana dikte ettirilmeye çalışınca bu haklı tepkiyi gösterdim."
Baykal'ın şehir efsanesi iştahı: Ben yiyerek kafayı bulurum
Habertürk'te Melih Meriç'in sunduğu Basın Kulübü'nün geçen hafta konuğu CHP lideri Deniz Baykal'dı. Reklam aralarındaki sohbette, söz, bir şehir efsanesi gibi konuşulan Deniz Bey'in meşhur iştahından açıldı. Çünkü her sabah 6 km yürüyen, uzun yüzmeleri ile bilinen ve yaşamına dikkat eden Deniz Baykal'ın aynı zamanda sıradışı bir iştahının olduğundan konuşulur. Hatta, bazıları bir oturuşta 3- kişinin yediğini tek başına yiyebileceğinden bahseder. Zaman zaman dışarıya sert uzlaşmaz bir görüntü verse de, özel sohbetleri çok keyiflidir. Gerçekten de Baykal, 'Bu kadar çok yer misiniz?' sorusuna gülerek yanıt verdi: "Doğru. İyi yerim. Ama yakmasak yemeyiz. Kendimize çok dikkat ediyoruz. Alkol genelde almam. Belki arada sırada sağlığa faydası olduğu için bir kadeh şarap içerim. Ama yemek benim için bir hobidir. Hatta, bana içki teklifinde bulunanlara da, 'Ben yiyerek kafayı bulurum' derim.''
Wilson, Şener'i niye ziyaret etti?
Ankara'da geçen perşembe Genelkurmay'da, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül'e verilen brifingin hemen sonrasında bir de Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in önce ABD Büyükelçisi Ross Wilson ardından Cumhurbaşkanı Sezer ile görüşmesi ortamı esrarengiz bir havaya sokmuştu. Milletvekili olmama kararı alan ve son dönemde en çok konuşulan isimlerden Şener, 'Neden bu görüşmeleri yaptı, acaba bir mesaj mı taşıyor?' sorularına hedef olmuştu. Kabinenin en etkin isimlerinden birine, 'Nedir bütün bunlar' diye sorduk. Gülümsedi ve şunları söyledi: "Abdüllatif Bey'in temaslarından bizim de haberimiz yoktu. Araştırdık. Tamamen talihsiz tesadüfler. Cumhurbaşkanı ile Köşk'te bekleyen bir SPK kararnamesinin onayı üzerine görüşmüş. ABD Elçisi de, kendisini, 'Neden vekil olarak aktif siyasete devam etmediği konusunda konuşmak için ziyaret etmiş.'' Zaten, Köşk ziyaretinin SPK ile ilgili olduğunu cumartesi SABAH gazetesinde yazmıştık. Ancak, kabinenin kritik isimlerinden biri de bu teyitleri verince durum netleşti. Malum, bu aralar Şener de dahil adı geçen herkesi zedeleyen Köşk komplo teorilerinin haddi hesabı yok. En azından, bu gerçek, ABD Elçisi Wilson'un, Şener'e, 'Siz Cumhurbaşkanı olun' mesajını verdiği, bunun da Abdüllatif Bey tarafından apar topar Köşk'e ulaştırıldığı gibi bir teoriyi tamamen çürütüyor. Zaten, iş ABD tarafından bu hale getirildiyse 'yazıklar olsun' demekten başka çare yok.
Dikkat noktası
-Türkiye, ABD'ye, terörist PKK'ya karşı somut adımları içeren bir istekler listesi verdi. Ciddiyeti anlayan ABD de alarma geçti. Yakında, ABD'nin atacağı adımlara dikkat.
- Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt ile Başbakan Erdoğan'ın tarihi Dolmabahçe Zirvesi ile ilgili sır sürüyor. Ancak, Erdoğan'ın çok yakınına, 'Türkiye'nin önünü açan olumlu bir içeriği var' dediği bilgisi konuşuluyor.
- Yarın Genelkurmay'ın Isparta Komando Tugayı'na kritik bir basın gezisi var. Gezi, 'Askerler eğitilmeden Güneydoğu'ya gönderiliyor' gibi iddialara vereceği somut yanıt açısından önemli. Ayrıca, gezide önemli bir komutanın da açıklamaları olabilir.
Metehan Demir-Sabah