ABD medyası ve düşünce kuruluşlarında Mısır'da yaşanan olaylara ilişkin yapılan bazı tartışmalarda, Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in "gitme zamanının" geldiği, ancak göstericilerin belirli bir gündem ve tek liderden yoksun olduğu noktaları ön plana çıkıyor.
ABD'nin önemli müttefiklerinden olan Mısır'daki gelişmeler ABD basını ve düşünce kuruluşlarında yakından izleniyor. Washington yönetimi, Kahire yönetimine muhaliflerle diyalog ve halkın reform taleplerine yanıt vererek demokrasi yönünde "düzenli geçiş" sağlaması tavsiyesinde bulunuyor.
Washington Post gazetesinde yer alan bir yazıda, milyonların sokağa döküldüğü Mısır'da Mübarek'in uzlaşma işaretlerini verdiği, ama görevden ayrılmaya dair herhangi bir sinyal göndermediği belirtilerek, Cumhurbaşkanı Yardımcılığına atanan Ömer Süleyman'ın da diyalogdan söz etmesine karşın zamanı ve kapsamına dair hiçbir ayrıntı vermediğine işaret edildi.
"Diğer başarılı demokratik isyanların aksine, Mısır'daki isyanın bir liderden ve Mübarek'i düşürmek dışında açık bir gündemden yoksun olduğuna" dikkat çekilen yazıda, muhalif liderlerden Muhammed El Baradey'in de diyaloğa hazır oldukları yönünde işaret verdiği, bununla birlikte protestocuların muhalefet liderlerini temsilcileri olarak görmedikleri kaydedildi.
Yazıda, iktidara "en zor zamanını" yaşatan hareketin, Mübarek'e karşı ülke genelindeki nefretten yararlanarak başarıya ulaşması için bir lidere sahip olması ve tek bir platform altında toplanması gereğine işaret edildi.
Genel tartışmalarda, El Baradey'in bütün protestocularca kabul görmediği, protestoların doğmasında etkili olan gençlerin liderliği üstlenmekten kaçındığı, Müslüman Kardeşler'in de daha organize olmuş bir örgüt olmasına rağmen halkın çoğunluğu tarafından desteklenmediği belirtiliyor.
Beyrut Carnegie Ortadoğu Merkezi Araştırma Direktörü Amr Hamzavi ise mevcut durumda diktatörlükten demokrasiye geçişi sağlayacak iyi tanımlanmış bir planın, bir lidere sahip olmaktan daha önemli olduğu yorumunda bulundu.
Hamzavi, olayları yorumlayan yazısında, göstericilerin Batı, İsrail veya ABD karşıtı gibi davranmadıklarına ya da "çözüm İslam" gibi bir düşünceyle yola çıkmadıklarına dikkati çekti.
"ÖNÜMÜZDEKİ 24 SAAT DÖNÜM NOKTASI"
Amr Hamzavi, Kahire'den canlı bağlandığı düşünce kuruluşu Carnegie Endowment'ın konferansında da Mübarek'in prtestocuların taleplerine yanıt veremediğini söyledi.
Mısırlıların ABD yönetiminin olaylara gösterdiği tepkiden hayal kırıklığı yaşadıklarını, ancak ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın değişime desteğinin biraz daha olumlu olduğunu kaydeden Hamzavy, "Ancak daha fazlasına ihtiyaç var" dedi.
Hamzavi, ABD'nin özgür bir seçim ortamı ve "birlik hükümeti" yönünde çağrı yapması gerektiğini kaydetti.
Aynı düşünce kuruluşundan Michelle Dunne da toplantıda, "önümüzdeki 24 saatin Mısır için dönüm noktası olacağını, protestoların ya dönüşüme doğru yol alacağını ya da protestoculara karşı şiddetli güç kullanımının yaşanacağını" söyledi. Dunne, "Dönüşümün seyri, rejim ve karşıt güçlerin eylemleri tarafından şekillendirilecek" dedi.
"OBAMA, MÜBAREK'E GİTMESİNİ SÖYLEMELİ"
Gazeteci-yazar Fareed Zakaria, ABD Başkanı Barack Obama'nın Mübarek'e, "artık zamanının dolduğu ve gitmesi gerektiğini" söylemesini istedi.
CNN'nin internet sitesinde Tom Cohen imzalı yazıda, "Mısır'daki protestocuların, Kahire konuşmasında insan hakları ve demokrasinin savunuculuğunu yapan Obama'nın neden Mübarek'i kınamadığını ve neden halkın istediği değişikliğin sağlanmasına yardım etmek için baskı uygulamadığını sorduğu" yorumunda bulunuldu.
Washington Post gazetesi, Clinton'ın önceki günkü "düzenli geçiş" sözlerine atıfta bulundu. Gazeteye göre, ABD ve diğer Batılı hükümetlerin bu yeni doğan demokrasi hareketini benimsemekten kaçınması, bunun yerine genel ifadelerle "düzenli geçiş"i istemesinin nedenlerinden biri, Mübarek'in iktidardan çekilmesi halinde neler olabileceğinin kestirilememesi olabilir.
Gazete, ABD'nin Arap dünyasında merkezi bir rol oynayan 80 milyonluk Mısır'da istikrarsızlıktan çekindiği yorumunu yaptı.
"IRAK, ABD İŞGALİ OLMADAN SADDAM'A İSYAN EDER MİYDİ?"
Brookings Enstitüsünün internet sitesinde yazısı yayımlanan Shibley Telhami, Tunus ve Mısır'da ortaya çıkan isyanların ABD ile bağlantılı olamayacağını belirtti.
ABD Başkanı Barack Obama'nın alenen Mübarek'i istifaya çağırması veya çağırmamasının, Arap ve Mısır kamuoyunun düşüncelerini çok az etkileyeceğini savunan Telhami, Mısır'da kimin yeni Cumhurbaşkanı olacağının da ABD'ye bağlı olmadığını kaydetti.
Telhami, ABD'nin Ortadoğu'daki askerleri ve Arap-İsrail anlaşmazlığı gibi nedenlerle, kendisiyle işbirliği içinde olan rejimleri, halkı bu rejimlere karşı olsa bile, tercih etmeye devam edeceği görüşünü dile getirdi.
Shibley Telhami, tüm bu yaşananlardan sonra "aynı durumun Saddam Hüseyin diktatörlüğü altındaki Irak'ta da çok önceden, aslında dışarıdan bir müdahale (ABD'nin işgali) olmadan yaşanıp yaşanmayabileceği" düşüncesini akla getirdiğini belirtti.
Aynı şekilde İran'da da yönetimin ülkedeki protestolarda "Batının parmağının olduğu" iddiasını ortaya artması nedeniyle göstericilerin başarıya ulaşmamış olabileceği görüşünü dile getiren Telhami, ABD'nin kendi iyiliği için, hayatlarını riske atarak kendi kararlarıyla meydanlara çıkan insanların ve özgürlüğün yanında olması tavsiyesinde bulundu.
Washington Enstitüsü Direktörü Robert Satloff ise ABD'nin Mısır'da özgürlükleri taahhüt eden, azınlıklara haklarını veren, basının özgür olduğu, terörizm ve aşırıcılıkla mücadele edilen, internet gibi iletişim alanında tüm özgürlüklerin sağlandığı bir dönüşümü desteklemesinin çıkarına olduğunu belirtti.
AA
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...