IMF Türkiye Temsilcisi Hossein Samiei 2009'daki hedeflerin tutması için ek mali önlemler alınması gerektiğine dikkat çekerek, 'Ek yük getiren kararlar arasında bizim görüşümüze göre, işgücü paketi ve altyapı harcamaları belediyelere yapılan gelir transferleri artışlarından önce gelmeli' dedi.
IMF Türkiye Temsilcisi Hossein Samiei, küresel şartların artık daha az destekleyici olduğunu belirterek, yatırımcı güvenini sağlayabilmesi için Türkiye'nin disiplinli maliye politikasına ve sıkı para politikasına devam etmesi, bunun yanısıra yapısal tedbirleri ve gerekli reformları hızlandırması gerektiğini söyledi.
Samiei, göreve başladıktan sonra ilk röportaj için Referans'ı seçti. Samiei, hükümetin aldığı son kararların para politikası üzerine ek yük getirdiğini, Merkez Bankası'nın da bu nedenle faiz artırım kararı verdiğini söyledi. Samiei, 2009'daki yüzde 3'lük faiz dışı fazla hedefini tutturmak için de telafi edici mali önlemler alınması gerektiğine dikkat çekerek, "Bizim görüşümüze göre, işgücü paketi ve altyapı harcamaları belediyelere yapılan gelir transferleri artışlarından önce gelmeli" dedi.
Samiei, Merkez Bankası'nın enflasyon hedefinde değişiklik yapmamasını da olumlu bulduğunu, çünkü hedef değiştirmemenin getirdiği sakıncılar belli iken, değiştirmenin getireceği sakıncaların belirsiz olduğunu kaydetti.
Mehmet Şimşek, IMF'yi yakın zamanda davet edeceklerini söyledi. Davet geldi mi, heyet nasıl bir değerlendirme yapacak?
Fon kuralları son 10 yıl içerisinde en az 7 yılını fon düzenlemeleri ile geçiren ve fonun finansman kaynaklarına "yüksek derecede erişim" sağlayan üye ülkeler için tamamlanmış olan bir düzenlemenin değerlendirilmesinin yapılmasını gerektiriyor. Türkiye'de, birleştirilerek yapılacak bu tür iki değerlendirmenin kapsamına giriyor. Bu değerlendirmeler daha önce Türkiye üzerine çalışmamış IMF uzmanlarından oluşan bir heyet tarafından yapılıyor. Bu heyet oluşturuldu ve raporu hazırlıyor. Heyet, Türkiye'yi ziyaret edebilir, ancak bu ziyaretin zamanlaması için henüz bir karar verilmedi.
Türkiye'nin nasıl bir anlaşmayla yola devam etmesi sağlıklı, bir tavsiyeniz olacak mı?
Bizim Türkiye ile çok üretken bir işbirliğimiz oldu ve yetkililerin reform çabalarını desteklemeye devam etmeye hazırız. Yeni bir düzenleme talebinde bulunup bulunmama konusunda karar hükümete kalmış durumda. Hükümetin kendi seçeneklerini özellikle küresel gelişmeler ışığında dikkatlice gözden geçirmesi mantıklı bir yaklaşım. Tabi ki piyasalar kararın bir an önce verilmesini sonra verilmesine tercih ediyorlar. Çünkü piyasalar öngörülebilirlik istiyorlar. Fakat niyet mektubunda ve orta vadeli mali planda da belirtildiği üzere, politikalara dair bir öngörülebilirlik şu an için mevcut.
Program sonrası izleme anlaşması yapılmasının zorunlu olduğu biliniyor. Bu ne zaman yapılacak ve ne zaman uygulamaya giderecek bu konuda takvim var mı?
