Doğan Grubu’nun artık “klasik” tavrı haline gelen “medya gücü”nü her noktada baskı aracı olarak kullanma davranışı artık “mahkemelere” kadar uzandı. Ancak bu defa, Vatan ve Sabah gazeteleri de olayın tam ortasında yer aldı. Son nokta olarak değerlendirilen konu, TMSF’nin Sabah ve atv’nin yönetimine el konulmasının ardından, Turgay Ciner’in mahkemeye yaptığı başvurunun sonucunun etkilenmesi amacını taşıyordu. Ve sonunda dava reddedildi. Tüm bu gazetelerin tavrı ise mahkemenin tarafsızlığı üzerine gölge düşürdü. Mahkemenin kararının tüm bu yayınlardan nasıl etkilendiği ise kararla birlikte ortaya çıktı.
HEDEF GÖSTERDİLER
Vatan Gazetesi’nin 24 Haziran günü verdiği haberde, mahkeme hedef gösterildi. Kaynağı belli olmayan haberde şu ifadelere yer verildi. “TMSF’nin el koyduğu Merkez Yayın Holding’in eski ortağı Turgay Ciner ile avukatı Kenan Tekdağ’ın, salı günü karara bağlanması beklenen “yürütmeyi durdurma” davasına ilişkin yakın çevrelerine söyledikleri sözler, hukuk ve iş çevrelerinde şaşkınlık yaratıyor. Ciner ve Tekdağ salı günü görülecek davayı kazandıklarını anlatıp, kararın gerekçesinin ne şekilde yazılacağını bile kelime kelime sıralıyorlar. İstanbul 6. İdare Mahkemesi, Merkez Yayın Holding’in eski ortağı Turgay Ciner’in açtığı yürütmeyi durdurma davasını büyük bir olasılıkla 26 Haziran Salı günü karara bağlayacak. Ciner’in Sabah ve atv’nin el konulmasına karşı yaptığı 3’üncü hamlenin sonucu merakla bekleniyor.”
İşte bu yazının yayınlandığı günün ertesinde ise dört gazete birden aynı habere birlikte imza attı. Türkiye, geçmişten bugüne kadar birçok kez medya patronlarının savaşlarına sahne oldu. Ancak, belki de tarihte ilk kez, Türk medyasının en büyük yayın organlarının dördü birden birinci sayfalarından yaptıkları haberlerle tek bir konuyu hedef alan bir işbirliğine imza attı. Hürriyet, Milliyet, Vatan ve Sabah gazetelerinin dördü birden dün, TMSF’nin Sabah ve atv’nin yönetimine el konulmasının ardından bu kez de Merkez Grubu’nun Ciner’e ait olan hisselerinin mülkiyetine de el koymasını sayfalarına taşıdı.
MEHMET YILMAZ DA YAZDI
Önceki gün Vatan Gazetesi’nde yayınlanan ve mahkeme kararını doğrudan etkilemeye dönük olan haberin ardından dün de Hürriyet gazetesinde Mehmet Yılmaz konuyla ilgili bir yazı yazdı. Yılmaz, Vatan’ın haberine atıfla, mahkemenin gerekçeli kararı olduğu ileri sürülen kararın neden geçersiz olması gerektiğini yazdı. Art arda yapılan bu iki yayın ile Turgay Ciner’in Sabah ve atv’ye el koyma gerekçesini ortadan kaldırmak için yaptığı başvuruyu inceleyen mahkemenin baskı altına alınması amaçlandı.
AMAÇLANAN NEYDİ?
Diğer tarafta ise TMSF, Bankacılık Kanunu’nun 15/7 maddesinin (b) bendindeki hükümlere dayanarak, Turgay Ciner’in Merkez Grubu’ndaki hisselerinin mülkiyetine de el koydu. Bu adımla, Ciner’in mahkemeden almak için adım attığı yürütmeyi durdurma kararının etkisiz hale getirilmesi amaçlandı. El koymaya gerekçe olarak kullanılan 15/7 maddesi, Fon’a devredilen bankalara borcu olan kişi ve kurumların mallarına el konulması yetkisini düzenliyor.
