Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde yer alan metinde, 1959 yılında Türkiye, İngiltere ve Yunanistan arasında imzalanan Zürih (11 Şubat 1959) ve Londra Anlaşmaları (19 Şubat 1959) ile bu ülkelerin garantörlüğünde Türk ve Rum halklarının ortak eşitliğine dayalı olarak kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nde, Rum toplumu lideri Makarios'un Cumhurbaşkanı, Türk toplumu lideri Dr. Fazıl Küçük'ün ise Cumhurbaşkanı Yardımcısı seçildiği hatırlatıldı.
1963 yılından itibaren Rumlar'ın silahlı saldırıları sonucu Kıbrıs Türkleri'nin ülke yönetiminden baskı ile uzaklaştırıldığı belirtilen metinde, Rumlar'ın, adayı Yunanistan'a bağlama hedefine ulaşmak yani Enosis'i gerçekleştirmek üzere yürüttükleri saldırıların ve ambargoların 1963-1974 yılları arasında artarak devam ettiği, Kıbrıs Türk halkının adanın yüzde 3'lük bir bölümüne sıkıştırıldığı anlatıldı.
1974'e gelindiğinde Yunan Cunta Hükümetinin, adanın ilhak edilme zamanının geldiğine inandığı, fakat Makarios'u da bu ilhak için engel olarak gördüğü ifade edilen metinde, “Bu sebeple Atina, adadaki Yunan subayları vasıtasıyla Makarios'u iktidardan düşürmeye çalışmıştır. Nihayet 15 Temmuz 1974 tarihinde Yunanistan'da iktidarda bulunan cuntanın desteğiyle Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios'a karşı darbe yapan Nicos Sampson, adayı Yunanistan'a bağlamayı amaçlayan süreci başlatmıştır. Sampson darbesinden sonra Cunta, hem kendine karşıt olan soydaşı Kıbrıslı Rumlar'ı hem de Türkler'i katletmeye başlamıştır” denildi.
ADAYA MÜDAHALE
Gelişen bu olaylar üzerine Kıbrıs'ta garantör olan Türkiye'nin, 20 Temmuz 1974 günü, adaya müdahale ederek uzun süredir devam eden çatışmalara, kan dökülmesine ve çekilen acılara son vermek üzere harekete geçtiği belirtilen metinde, Türkiye'nin, 1959 yılında hazırlanan ve 1960'ta Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla uluslararası geçerlilik kazanan Garanti Anlaşması'ndan doğan haklarını kullanarak söz konusu müdahaleyi gerçekleştirdiği ifade edildi.
20 Temmuz 1974 sabahı başlayan Birinci Barış Harekatı'nın, Türk birliklerinin Lefkoşa-Hamitköy-Gönyeli ve Pınarbaşı bölgelerine hava indirme, Yavuz plajına da çıkarma yapmasıyla başladığı hatırlatılan metinde, 21 Temmuzda Türk uçaklarının Rum mevzilerine karşı harekete geçtiği;
4. Paraşüt Taburu ile birleşen Kıbrıs Türk Kuvvetleri'nin, Lefkoşa Havalimanı ve Kaymaklı bölgesine taarruza başladığı anlatıldı.
Metinde şunlar kaydedildi:
“Bu arada 2. ve 3. Komando Taburları da Zeytinli istikametinde ilerlemişlerdir. 22 Temmuz günü 3. Paraşüt Taburunun taarruzu sonucu, Deliktepe düşerken Türk birlikleri önce Girne'ye girmiş, daha sonra Lefkoşa'ya yönelmiştir. Böylece Girne-Lefkoşa hattı birleştirilmiştir.
Gerek Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin çağrısı gerek Kıbrıs'taki çıkarmanın askeri durumu nedeniyle; Türkiye, 22 Temmuz günü saat 17.00'den itibaren harekata son vermiştir. Ancak bu ilk Barış Harekatı, Kıbrıs Türk toplumunun güvenliğinin sağlanabilmesi için yeterli olmaktan uzaktır. Lefkoşa-Girne yolunun denetim altına alınmasıyla, Lefkoşa'nın Türk kesiminin denizle bağlantısı sağlanmıştır. Bunun dışında kalan yerleşim bölgelerinde ise, başta Magosa olmak üzere çok sayıda Türk güvenlikten yoksun kalmış; Rum ve Yunan kuvvetlerinin merhametine bırakılmıştır.
Kıbrıs'ta ateşkes sağlanması ile birlikte Yunan Hükümeti istifa etmiş, Karamanlis Fransa'dan Atina'ya dönerek ulusal birlik hükümeti kurmuş, Kıbrıs'ta ise Sampson iktidardan çekilerek yerine eski Temsilciler Meclisi Başkanı Glafkos Klerides geçmiştir.”
Kıbrıs konusunda garantör devlet olan İngiltere, Türkiye ve Yunanistan'ın Dışişleri Bakanlarının Cenevre'de bir araya gelerek, 25-30 Temmuz ve 8-13 Ağustos tarihleri arasında iki aşamada barış koşullarını görüştükleri hatırlatılan metinde, burada Kıbrıs Türkleri'ni temsil eden heyetin, adanın yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu, iki kesimli bir federasyon kurularak Türk tarafına yüzde 34 toprak bırakılması gerektiğini belirttiği, Rumlar ve Yunanistan'ın buna yanaşmadığı ifade edildi.
-“İKİNCİ BARIŞ HAREKATI”-
Tüm bu gelişmeler üzerine Türkiye'nin, 14 Ağustos sabahı “İkinci Barış Harekatı”nı başlattığı belirtilen metinde, harekatın amacının, doğuda Magosa ve batıda da Lefke'ye kadar olan bölgelerin Rum işgalinden kurtarılması olduğu kaydedildi.
Plan dahilinde hareket eden Türk Ordusu'nun, 15 Ağustos günü Magosa'yı, 16 Ağustos günü de Lefke'yi ele geçirdiği ifade edilen metinde, “Türkiye'nin 16 Ağustos 1974 tarihinde ateşkes ilan etmesini müteakip, yıllardır ekonomik ve toplumsal zorluklar içinde yaşayan Kıbrıslı Türkler özgürlüklerine kavuşmuşlardır. Türk Ordusunun o tarihten bugüne kadar Kıbrıs'ta devam eden varlığı, adadaki barışın ve her iki tarafın güvenliklerinin teminatı olmuştur” denildi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...