Program sonrası izleme, normal olarak bir fon düzenlemesini tamamladığında IMF'ye kalan borcu kotasının yüzde 100'ün üzerinde kalan ülkeler için öngörülen bir düzenleme. IMF Başkanı program bonrası düzenlemeye giriş ile ilgili IMF İcra Direktörleri Kurulu'na bir tavsiyede bulunur. Yetkililere yeni bir stand-by düzenlemesi ile ilgilenip ilgilenmedikleri hususunda bir görüş oluşturmak için zaman tanımak amacıyla, Türkiye örneğinde bu resmi adım henüz atılmadı. Yetkililer ile irtibatımız devam ediyor.
2000'den bu yana devamlı uygulanan IMF programlarının Türkiye ekonomisine ne getirdiğine ilişkin genel bir değerlendirme yapabilir misiniz?
Türkiye şu anda programa başladığından daha güçlü bir pozisyonda bulunuyor. Türkiye'nin iyi politikalara ihtiyacı var ve nüfusunun özellikle dar gelirlilerin yaşam şartlarını yükseltmek ve en başarılı yükselen piyasa ekonomileri ile rekabet edebilir durumda kalmak için reformların sürekli bir şekilde devam ettirilmesi gerekiyor. Bu bir tür yarış ve zayıf politikalar kaçınılmaz olarak Türkiye ve onun rekabet halinde olduğu ülkeler arasındaki farkın açılmasına neden olur. Daha az destekleyici küresel şartlarda yatırımcıların güveninin sağlanmasına yönelik politikaları gerektiriyor.
Bu pratikte ne anlama geliyor?
Makroekonomik cephede, disiplinli ve tedbirli maliye ve para politikalarının muhafaza edilmesi zaruri. Koordine olmuş maliye ve para politikaları büyüme ve enflasyon hedefi arasındaki doğru dengenin tuturulması açısından da gereklilik arz ediyor. Orta Vadeli Mali Çerçeve'nin açık bir mali kuralın uygulamaya konulması ile kurumsallaştırılması önemli.
Mikroekonomik reformlar cephesinde, üç temel alanda tedbir almak gerekiyor: işgücü piyasasının daha esnek hale getirilmesine, elektrik arzındaki darboğazın çözümüne ve finansal aracılığın derinleştirilmesine yönelik tedbirler.
Birlikte ele alındığında, bu makro ve mikro insiyatifler yüksek marjinal vergi oranlarının düşürülmesi, yeni iş alanlarının yaratılması ve kayıtdışılığın azaltılmasına yönelik maliye politikalarına yer açarken, üretkenliğin artırılması ve böylelikle Türkiye'nin global ölçekte rekabetçi kalmasına imkan sağlar.
Enflasyon hedefinin değiştirilmesinin sonbaharda tartışılacağı belirtildi. Sizce hedef değişmeli mi? Merkez Bankası'nın yıl sonu için öngördüğü yüzde 9,3'luk tahmin tutturulabilir bir tahmin mi?
Türkiye'de ve diğer ülkelerdeki merkez bankaları bir dizi küresel enflasyon şokunun etkilerini kontrol altına almak konusunda ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Son enflasyon raporunda, Merkez Bankası yüzde 4'lük orta vadeli enflasyon hedefini muhafaza etmeye karar verdi, ara dönemde çapa işlevi görecek yeni enflasyon tahminlerini duyurdu. Merkez ayrıca genişleyen enflasyon baskılarını kontrol altına almak için para politikası sıkılaştırma döngüsünün başlayacağının sinyallerini verdi. Mayısta politika faizlerini artırarak, duyurmuş olduğu stratejinin gereğini yapmış oldu ki bu da enflasyon hedeflemesinin ve dezenflayon sürecinin kredibilitesini güçlendirmeye yardımcı oldu. Enflasyon hedefinde bu aşamada yapılacak bir revizyonun maliyetli olacağı belli olmakla birlikte getireceği faydalar belirsiz. Merkez Bankası bunları dikkatle gözönüne alacak ve diğer ülkelerin tecrübelerine bakacak.
Faiz dışı fazlanın küresel dalganın tartışıldığı şu dönemde yüze 3,5'a çekilmesi sizce sağlıklı mı?