HUKUKİ AÇIDAN ÖNEMLİ
Bu noktadan hareketle, Turgay Ciner’in, 2000 yılında Etibank’tan Dinç Bilgin adına kullandığı 23 milyon dolarlık kredi nedeniyle batık banka ile ilişki kurduğu vurgulanıyor. Ancak, hukuki açıdan büyük önem taşıyan bir nokta bulunuyor. Ciner Grubu’nun kullandığı krediyi Etibank’a el konulmasının hemen ardından geri ödediği ve ödemesine dair bir ibraname aldığı, yazılan haberlerde yer almıyor. Dolayısıyla el koyma kararı, aslında ödenmiş olan ve ödendiği TMSF’den alınmış bir ibraname ile kanıtlandığı belirtilen bir kredi kullanımına dayandırıldı. Karmaşık hukuki ilişkilere dayanan süreçte önemli bir viraj, bugün İdare Mahkemesi’nin açıklaması beklenen karar ile dönülmüş olacak. Ancak, Ciner’in Merkez Grubu’ndaki hisselerinin mülkiyetine el konulmasının, hukuki süreci daha da uzatması bekleniyor.
Fatih Altaylı: Doğan avukatları TMSF’nin danışmanlığını yaptı
İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin aldığı sonucunu AKŞAM’a değerlendiren Fatih Altaylı: “Mahkemenin yürütmeyi durdurmaya yönelik açılan davaya ‘ret’ cevabı verdiğini öğrendik. Bundan sonra itiraz süreci olacak. Önce bölge idare mahkemesine ardında da Danıştay’a gidilecek. Bu davanın başından beri ilginç olan bir şey vardı. Doğan Grubu’nun avukatları davayı TMSF avukatlarından daha fazla izledi. Doğan Grubu avukatları, bu davada TMSF’ye adeta danışmanlık yaptılar. Davanın başından beri bütün gelişmeleri en ince ayrıntısına kadar takip ettiler.
MAHKEMEYİ ETKİLEDİ
Başta Hürriyet olmak üzere Doğan Grubu gazetelerinde konuyla ilgili mahkemeyi etkileyici yayınlar yapıldı. Bugünkü (dünkü) Hürriyet’te, ‘Yargı kararı aleyhte çıksa bile TMSF çesitli kararlar aldı’ diye ballandıra ballandıra yazdılar. Bu davanın başından beri Hürriyet ve Sabah durmadan haber yapıyorlar.
Yargıyı böyle etikilediler. Şimdi Ciner Grubu’nun yürütmeyti durdurmaya yönelik açtığı davaya ‘ret’ cevabı geldiğini öğrendik. Peki şimdi ne oldu? Hani Turgay Ciner yargıyı etkilemişti? Ne oldu şimdi? Bu karar Doğan Grubu’nun mahkemeyi etkilemesiyle alınmış bir karardır. Doğan Gurbu’nun yargı ile işi olmaz. Onlar vergi kaçırırken de (POAŞ davası) yargıya gitmediler. Uzlaşma yoluna gittiler. Onların yargı ile işi olmaz. Yargıya gitselerdi kaybedeceklerini
biliyorlardı.
ÇAKICI GİBİ
İsmi bende kalsın, iş dünyasının önde gelen isimlerinden biri daha önce bana ‘Doğan Grubu yaptığı yayınlarla sürekli şantaj, baskı ve tehdit yapıyor. Bunlar iş dünyasının Alaaddin Çakıcısı’ demişti. Doğan Grubu bu dava sürecinde yaptıklarıyla ve izlediği yayın politikasıyla bu sözün ne kadar doğru olduğunu kamuoyuna göstermiştir. Tek amaçları medyada tekel olmaktır. Bundan sonra itiraz süreci başlayacaktır. Hukuka inanmaktan başka çare yok. Eğer Türkiye’de hukuk varsa, adalet yerini eninde sonunda bulacaktır” şeklinde konuştu.
‘Yürütmeyi durdurmak için şartlar oluşmadı’
CİNER’İn başvurusunu reddeden İstanbul 6’ncı İdare Mahkemesi “telafisi güç zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmediği” kararına vardı.
