Filistin'de yayımlanan el Ayyam gazetesinin 8 Mart 2010 tarihli internet sayfasında, Hamadeh Faraneh imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yayımlanan yorumun çevirisi şöyledir:
Bu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül için Kıbrıs meselesiyle eşit bir mesele; yani Filistin'e verilen öncelik, Kıbrıs meselesine verilen öncelikten daha az değil ki Kıbrıs, Türkler için hassas, ulusal ve güvenlik boyutu olan bir mesele. Bu nedenle Abdullah Gül şunları söylüyor: "Filistin ve Kudüs, Türk partileri tarafından ilgi görüyor. Bu partiler, siyasi ve ekonomik olarak birbirleriyle çekişseler de Filistin konusunda uzlaşıyorlar. Solcular, milliyetçiler, liberaller, radikaller Filistin halkına hizmet etmek ve ona destek vermek konusunda mutabık durumdalar." Başbakan Erdoğan ise: "Filistin bizim davamız, bir gün dahi çalışma programımızdan düşmedi." diyor ve kararlı bir şekilde düşmeyeceğinin altını çiziyor. Bunun önemini de Filistin'in bir Orta Doğu meselesi olduğunu, Orta Doğu'nun ise dünyanın bir numaralı meselesi olduğunu söyleyerek gösteriyor. Filistin meselesi kadar ilgi gören bir mesele yok, dolayısıyla İsrail tek başına oynayamaz veya Filistin halkının taleplerini yerine getirmeden ve onun kutsal saydıklarını muhafaza etmeden bu meseleyi gizleyemez, ortadan kaldıramaz. Zira bu kutsal emanetler, sadece Filistinlilerin mülkü değil, aynı zamanda bütün Müslümanların inancına dâhil olan şeyler.
Türkler Filistin'in içinde bulunduğu duruma üzülüyorlar ve ne o tarafın ne de bu tarafın yanında durmadıklarının altını çiziyorlar. Israrla, bölünmüşlüğün sona erdirilmesini istiyor, rica ediyorlar ve Filistinlilere şunları söylüyorlar: Siz zayıf olan tarafsınız, İsrail sizden daha güçlü, o hâlde bölündüğünüz zaman hâliniz ne olur? Filistin'deki bölünme, İsrail'in çıkarına hizmet ediyor, o hâlde neden düşmanınıza gönüllü olarak hizmet ediyorsunuz? Bunu neden, kimin için yapıyorsunuz, çıkarız ne?
Türkiye, körü körüne İsrail'in yanında durmayı bıraktı ve Filistinliler ile İsrailliler arasında bir denge kurma durumuna geçti. Türkiye'deki karar alıcılar, bu denge durumunda Filistin'e ağırlık vermekten yana değiller çünkü Filistin'e ve davasına hizmet edenin, İsraillileri saldırılardan alıkoyanın, onları mantığın sesini dilemeye itenin bu denge olduğunu düşünüyorlar.
Türkiye büyük, önemli, dengeli ve ılımlı politikaları olan bir ülke. Türkiye, Filistin halkı için gerçek bir savunucu. Ona Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan kadar öncelik verilmeli. Irak'ın gıyabıyla birlikte güç dengelerinin açık bir şekilde İsrail'in lehine kırılmasının ardından Filistin Kurtuluş Örgütü, sırtını dayamak için Türkiye gibi güçlü bir tarafa ihtiyaç duyuyor.
Türkiye kimseye alternatif olmaya veya kimseden rol çalmaya çalışmıyor. Aksine, Araplara ve Filistinlilere destek ve ortak olmayı amaçlıyor. Ankara bu nedenle Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu, Mısırlılarla anlaşması ve Arap Dışişleri Bakanları Toplantısına gözlemci olarak katılması için Kahire'ye gönderdi. Toplantıya katılanlar, İsrailliler ile dolaylı müzakere ilkesini onayladıklarında da Davutoğlu, kararı destekledi. Başbakan Erdoğan ise Türkiye'yi ziyaret eden Filistinli heyete, sorunun müzakerelerde olmadığını, masaya oturmanın kayıp vermek veya tavizde bulunmak anlamına gelmediğini zira kriterin sebat etmek ve hakları kazanmak için müzakerede bulunmak olduğunu anlattı. Erdoğan Türkiye'nin, haklarını meşru yollarla yeniden elde edinceye kadar Filistin halkını desteklemeyi sürdüreceğini ifade etti.
Filistinli basın heyetinin Ankara ziyareti, Türk Devleti tarafından ilgiyle karşılandı. Heyet, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanı, basın kuruluşları ve sivil toplum örgütleri tarafından ağırlandı. Bu, Türklerin dinleme, bilgilerini artırma ve Filistin halkına bir mesaj gönderme isteğinin bir yansımasıydı. Bu nedenle aynı meslekten kişiler -gazeteciler gazetecilerle, belediye başkanları belediye başkanlarıyla, parlamenterler ulusal meclis üyeleriyle, sendikacılar sendikacılarla- arasındaki karşılıklı ziyaretler devam edecek. Böylece ilişkiler genişleyecek ve resmî düzeyi aşıp pek çok mesleki alana yayılacak. Böylece ilişkiler, her iki tarafa da yarar sağlayacak biçimde doğrudan ve sürekli bir hâl alacak.
Filistinli basın heyetinin Ankara ziyaretinden edindiği izlenim, onlara beklediklerinin de üzerinde sevgi ve saygı besleyen Türkiye gibi bir ülkenin varlığını keşfetmeleriydi. Öyle ki bazılarımız duyduklarından, hissettiği samimiyetten ve ilişkileri ayrıcalıklı kılmak için iki taraflı geniş bir yol açma isteğinin varlığından şaşkınlığa düştü.