Bu büyüme görünümünün daha zayıf olmasıyla açıklanıyor. Bu adımla yaratılacak mali alanı, hükümet özellikle yoksul Güneydoğu Anadolu bölgesine yönelik yapılacak altyapı harcamaları, istihdam yaratmaya destek olmaya yönelik işgücü vergilerini düşürmek ve kayıtdışılığı azaltmak gibi büyümeyi destekleyen ve istihdamı artıran insiyatiflerin finansmanını sağlamak için kullanma niyetinde.
Bu para politikası üzerine ilave bir yük getitiriyor ve Merkez Bankası da zaten politika faizlerini artırdı. Bu birbiriyle rekabet halindeki iki amaç olan büyümeyi destekleme ve dezenflayon arasında uygun bir denge tutturma konusunda hükümete yardımcı olacaktır.
Türkiye ekonomisinin önündeki en önemli risk unsuru nedir?
Türkiye'nin düşük büyüme, yüksek enflasyon ve genişleyen cari işlemler açığı ile karşı karşıya kalması sürpriz değil. Küresel kredi şartlarındaki sıkılaşmanın, dış finansman koşullarında Türkiye benzeri yüksek cari işlemler açığı olan ve önemli miktarda yabancı fon girişlerine bağımlı ülkeler için yaratabileceği komplikasyonlar gözönüne alındığında, tüm bu gelişmeler çok daha sıkıntılı bir hal alıyor. Yatırımcı güvenini muhafaza edebilmek, yükselen dışsal risklerle başedebilmek ve tekrar yüksek büyümeyi yakalamak için güçlü bir politika çerçevesine ihtiyaç var. Mali disiplinin muhafaza edilmesi gerekiyor.
Orta vadeli mali çerçevedeki hedefleri nasıl buldunuz? Bu programa ek olarak ne tür önlemler alınması lazım?
Borç ve faiz dışı fazla patikasının gerçekleşmesi için, yapısal mali pozisyonu zayıflatacak alternatif mali insiyatifleri kendi aralarında dikkatlice tartmak önemli. Örneğin, aralarında işgücü reformu paketi, GAP projesi gibi altyapı harcamaları ve belediyelere yapılan gelir transferlerindeki artışların da bulunduğu insiyatiflerin yıllık bazda GSYH'nin yüzde 1,25'i oranında maliyeti olacağını tahmin ediyoruz. Eğer gelecek yıl için hedeflenen GSYH'ya oranla yüzde 3 nispetindeki faiz dışı fazla hedefi tutturulacak ise, tüm bu insiyatifler telafi edici mali önlemler alınmaksızın uygulanamaz. Dolayısıyla, üretkenliği ve istihdamı artıracak bu tedbirleri kendi aralarında önceliklendirmek ve uygulamak önemli olacak. Bizim görüşümüze göre, işgücü paketi ve altyapı harcamaları belediyelere yapılan gelir transferleri artışlarından önce gelmeli.
GAP, ulaştırma ve enerji yatırımları için özelleştirme ve işsizlik fonundan kaynak aktarması eleştirildi. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Yeni bir bütçe dışı fon yaratmak açık bir geri adım olur ve mali şeffaflığa ulaşmada yakalanan başarıya zarar verir. Fakat bu gelirler bütçeye transfer edilecek ve ödeneklendirmeler bütçe içerisinde tamamen şeffaf yapılacak. Biz yetkililerin bütçe çerçevesi içerisinde kalacakları konusunda güven duyuyoruz.
Stand-by'ın bitiminden hemen 1 hafta sonra yeni bir SSK, Bağ-Kur prim borç affının gündeme gelmesini nasıl karşılıyorsunuz?
Biz bu affı vergilerini ve sosyal güvenlik primlerini ödemeyen vatandaşların ödüllendirilmesi suretiyle yükümlülüklerin ödenmesine riayet etme ile ilgili kurallara zarar veren bir geri adım olarak görüyoruz.
