İsmet İnönü halefi Deniz Baykal'ın durumuna asla düşmezdi. Zefer bayramına doğru gidilen günlerde Ankara protokolüne mensup olanlar hayli hareketlenir. TSK'da komutanlardan emekli olanlara “Güle güle”, yerini alacaklara da “Hoşgeldin” demek üzere düzenlenen devir-teslim törenleri hareketin merkezidir. Zafer Bayramı arifesinde verilen büyük Genelkurmay resepsiyonunda çardak altı görüşmeleri yapılır...
Bu etkinliklere davet edilmek prestijli olduğunuzu gösterir.
Ben o prestijden mahrum olanlardan biriyim. On yılı aşkın süredir etkinlikleri TV ekranlarından ve meslektaşların izlenim yazılarından takip ederim. Ama mutlaka takip ederim. Türkiye'nin önündeki bir yılın inişli mi çıkışlı mı olacağının ilk işaretleri 30 Ağustos civarındaki etkinliklerden alınır çünkü...
“Deniz Baykal bir dakika geç geldiği için Genelkurmay Başkanlığı'nda yapılan törene alınmadı” haberini ilk işittiğimde kulaklarıma inanamadım. Önemli etkinliklere katılacak devlet protolündeki zevat dakik olma yönünde antrenmanlıdır. Protokolün tepesinde yer alanlarla yol boyu irtibat kurulur. Bir-iki dakikalık müsamaha aralığı bir biçimde kullanılır onlar için... Yine de geciken olursa, geçici bir düzenlemeyle, reddedildiği veya kapıdan geri çevrildiği hissi verilmez.
Emekliye ayrılan Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın kapıdan çevrildiği için duyduğu üzüntüyü CHP lideri Deniz Baykal'a telefonla aktardığı gazetelerde haber oldu. “Peki, yeni Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ da benzer bir üzüntü aktarımı yaptı mı?” sorumun cevabını alamadım.
Onun yerine, Baykal'ın Org. Başbuğ'un devir-teslim töreninde yaptığı konuşmaya dudak büktüğünü Milliyet'ten Fikret Bila yazdı. Önce övmüş konuşmanın içeriğini Deniz Bey, sonra bir “Ama” esi vererek şöyle devam etmiş: “Paşalar her zaman böyle güzel konuşmalar yapıyorlar da...”
Sözlerinin devamını getirmemiş CHP lideri. Fikret Bila, kendi izlenimini, “Baykal, İlker Paşa'nın konuşmasını eksen alarak onun üzerinden bir tartışma ve beklenti yaratmak, bu sözlerin iktidarı etkileyeceği, gidişi değiştirebileceği umudu vermek istemiyor. CHP lideri, komutanların yaptığı saptama ve uyarıların 'etkili olacağına' inanmıyor” diye özetlemiş yazısında.
Hürriyet'ten Enis Berberoğlu'na da, Baykal, “Evet çünkü caydırıcı olmuyor, aksine hüsran yaratıyor” demiş konuşmayla ilgili olarak...
Hüsran ha!
Baykal ertesi gün Hipodrum'da yapılan Zafer Bayramı kutlamalarına da katılmadı.
CHP hayal kırıklığını bir süredir yüksek perdeden seslendiriyor. Demek ki, 367 tartışması ve Baykal'ın “İç savaş çıkar” yanlış söylemi eşliğinde, 27 Nisan 'e-muhtırası'ndan sonra büyük hayaller kurmuşlar, ardından yaşananlar onları bayağı rahatsız etmiş... Geçenlerde “Genelkurmay ile iktidar arasında varolan sıcak ilişkiler” üzerine çeşitlemeler işitmiştik CHP sözcülerinden...
Asker-sivil ilişkilerini İsmet İnönü'nün evinde gözlemiş Metin Toker düzeyinde bir 'CHP'li kalem' artık olmadığı, varolan CHP'li gazeteci-yazarların bağnazlıkları gözlerini kör ettiği için, Baykal'ı uyaran da çıkmıyor.
Metin Toker Hürriyet'te yazdığı yıllarda (1975-1980), ne zaman ortalık karışsa, “Kimse kendine göre ordu yapamaz” uyarısında bulunurdu. Önemli bir uyarıydı bu ve herkesi içine alırdı. Toker, evde işittiklerini okurlarıyla paylaşırken Atatürk ve İnönü'nün bile bu konuda dikkatli davranma ihtiyacı duyduklarını mutlaka belirtirdi.
25 Temmuz 1979 tarihli yazısının şu bölümüne bir göz atın isterseniz: “Ordu Atatürk zamanında da İnönü devrelerinde de ülkede olup bitenlerle yakından ilgili kalmıştır. Ne Atatürk ne İnönü onun eleştirmelerinden uzak tutulmuşlardır. Gidiş, idare her vakit tenkit edilmiştir. Subaylar gazinolarında bir araya geldiklerinde dünyaya kendi akıllarınca 'nizamat vermek' âdetlerini hep sürdürmüşlerdir. (..)
“Atatürk Başbakanına bu tarz 'mahfel hoşnutsuzlukları'ndan şikâyet ettiğinde İnönü ona kendi gençliklerini hatırlatmış, 'Biz kimleri yerden yere vurmazdık' demiş, Cumhurbaşkanı da gülerek 'Peki, bildiğin gibi yap!' cevabını vermiştir...”
Ak Parti, izlediği politikalara bakılırsa, bütün acemiliğine rağmen “Kimse kendine göre ordu yapamaz” düsturunu benimsemiş görünüyor. Deniz Baykal ise kendi kadrolarına güvenerek tutarlı ve başarı getirecek bir siyasi çizgi tutturmak yerine farklı beklentiler içerisine girmiş anlaşılan... O tür beklentilerin sonunda her zaman hüsran ve hayal kırıklığı yaşanıyor bizim ülkemizde.
Bir dakika gecikince törene alınmayan Baykal'ın partisinin eski lideri İnönü onun durumuna bu yüzden düşmezdi işte.
Taha Kıvanç/Yenişafak
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...