Ankaralı’sınız değil mi? Ankaralılar çok naif insanlar olur derler. Siz de öyle misiniz?
- Anne tarafım Ankaralı, baba tarafım Elazığlı. Ama ben Ankara’da doğup büyüdüm. Genel olarak baktığımda ben de Ankara’da yetişen insanların biraz daha farklı olduğunu düşünüyorum.
Hande Subaşı şu aralar neler yapıyor? Sizi çok fazla göremiyoruz...
- Bu aralar daha çok kendimle ilgileniyorum. Bir oyuncu koçum var, onunla vakit geçiriyorum. Ayrıca daha doğru şarkı söylemek, daha doğru konuşmak adına şan dersleri alıyorum.
Ne zamandır şan dersi alıyorsunuz?
- Daha çok yeni aslında, bir ay kadar oldu. Ben bunu çok iyi şarkı söyleyeyim ya da şarkıcı olayım diye yapmıyorum ama... Daha çok oyunculuğuma katkıda bulunması için.
Peki albüm çıkarmak gibi bir niyetiniz var mı?
- Hayır, yakın vadede öyle bir planım yok. Dediğim gibi bunu sadece geleceğime bir yatırım olsun diye yapıyorum. Fakat şarkı söylemekten çok keyif aldığımı da itiraf etmeliyim.
Nasıl bir rol teklif edilse hiç düşünmeden kabul edersiniz?
- Öyle bir şey yok aslında. Gelen karakterin, rolün nasıl yazıldığı çok önemli. Bence rol, senaryo, yönetmen hatta tüm ekip bir bütün.
Dönem filmlerine çok uygun bir yüz yapınız var. Öyle bir filmde rol almak ister miydiniz?
- Evet, dönem hikayesi içeren işleri çok seviyorum zaten. Yıllar önce “Elveda Rumeli”de rol almıştım, son dönemde de “Muhteşem Yüzyıl”a konuk oyuncu olarak katıldım.
Dediğim gibi; şu anda kendimi her açıdan beslediğim ve yetiştirdiğim bir dönemdeyim. Zamanı geldiğinde iyi projelerde yer alacağımı düşünüyorum.
Boş bir gününüz nasıl geçiyor?
- Ben evini ve evde zaman geçirmeyi seven biriyim. Evde vakit geçirmek ve evle uğraşmak bana iyi geliyor. Tabii bu durum havaya göre de değişebiliyor.
Sabah kalkar kalkmaz hemen bir yere çıkıp gitmek bana göre değil. Kalktığımda uzun uzun kahvaltı etmeyi, ardından Türk kahvemi içmeyi çok severim. Sahile yakın oturuyorum ve June adında bir köpeğim var. Hava güzelse onunla yürüyüş yapıyorum sonra...
Sabah 9, akşam 6 arası bir işte çalışabilir miydiniz?
- Hayır, ben onu yapamazdım. Bizim mesleğimizde bu işlerin içinde olup, bu tempodan şikayetçi olmamak önemli. Herkes kendine göre bir düzen kuruyor.
Nasıl adlandırırsınız bilmiyorum ama biraz düzensiz, belki de biraz bohem bir hayatı seviyorum. Daha spontane, daha heyecanlı, daha hareketli geliyor. Çocukluğumdan beri memurluk yapamayacağımı hissediyordum.
Bu belirsizlik günlük planlarınızı etkilemiyor mu?
- Gün içinde belli bir saatimin olmaması tabii ki etkiliyor. Fakat planlı bir insan değilim. Günler öncesinden program yapmam. Bugüne kadar yaptığım planlar da zaten hiç tutmadı! Aylar öncesinden bilet almak falan hayat düzenime uygun değil.
Bu tempo evliliğinizi nasıl etkiliyor, nasıl yürütüyorsunuz?
- Eşim organizasyon işi yapıyor. Dolayısıyla onun da belli bir saati ya da çok önceden planlayabileceği bir tatil dilimi yok. İkimiz de aynı koşullarda olduğumuz için sıkıntı olmuyor.
Fazla konuşmak istemediğinizi biliyoruz ama evliliğiniz nasıl gidiyor?
- Birbirimizi anlayıp destek olabiliyoruz. Bu yüzden her şey gayet iyi. Fakat dediğim gibi özel hayatım hakkında çok fazla konuşmak istemiyorum.
