Mahkeme, bu suikastların yasaklanmasına ilişkin bir başvuruyu reddetti. Yüksek Mahkemenin kararında, her olayın kendi koşulları çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.
Mahkemenin görev süresi dolan başkanı Aaron Barak’ın da dahil olduğu 3 üyesinin oy birliğiyle verdiği kararda, hedef gözetilerek düzenlenen her suikastın aynı şartları taşımadığı, bu nedenle kendi şartları içerisinde değerlendirilmesi gerektiği ifade edildi.
Kararda, uluslararası terörizmle savaşında İsrail’in uluslararası hukuk kurallarına göre davranması, güvenlik ihtiyaçlarıyla insan haklarının dengelenmesi gerektiği de vurgulandı.
Mahkeme kararında, bu suikastlar için bazı şartlar aranması gerektiğine de işaret edildi. Buna göre, hedefin çatışmalara katıldığına ilişkin kuvvetli deliller toplanması, herhangi bir başka yöntemin de saldırıları durdurmakta işe yaramamasının aranması gerekiyor. Operasyon sonrasındaysa bağımsız bir soruşturma yapılarak, bir sivilin zarar görmesi halinde tazminat ödenmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Ayrıca verilecek zararın da orantılı olması isteniyor.
Buna göre, askerleri hedef alan keskin nişancıya yönelik bir suikastta, yakınında bir sivil zarar görecek bile olsa izin verilebileceği, ancak teröristin evinin havadan bombalanmasının buradaki birçok masum sivilin ölmesine neden olacağı için izin verilemeyeceği de kaydediliyor.
2002 Ocak ayında İsrail İşkenceye Karşı Halk Komitesi ile Filistinli İnsan Hakları ve Çevre Koruma Örgütü, Yüksek Mahkemeye başvurarak, bu suikastların yasaklanmasını istemişti.
Başvuruda, bir terör saldırısı planlanmadıkça "İsrail’in insan hayatını alma hakkı olmadığı" vurgulanmıştı.
Yüksek Mahkeme kararında, İsrail ile Filistinli terör örgütleri arasındaki çatışmanın uluslararası silahlı çatışma karakteristikleri de taşıdığı, bu nedenle uluslararası hukukun alanına girdiği de kaydedildi.
Beyt Hanun’da meydana gelen ve yaklaşık 20 dolayında sivilin ölmesine neden olan bombardımandan sonra insan hakları örgütleri yeniden mahkemeye başvurarak, bir an evvel karar almasını istemişti.
Mahkeme kararı, muhafazakar milletvekilleri tarafından övgüyle karşılanırken, sol kesim partiler ve Arap milletvekillerince tepkiyle karşılandı.
Ulusal Birlik-Ulusal Dinci Parti İttifakı milletvekillerinden Effie Eeitam, "sivilleri hedef olarak gören terör çağında" bu suikastların etkili ve etik bir harekat aracı olduğunu savundu.
Soldaki Meretz milletvekili Zehava Gal-on ise "Ne yazık ki Yüksek Mahkeme bu suikastları tümüyle yasaklamadı" diyerek, suikastların "teröre karşı terör" siyasetine döndüğünü kaydetti.
İsrail meclisinin Arap milletvekillerinden Birleşik Arap Listesi üyesi Ahmed Tibi ise mahkemenin "askeri direktifler doğrultusunda devam ettiğini" ifade etti.
Likudlu Yuval Steinitz ise mahkemenin kararını övgüyle karşıladı.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...