Habertürk’ün önünde Frank Sinatra’nın My Way şarkısıyla uğurlanacak olan Güldemir, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek...
İSTANBUL Levent’teki evinde önceki gün yitirdiğimiz Habertürk’ün kurucusu Ufuk Güldemir, bugün son yolculuğuna uğurlanacak. Güldemir için ilk tören sabah saat 10.00’da Habertürk önünde düzenlenecek. Teşvikiye Camii’nde öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazından sonra Güldemir’in naaşı Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
Meslektaşları uğurladı...
Habertürk’ün kurucusu, 30 yıllık gazeteci Ufuk Güldemir’i, meslektaşları şu sözlerle tanımladılar: “Çalışanları ile masa taşıyan televizyon patronu”, “Türk basınının İkarus’u”, “Fikir işçiliğinin Kralı”, “Rengarenk bir adam”... Yazanlardan biri de, hastalığını öğrendiği günlerde avcılığı nedeniyle Ufuk Güldemir’i eleştiren Can Dündar’dı. Dündar, Güldemir’in buna tepkisini ve daha sonra “işi ahirete bırakmadan helalleştiklerini” anlattı. Can Dündar ve diğer köşe yazarlarının Ufuk Güldemir’in ardından yazdıkları şöyle:
Güngör Mengi (Vatan)
Medyanın ufku soldu
Ufuk Güldemir, cesur, girişimci, öncülük misyonuna doğasıyla bağlı bir meslektaşımızdı.
Genç yaşında başardıkları bile medyanın neler kaybettiğini açıklıyor. Özgür ruhu ve yaratıcı özellikleri yanında birikmiş zengin tecrübeleri, onun açısından geleceğe bakan herkese heyecan veriyordu. Yazık oldu, erken öldü.
Mekânı cennet olsun.
Ruşen Çakır (Vatan)
Bir ekoldü
Ufuk Güldemir Türk basınında gerçekten bir ekoldü. Çalışma arkadaşlarına hep kendilerine güvenmelerini telkin ederdi. Milliyet’i yönettiği o kısa sürede kendisinden çok şey öğrendim. Minnettarım.
İkarus’un düşüşü...
Can Dündar (Milliyet)
Ufuk Güldemir, İkarus’uydu Türk basınının... Onun kadar tutkundu hürriyetine... Bilgi için, haber için, her tehlikeyi göze alacak kadar gözü kara ve ona ulaşana dek yılmayacak kadar tutkuluydu. Güneş, yükselmesini sağlayan kanatlarını kavurduğunda dahi vazgeçmedi yükselmekten... Bu, hürriyetin bedeliydi. Ve geri dönmek, ona göre değildi.
“Ben senin için sağanak yağmurda taksiydim”
...Geçen yıl “avcılığı ona yakıştıramadığımı” belirttiğim yazıma öfkelenmişti. Ayşe Arman’la yaptığı söyleşide İkarus benzetmesini yapmış ve şöyle demişti:
“Ben ona iyilik ve dostluktan başka ne yaptım ki giderayak canımı yakan yazılar yazıyor.”
Cümledeki “giderayak” sözcüğü, balmumunun erimekte olduğunu fark ettiğini gösteriyordu. Asla canını yakmak değildi muradım... Bunu da yazdım. Yüreğime kazınan şu satırlarla cevapladı:
“Milliyet’te yazdığın yazıyı okudum Can... ’Ufuk Güldemir’i üzdüğüm için pişmanım” demişsin. Beni üzdün doğru. Ama üzüldüğüme üzülmen, üzüntümü ortadan kaldırıyor. Sokağa çıktığında her elini kaldırdığında her zaman taksi bulabilirsin. Ama ben, senin için, sağanak yağmurda bulabileceğin bir taksiydim. Sen zannediyor musun ki ben bugüne kadar senin her yaptığını doğru buldum? Dostlarının yağmurlu günde de sığınabileceği bir taksi olmaya çalışmalısın Can. Ben yağmurlu günlerdeyim. Sağanak altında...
“İŞİ AHİRETE BIRAKMADAN HELALLEŞTİK”
Böylece işi ahirete bırakmadan helalleştik bir bayram günü...
1970’lerin sonunda Ankara Konur Sokak’ta başlayan arkadaşlığımız, dünkü acı haberle son buldu.
Bireysel yeteneği, merakı, çabası ve tutkusuyla kısa zamanda çok yükseklere çıkan “İkarus” ; orada kanatlarının yanacağını fark etse de ışığa uçmaktan vazgeçmedi.
“Sağanak altında sığınak” tı dostlarına...
Huzur içinde yatsın.
Zafer MUTLU
Sevgili Ufuk...
Kanser olduğunu öğrendiğimde “Eyvah gitti” diye düşünmüştüm. Aldığım bilgiler hiç de iç açıcı değildi. ‘Bu Ufuk bunu da başarır’ diye düşünmeye çalışıyor ama bir türlü kendimi ikna edemiyordum. O nedenle sesimden anlarsın diye önceleri seninle e-mail yoluyla konuşmayı tercih ettim.
Şu an ne oldu biliyor musun, odamda bir kelebek dolaşıyor. Yarını görmesi mümkün olmayan bir kelebek.... Benim ya da şu anda senin için üzülen hiç kimsenin yarını görüp görmeyeceği belli değil. Ama kesin olan bir şey var. Bir süre sonra (en uzun yaşayanımız 50 sene daha yaşasa ne yazar ki, senin gittiğin yerde sürenin ne anlamı var) hepimiz orada buluşacağız.
Dün Şafak’a dedim ki “Ufuk için üzülme onunla iftihar et.”
Sen önemli, çok önemli bir gazeteciydin. Hep daha iyiyi hep daha iyiyi aradın.
Seninle tanışalı 32 sene olmuş. Ankara’da beraber muhabirlikle başlayıp Türk Basını’nın en önemli noktalarında gerek rekabetle gerekse aynı hedef için geçen 32 sene.
Ben geçirdiğimiz o özel geceleri, birlikte olduğumuz arkadaşlarımızla paylaşmaya devam edeceğım. Ama sen oralarda istediğin herkese anlat. Ercan abi oralarda seninle ilgilenmeye başlamıştır eminim. Biliyorsun, O’nu da dilimizden hiç düşürmedik, seni de düşürmeyeceğiz.
UFUK
Türk basın tarihinde önemli bir yer almak istediğini, bunu çok önemsediğini iyi biliyorum. Merak etme, bu tarihin altın adamlarından birisi hiç şüphesiz ki sensin. Sensiz, senin başarılarından söz etmeyen bir basın tarihi yazılması mümkün değil.
Habertürk’deki arkadaşlarının dünden beri gösterdikleri performans da muhteşem. Hepsi senin için çırpınıyorlar.
Seni özleyeceğim sevgili UFUK...
VATAN
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...