Dolardaki rekor yükselişin, sanayideki ise rekor düşüşün akıllara getirdiği sorular bugün bazı köşe yazarlarının da gündemindeydi...İşte krize dair çarpıcı değerlendirmeler...
Hasan Cemal / Milliyet
Kriz damardan girdi, teğet geçtiği yok!
Teğet geçmiyor ekonomide kriz, damardan girmiş durumda! Sanayi üretimindeki yüzde 21.3‘lük, imalat sanayi üretimindeki yüzde 25‘lik, motorlu taşıt üretimindeki yüzde 60’lık ocak ayı düşüşleri başka türlü yorumlanamaz.
Kriz gitgide derinleşiyor.
Dikkat:
Daha büyük acılar kapıda!
Sanayii üretimi 6 aydır düşüyor.
Yüzde 3.5 Ağustos’ta.
Yüzde 4.3 Eylül’de.
Yüzde 6.7 Ekim’de.
Yüzde 13.3 Kasım’da.
Yüzde 17.6 Aralık’ta.
Ocak’ta ise yüzde 21.3!
6 ayda 6 misli daralma...
Üretimin içinde olan kimilerine göre bu rakamlar durumu tam yansıtmıyor, gerçek daha kötü.
Reel ekonomideki daralma böyle devam ederse, krizin bir süre sonra finans sektörünü vurması şaşırtıcı olmayacak. Çünkü geri ödenemeyen krediler giderek bankacılığı güç durumda bırakacak.
Gündemde bankalar var.
Bu satırları yazarken gözüm televizyon ekranındaki bir son dakika haberine takılıyor:
Dolarda tarihi zirve;
Dolar 1.82 TL’yi aştı!
Geç kalmanın faturası mı?..
Bu soru ister istemez soruluyor Başbakan Erdoğan hükümetine.
Haklı eleştiriler var.
Üstelik hiç biri yeni değil.
Kamu harcamalarının yerel seçimlere endeksli hale getirilmesi bu eleştirilerden biri.
‘Seçim ekonomisi‘yle bütçe açığı patlarken, bütçe kaynaklarının, Mahfi Eğilmez’in deyişiyle daha çok ‘kaldırım yatırımları‘ına harcanması, böylece dipsiz kuyularda kaybolup gitmesi, yani bütçenin bir bakıma çarçur edilmesi, hiç kuşkusuz, ekonomik krizi ağırlaştırıyor.
Taha Akyol / Milliyet
Kriz teğet geçiyor!
HALİMİZE şükredelim; dünya yanıyor, bizde yangın teğet geçiyor!
Fakat diyeceksiniz ki, dolar 1.8’i vurdu, vursun!..
Sanayi üretimi ocak ayında yüzde 21 oranında düştü, düşsün!..
Bir yılda 645 bin kişi işini kaybetti, kim bilir kaç kişi daha kaybedecek? Etsin!..
Teğetin hafif dokunmalarıdır bunlar!
Ben iktisatçı değilim, haddimi aşarak 2008 yılının mart ve nisan aylarından itibaren kriz tellallığı yapan yazılar döktürmüşüm...
Ekonomi çevrelerinin hükümete yaptığı “İktisadi tedbir arayacağımıza hâlâ sağduyu arıyoruz” uyarısına dikkat çekmişim, ‘aman ekonomiye dikkat’ diye yazmışım. (28 Mart 2008)
“Piyasalar hükümete ekonomik muhtıra verdi... Hükümet dört elle ekonomiye sarılmalı, öncelikle siyasi gerilimi düşürmeli” diye yazmışım! (5 Nisan 2009)
“Kapitalizm krizde, zor bir döneme giriyoruz” demişim! (25 Nisan 2008)
Yine haddimi aşıp, Başbakan Erdoğan’da da “iktidarların ikinci dönem sendromu”nun, öfke ve sinirliliğin başladığını defalarca yazmışım!
Halbuki kriz teğet geçiyor! Her tedbir zamanında alınmıştır! Ben kriz tellallığı yapmışım! Özür diliyorum...
***
Osman Ulagay/ Milliyet
Hükümet seyrediyor
Küresel krizin birçok ülkede benzeri yıllardır görülmemiş şoklara yol açtığı, hemen her ülkede beklentilerin kötüleştiği bir gerçek. Krizin olası etkilerine karşı, hükümetlerin aktif biçimde devreye girerek sıra dışı önlemlere başvurduğu ve krizin tahribatını sınırlamaya çalıştığı görülüyor. Küresel krizin olası etkilerini küçümseyerek “Bize bir şey olmaz” masalıyla insanları avutmaya çalışan ve krizin olumsuz etkilerini gidermek için etkili önlem almayan tek hükümet ise galiba bizimki.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümeti, gerçeklerle yüzleşmeyi reddettiği için Türkiye’nin hâlâ gerçekçi bir ekonomik programı ve bütçesi yok. Şaka gibi ama resmi hedefe göre ekonomimizin % 4 büyümesi gerekiyor 2009’da. “Ben büyümeden taviz vermem” diyerek aklı sıra IMF’ye kafa tutan Sayın Başbakan, şimdi ülke ekonomisi derin bir küçülme şoku yaşarken hiçbir etkili önlem almayan tek hükümetin başkanı olma onurunu taşıyor.