Sevtap Özbilgin’in başkanlığında 22 Haziran’da toplanan mahkeme, yürütmeyi durdurma talebini reddederken, kararın gerekçesini dün taraflara iletti. Mahkeme, kararı şu gerekçelere dayandırdı:
GEREKÇELER
“2577 Sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu’nun 4001 Sayılı Kanun’la değişik yürütmenin durdurulması başlıklı 27’nci maddesinin ikinci fıkrasında “Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilir” hükmü öngörülmüştür. Dava dosyasındaki belgelerin incelenmesinden 2577 sayılı kanunun 27/2’nci maddesinde göngörülen şartların birlikte gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.
Durum böyle olunca davacının yürütmenin durdurulması isteminin reddine 22 Haziran 2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Kararda ayrıca, Turgay Ciner’in Dinç Bilgin aleyhine İstanbul 10’uncu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, ihtiyati tedbir talebiyle açtığı davanın da reddedildiğine dikkat çekildi.
Bu arada edinilen bilgilere göre Ciner Grubu avukatları söz konusu kararla ilgili olarak bugün ilgili mahkemeye itirazda bulunacaklar.
Doğan’ın Alman ortağı Springer, Sabah’ı alacak
SKY Türk’te dün akşam yayınlanan “Özel Gündem” programında Sabah Gazetesi’nin eski Genel Yayın Müdürü Fatih Altaylı ile Gazeport Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Semerci, TMSF’nin Turgay Ciner’e ait Merkez Yayın Holding’e el koymasının perde arkasını tartıştı. Yaklaşık 2 saat süren programda hem Semerci hem Altaylı, Doğan Grubu’nun Ciner davasında taraflı yayın yaptığını ve bu sürecin AKP lehine işlediğine dile getirdi. Konuşmasında yer yer Doğan Grubu’na ve AKP hükümetine yüklenen Altaylı, TMSF yönetiminin Sabah ve atv’ye el konulmasından sonra Türk medyasının da tavrının değiştiğine dikkat çekti.
“BİLGİN PAÇAVRA”
Altaylı, “Rekabet yok. Kimse kimseye saldırmıyor. Seçimle ilgili bir şey yok. Türkiye’de değişik bir medya ortamı oluştu. 23 Temmuz’a kadar böyle gidecek” dedi. Bu süreçte Doğan Grubu’nun da sorunlarını hallettiğini, 3.2 milyar YTL’ye kadar çıkması gereken vergi borcunun 275 milyon YTL ile kapatıldığını, böylece Doğan’ın yaklaşık 2.5 milyar YTL’lik avantaj elde ettiğini anlatan Altaylı, “Bu da 2 milyar dolar eder. Şu anda Sabah Gazetesi’ni alsalar bedavaya gelmiş olacak” dedi. Altaylı, Doğan Grubu’nun Almanya’daki ortağı Axel Springer Grubu ile ortaklaşa paravan şirket kurarak Sabah ve atv’ye talip olacağını iddia etti. TMSF’ye Turgay Ciner ile aralarındaki ortaklığı belgeleyen inanç sözleşmesini veren Dinç Bilgin’e bu süreçte Doğan Grubu’nun da destek verdiğini belirten Fatih Altaylı, Bilgin’e sert suçlamalarda bulundu:
“Doğan Grubu bundan sonra Bilgin ile hiçbir işbirliği yapmaz. Doğan Grubu açısından Dinç Bilgin kullanılmış, atılmış paçavradır.” Yavuz Semerci ise Altaylı’nın sözlerine karşılık olarak “Aydın Bey’in Sabah Grubu’na talip olacağını düşünmüyorum.
Zaten otorite de buna izin vermez. Paravan şirketlerle bu işi götürmek çok kolay şeyler değildir” dedi. Altaylı, daha önce de Doğan’ın Sabah Grubu’na talip olduğunu hatırlatınca, Semerci, “O tamamen işin Turgay Ciner’e gitmesini engellemeye yönelik bir ataktı” değerlendirmesinde bulundu.
Akşam
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...