Sizce IMF programlarıyla elde edilen kazanımların kaybedilmesi tehlikesi var mı? İstikrarı sürdürmek için yapılması gerekenler nelerdir?
Küresel şartlar diğer yükselen piyasa ülkeleri için olduğu kadar Türkiye içinde daha az destekleyici olmaya başlıyor. Dolayısıyla, yatırımcı güveninin temini ve ekonominin dışsal şoklara karşı dayanıklılığının daha da artırılması için disiplinli maliye politikasının ve sıkı para politikasının muhafaza edilmesi ve yapısal reformların uygulanmasının hızlandırılması zaruret arz ediyor. Türkiye'nin orta vadede başarması gereken ekonominin şoklara dayanıklılığını daha da artıracak ve potansiyel büyümesini yükseltecek devam eden makroekonomik politika disiplinini doğru mikroekonomik reformlarla birleştirmesi olacaktır.
TARTIŞMALAR MERKEZ'İN BAĞIMSIZLIĞINI ETKİLEMİYOR
Enflasyonu tek haneli rakamlara indirirken politikaların ekonomik büyümeye destek olmaya devam etmesini sağlamak hususundaki ana amaç ile ilgili herhangi temel bir anlaşmazlık olduğunu sanmıyorum. Büyüme yavaşlarken ve enflasyon yükselirken şu soruyu sormak normal: bu amaçlardan herhangi birisi diğerine üstünlük sağlamalı mı? Bu aslında sağlıklı bir tartışma ve hükümetin Merkez Bankası'nın operasyonel bağımsızlığına bağlılığından bir şeyler götürmüyor. Son bir kaç yılda gözlemlenen çizgiye bakarak, sıkı bir şekilde fiyat istikrarını amaçlayan bağımsız bir Merkez Bankası'na sahip olmanın faydaları konusunda herkes çok net bir perspektife sahip. Benim gördüğüm şu ki toplumun büyük bir kesimi, özellikle enflasyonun dar gelirlileri daha olumsuz etkilemesi sebebiyle, enflasyonun düşük olmasının faydaları konusunda destekleyiciler.
IMF TÜRKİYE OFİSİ KAPATILMAYACAK
IMF Temsilciliği, hükümet ve IMF'nin temsilciliğinin ilişkilerimizde, bir program olsun veya olmasın, üretken bir rol oynadığını düşündüğü sürece açık kalacak. IMF ofisi olarak, bizler Türkiye'deki ve bir ölçüde de bölgedeki ekonomik gelişmeleri yakınen takip ediyoruz. Burada yaşamak ve işadamlarıyla, tüketicilerle, bankalarla vs görüşmek suretiyle, ekonominin hangi yöne doğru yol aldığı konusunda daha iyi bir fikir edinmiş oluyoruz ve sıcağı sıcağına yaptığımız analizlerimizi gerek IMF merkezi ve eğer istenirse de hükümetin ekonomik yönetim heyetindeki meslektaşlarımıza iletiyoruz.
Hossein Samiei kimdir?
Cambridge Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yapan Hossein Samiei ardından IMF'ye girdi. IMF'nin Avrupa Bölümü'nde İngiltere masası ile Letonya ve Arnavutluk masalarının şefliğini yapan Samiei, 2004 yılından bu yana IMF'in Araştırma Bölümü'ne bağlı Enerji ve Emtia İzleme Birimi'nin Başkanlığı görevinde bulunuyordu. Eylül 2007'de Hugh Bredenkamp'tan boşalan IMF Türkiye Temsilciliği görevine getirilen Samiei'nin, döviz kurları, para politikası, emtia fiyatları, doğrusal olmayan ekonometri ve tasarruflara ilişkin çok sayıda makale ve kitabı bulunuyor.
İlk kez Referans'a konuşan, IMF Türkiye Temsilcisi Samiei 2009 hedeflerinin tutması için ek mali önlemler gerektiğine dikkat çekerek, 'Ek yük getiren ...
Referans
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...