IMF’nin G-20 toplantısı için yaptığı hazırlık çalışmasında yer alan veriler, krize karşı mali önlem almayan tek G-20 ülkesinin Türkiye olduğunu gösteriyor.
AKP’nin kumarı
Ekonomideki çöküşe seyirci kalarak iş dünyasında ciddi güven kaybına uğrayan AKP hükümetinin ve Sayın Başbakan’ın tek hedefi yerel seçimde iyi bir sonuç alarak iktidarını sağlamlaştırmak. İlden ile koşarken “Ben seçimi garantiye alayım, ekonomiyi sonra hallederim” diye düşünüyor herhalde Sayın Başbakan.
Bütün hesap, ekonomideki çöküşün algılanmasında bir gecikme olacağı ve ekonomi çökerken AKP’nin sandıkta tavan yapacağı varsayımına dayanıyor. Bu varsayım tutar ve AKP seçimde tavan yaparsa Türkiye ekonomisinin çöküş süreci daha da hızlanabilir.
Aydın Ayaydın / Vatan
Doların ateşini kim nasıl düşürecek?
Kötü gidişat hükümeti götürür
Döviz kurunun yükselmesinin iki önemli sonucu var.
Birincisi, sanayici ithal girdileri yüksek kurla alacağı için maliyeti artar. Ancak talep olmadığı için bu maliyet artışını ürün satış fiyatına yansıtamaz. İkincisi ise psikolojiktir. Döviz kuru artınca, panik başlar. Kur daha da artacak diye herkes elinde ne varsa dövize çevirmeye çalışır ve döviz daha da yükselir. Böyle bir ihtimali düşünmek istemiyorum.
Hükümetin hâlâ ekonomiye odaklanmaması, varsa yoksa mahalli seçim diye siyasete yönelmesi adeta bir intihar girişimidir.
Geçmiş hükümetleri yıkan ekonomi idi. Bu hükümet de unutmamalıdır ki, meydanlardaki rakibi muhalefet partileri değil, ekonomik gidişat olacaktır.
***
Mahfi Eğilmez / Radikal
Sanayi Çöktü
TÜİK’in açıkladığı sanayi üretim indeksi sonuçlarına göre ocak ayında sanayi üretimindeki gerileme yüzde 21.3, mevsimlik etkilerden nispeten arındılmış sayılabilecek olan imalat sanayii üretimindeki gerileme yüzde 24.2 oldu.
Bu gerilemeler tüm zamanların en büyük gerilmesinin yaşandığını ortaya koyuyor.
Ocak ayı verileriyle birlikte son altı ayın ortalama sanayi üretimi gerilemesi yüzde 11., imalat sanayi üretimi gerilemesi yüzde 12.9 olmuş. Küresel krizin asıl çıkış yeri olarak kabul edilen ABD’de son altı ayda sanayi üretimi gerilemesi aylık ortalaması yüzde 1.7, imalat sanayi gerilemesi ise yüzde 2 olarak gerçekleşmiş. Yani bu verilere bakınca bizdeki
sanayi üretimi gerilemesinin ABD’dekinden 6.5 misli büyük olduğu ortaya çıkıyor.
Piyasa beklentisi bu oranların altındaydı. Benim beklentim piyasa beklentisinden biraz daha yüksekti ama bu kadar büyük bir çöküşü doğrusu ben de beklemiyordum. Gün boyunca kendileriyle konuştuğum sanayiciler ve sanayi odası başkanları bu gelişmeyi aylardır yaşadıklarını ve sonuçların aynen onların beklentileri doğrultusunda çıktığını ifade ettiler. Bazıları bu oranların bile iyimser olduğunu hatta geçen ayda olduğu gibi daha kötüye doğru düzeltme yapılmasını beklediklerini belirttiler. Sanayiclerin belirttiği bir başka husus çok daha iç karartıcı oldu. Onlara göre şubat ayı üretimi bundan daha kötü bir gerilemeyi gösteriyor, mart ayı da son derecede kötü gidiyor. Bu gidişi görmek için oranların TÜİK tarafından açıklanmasını beklemeye ihtiyaç olmadığını öne sürüyorlar.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...