Çünkü söylediğim her şey burada doğru çıksa da maalesef gazeteler tarafından çarpıtılıyor. Bu yüzden artık konuşurken iki kez düşünüyorum.
İyi bir evliliğin sırları var mı? Sizinkileri öğrenebilir miyiz?
- Mutlu evliliğin sırrı kişilere ve koşullara göre değişir bence. Çok sıradan olacak ama bana göre birbirlerinin sınırlarına, yaptığı mesleğe, canı sıkkınsa o anki ruh haline saygı göstermekten, sabırlı olmaktan geçiyor.
Gardırobunuz dağınık mı yoksa derli toplu mu?
- Gardırobum açık zaten. Ufak bir giyinme odamız var ve tüm kıyafetlerimiz orada. Dolayısıyla kapağı açık bıraktım gibi dertlerimiz yok. Giyinme odamın düzenine gelince... Bazen dağınık olduğunu itiraf edeyim. Tabii bazen de derli topludur.
Aslında şöyle: Eğer acelem varsa bazı kıyafetleri deneyip çıkarıyorsam toplamadan çıkarım. Dolayısıyla dağınık kalıyor. Bazen de köşe bucak toplarım. Fakat ne yalan söyleyeyim her zaman toplu olayım gibi bir takıntım yok. İstediğim şeyleri bulabileceğim, kendime ait bir düzenim var. Bu yüzden de işim hiçbir zaman zorlaşmıyor. Kendi düzenimin içinde her şeyi organize edebiliyorum.
Kıyafetleriniz arasında en çok hangi parçayı buluruz?
- En çok beyaz tişörtüm var. Askılı, yarım kollu, uzun kollu. Sayamayacağım kadar çok...
Her sezon mutlaka aldığınız bir ürün var mı?
- Jean herhalde.
Dekolte sever misiniz?
- Sanırım daha çok omuz ve sırt dekoltesini taşımayı seviyorum. Hem kendimde hem de diğer kadınlarda görmeyi en sevdiğim dekolte bu.
İnsanlara tuhaf gelen bir huyunuz var mı?
- Tuhaf denir mi bilmiyorum ama insanların duyunca şaşırdığı bir şey var: Mesala gece canım bir şey çekerse kalkar ve hiç üşenmeden yaparım. Kek, poğaça, tatlı... Zor mu değil mi düşünmem.
Gecenin bir yarısı da olsa yaptığınızı yer misiniz, yoksa ertesi güne mi saklarsınız?
- Tabii ki hemen yerim!
Uyandığınızda kendinizi kötü hissediyorsanız, iyi hissetmek için ne yaparsınız?
- Spor yaparım. Gerçi insanlar zayıf ve atletik olmamı düzenli spor yapmama bağlı sanıyor ama spor hayatıma daha çok yeni girdi. Bir antrenörüm var, düzenli olarak çalışıyoruz birlikte. Aslında üşengeç bir yapıdayım. Fakat çok üşensem de spordan sonra “iyi ki yapmışım” derim.
Seyahat etmeyi sever misiniz? Sizi en çok etkileyen yer neresi?
- Birkaç yıl önce İtalya turu yapmıştık. Toscana’nın tepesinde bir yere gitmiştik, sanırım oradan çok etkilenmiştim.
Oradayken kendimi zamanın 200 yıl gerisinde hissettim. Kanada da çok etkilendiğim yerlerden biriydi. Doğasını muazzam şekilde korumuşlar. Aslında gittiğim yerleri sevmemi etkileyen şey yanımdaki insanlar oluyor sanırım...
En çok kiminle seyahat etmeyi seviyorsunuz?
- Kız arkadaşlarımla ve eşimle seyahat etmeyi seviyorum.
Yaz için programınız var mı?
- Dediğim gibi plansız programsız bir insanım. Plan yapamıyorum. Bodrum’da bir evimiz var, annem orada yaşıyor. O bahaneyle her yaz Bodrum’a gidiyoruz. Çeşme, Bodrum, Marmaris, kısacası Ege’ye aşığım. Yaz tatilini zaten genel olarak çok seviyorum. Yaz aylarında da İstanbul’da pek durduğum söylenemez.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...