Bugün gazetesi yazarı Aykut Işıklar'ın gazetelerin Genel Yayın Yönetmenlerini eleştirdiği yazısı...
İyi ki müdür olmuşlar yoksa...
Yatıp kalkıp zamanında genel yayın müdürü oldukları için dua etsinler. Şayet bugün 'muhabir' olsalar işsiz kalırlardı. Hiçbir istihbarat şefi veya haber müdürü hiçbirini 'muhabir' olarak fazla tutmazdı. Şahsen ben...
20 yıl magazin servisi yönettim. Soru sormakta zorlanan hiçbir muhabiri kadromda tutmadım. Özel haber çıkaramayan en kötü muhabirim Ahmet Utlu idi. Onu da günün birinde basın toplantısına gönderdim.
Özel haber beklerken, toplantıyı düzenleyen kişiyi yani Sezen Aksu'yu gelin olarak servise getirdi. Sezen Aksu, Sabah'ın magazin servisinin gelinidir.
İki akşam işi gücü bırakıp CNN Türk'te 'Liderler Zirvesi' programının karşısına geçtim. Genel yayın müdürlerinin ne kadar haberci veya muhabir olduğunu göreyim' dedim. Bir tür test yani... Baştan direkt söylediğim gibi, hiçbiri muhabir olamaz. En iyisi şu an yaptıkları işe devam etsinler. Yazıları ile, Türkiye'yi kurtarsınlar, Başbakan'a akıl versinler, yazı işler toplantılarında önlerine konulan haberlere baksınlar. 'Başbakan'a şu soruyu neden sormamışlar, İçişleri Bakanı'ndan özel açıklama alsınlar, bu haber bizde niye yok, arkadaşlar bu fotoğrafı çekememiş mi, bu olayı önüne nasıl geçeriz?' diye düşünsünler, sorsunlar ve haber müdürlerine fırça atsınlar.
Biraz da o önlerine konulan özel haberlerin nasıl yaratıldığını düşünseler... İşte somut bir örnek karşılarında. Bizzat yaşadılar. Başbakan Erdoğan ile DP Başkanı Mehmet Ağar karşılarına oturmuş, boynu bükük halde 'sorun, ne isterseniz sorun. Madem karşınıza oturduk, işte teslimiz' dedi. Ama genel yayın müdürlerinin sorularından ne gazetelerine manşet haber çıktı, ne Türkiye'nin gündemini değiştirecek açıklamalar... Bence en çarpıcı haber Emel Ağar'ın anlattıkları idi. Onu da gazeteleri küçücük vererek harcadı. Emel Ağar hepsine ne kadar güzel fırça attı. 'Nerede ekonomi, nerede gençler ile ilgili sorular' diyerek genel yayın müdürlerini resmen utandırdı. Bu hatayı muhabirler hatta köşe yazarları yapsa... 'Niye sormadın?' diye o biçim fırça yerlerdi.
Ahmet Hakan'ın 'Liderler Zirvesine' katılan genel yayın müdürleri yani Taha Akyol (en kararlı ve istediğini bilen Sayın Akyol idi. Eeee.. ne de olsa eski toprak) Ertuğrul Özkök, Ekrem Dumanlı ve Ergun Babahan çok kibardı. Hadi Ergun Babahan resmen devlet memuru. Sabah Gazetesi halen TMSF'ye bağlı bir medya kurumu. Özerk de olsa sonuçta Başbakan, Ergun'un amiri sayılır. Eee amir ve müdüre soru sorulmaz. Ergun da sormayıp İngilizcesini ilerletti. Bir cümle içinde beş İngilizce kelime kullandı. Ne sorduğunu anlayamadık. Sayın Başbakan İngilizce ders alıyor ama daha oraya gelmedi. Ergun'a benim çalıştığım zamanlar Zafer Mutlu hep 'çocuk' diye seslenirdi. Hatta yardımcısı yaptığı zamanlar bile. Nedense özellikle 'çocuk' derdi. Aradan tam 10 yıl geçti Ergun öyle aynı kalmış. Hâlâ çocuk gibi hatta çok kibar genç kız gibi gazetecilik yapıyor. Gazeteci dediğin soru sorarken öyle yumuşamaz, kırılmaz... Allah göstermesin şöyle kanlı canlı bir habere gitse, polise, inzibata veya katile bu ses tonu ile seslense... Başına neler gelir. Düşünemiyorum bile. Haberciler ağızlardan tek laf almak için kaç tekme, küfür yiyorlar, bunu genel yayın müdürleri hiç gördü mü?
Ertuğrul Özkök'e de çok şaşırdım. Her halde gazetede böyle kibar ve hassas değil. Başbakan'a oğlunu soracak, beş dakika özür diledi. Bu soruyu sorduğu için çok üzüldüğünü söyledi. Aslında kendisi için değil, halk için sorduğunu özellikle belirtti. Bunlara ne gerek var ki. Madem oraya gazeteci olarak gitmişsin, halkın konuştuğunu tabii ki soracaksın. Bu kadar ezilip-özür dilemeye ne gerek var? Biz gariban gazeteciler hep, halk adına sorduğumuz ve yazdığımız için neler çekiyoruz. Ne onlarca korumamız var, ne sıkı avukatlarımız.. Aaaah başına gelenler!.. Demek ki böyle çok özel lider zirve toplantısına da bizim paparazilerin girmesi gerekiyor. Vallahi pat diye sorarlar, kim olursa olsun beyninden geçeni çekip alırlar. Yalan mı?
Sonuç, iyi ki zamanında genel yayın müdürü olmuşlar. Aman hep böyle kalsınlar. Haberci olurlarsa hiç haber çıkartamaz, işsiz kalırlar.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...