Doç. Dr. Gökhan Ceyhun, ramazan ayında iftar ve sahurda yapılan bilinçsiz tüketimin kalp krizi riskini artırabileceğini vurguladı. Kan şekerinin ani yükselmesi ve lipit profilinin bozulmasının kalp sağlığına zarar verdiğini belirten Ceyhun, sağlıklı bir ramazan geçirmek için dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ceyhun, Doğu Anadolu ile özellikle Erzurum'da, et ve ürünlerinin fazla tüketilmesiyle Akdeniz ve Ege'ye göre damar tıkanıklığı, diyabet, tansiyon gibi hastalıkların daha çok görüldüğünü söyledi.
Hipertansiyon, damar tıkanıklığı, diyabet ve kalp yetmezliği gibi kardiyovasküler hastalığı olanların kolesterol ve tuzdan uzak durmalarını öneren Ceyhun, "Ramazan'da açlık, aslında kardiyovasküler sistemi üzerine çok olumlu etkileri olan bir şey, fakat metabolizmayı buna alıştırmak gerekli. Ani gelişen açlıklar ve ramazanın ilk gününde ani kan şekeri düşüklüğü kardiyovasküler sistemi üzerinden olası kalp krizini tetikleyici unsur haline bazen gelebiliyor. O yüzden ramazan öncesinden vücudun açlığa alıştırmalısını öneriyoruz" dedi.
Ceyhun, ciddi kalp yetersizliği olmayan, kalp kasılma gücü yüzde 50-55'in üzerinde olanların kalp sağlığı açısından oruç tutmalarında bir mahsur olmadığını aktardı.
Kalp damar tıkanıklığı olanların büyük çoğunluğunun, diyabet ve şeker hastaları da olduğunu anlatan Ceyhun, şöyle devam etti:
"Ani şeker düşüklüğü ve ani yüksek şeker seviyesi, organlarda probleme yol açmakta. Şehrimizde iftarda kıyma ve kadayıf dolması çok tüketiyoruz. Yani kalorisi ve lipit içeriği yüksek, eğer bir kalp damar hastalığımız varsa bu tip diyetlerden en azından ramazanın ilk 10 günü uzak durmalıyız. Uzun süreli açlık sonrası ani yükselen kan şekeri ve yağ metabolitleri kalbe zarar verebilir. Bunu çok soğuk havada arabanın motorunu yüksek devirde çalıştırmaya benzetebiliriz."
Ceyhun, kalp sağlığı için tıka basa yemekten ziyade öğünleri iftar ve sahur arasına yayılmasının daha faydalı olacağını dile getirdi.
Baypas olan, stent takılan, tansiyonu olan, anjiyo olanların oruç tutmaları yönünde kendilerine çok soru sorulduğunu belirten Ceyhun "Eğer hasta geçirdiği kalp krizinden dolayı kalp yetmezliği yaşıyorsa bunların oruç tutmasını, uzun süre susuz kalmasını çok istemiyoruz. Çünkü kalbin pompa fonksiyonu bozulduğu için böbreklerde olası bir problemi tetikleyebilir tutulacak oruç. Kalp yetmezliği yoksa, son 1 ay içerisinde kalp krizi geçirmemiş ise bunların oruç tutmasında engel görmüyoruz. Tam aksine eğer bu adaptasyonu ramazan öncesinde sağlıyor ve vücudu oruca hazırlamışsa bu hastaların aç kalması ve iftarda tıka basa yememeleri kalp sağlığı açısından daha iyi" ifadelerini kullandı.
"Kalp krizleri ramazanda iftar ya da sahurdan sonra meydana geliyor"
İftarda kontrolsüz tüketimin kalp krizini tetikleyebileceğini vurgulayan Ceyhun, şunları kaydetti:
"Uzun süren açlık üzerine iftarda kontrolsüz tüketim sonucu ani kan şekerinin yükselmesi, ani lipit profilinin bozulması kardiyovasküler tehlikelere yol açabiliyor, bunu önlemek adına kalp rahatsızlığınız olsun veya olmasın iftarda daha kontrollü tüketim yapmak, yediklerimizi enerji şeklinde biraz yakabilmek önemli. Zaten ilk 10 günü atlattıktan sonra vücudumuz konuyla alakalı ciddi adaptasyon kazanıyor. Özellikle kalp krizleri ramazanda iftar ya da sahurdan sonra meydana geliyor."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...