İş yapabilme becerileri bir yana, rant getirecek her alanda benzersiz bir şekilde kendilerini yeniden ve yeniden üreterek var olma konusunda üstüne söz söylenemeyecek kadar usta olan siyasilerin bir anda Alevi aşığı olması hayra alamet gelmiyor.
Tam da köşe kahinleri ve her şeyi bilen stratejistler tarafından “2008, PKK’nın bittiği yıl olacak” türünden kehanetler başını alıp giderken…
PKK üzerinden yapılan iç siyasete yönelik ayak oyunlarının da artık bıkkınlık vermesi ile PKK siyasetinin pazarlanabilir özelliği iyice ortadan kalkınca tabii ki terör örgütü ile bir tutulamayacak ama başka bir ayrışmanın işaret fişeği olarak okunabilecek “alevi meselesinin ısındırılması” ve siyaset pazarına sürülmesini birbiriyle ilişkilendirmemeye çalışıyorum.
Ama yine de önce her türlü ayrışmayı üretip sonra o ayrışmaların üstüne acılar inşa ederek sonra da “bakın, biz bu acıları dindirmek için cansiperane mücadele ediyoruz… Kutsayın bizi” diyen her yerde olup arandığında hiçbir yerde bulunamayan derin gücün “becerebilme” kapasiteni göz önüne alınca salavat getirip Allah’a sığınıyorum.
Ak Parti’nin Reha Çamuroğlu eliyle Alevilerin ağzına bir parmak bal sürme çalışması…
CHP’nin “kurtarılmış bölgem elden gidiyor” paniğiyle kıta sahanlığındaki üstünlüğü tekrar ele geçirmek için karşı atağa geçmesi…
Hatta ve hatta kah kontör isteyerek kah vatan-millet elden gidiyor diyerek kendisini siyaseten var etmeye çalışan Tuncay Özkan’ın vatan edebiyatının en güçlü ikamesi olarak Alevilik modasını görüp kanalında “Muharrem iftarı programı” gibi hoşluklara girmesi, birinci şıktaki korkumu daha da pekiştiriyor.
Bu akla ziyan düşünceleri zihnimden uzak tutmaya çalışırken…
Alevi derneklerinin neredeyse yarı yarıya “Alevi açılımına taraf ve karşı olanlar” diye ayrışıp birbirine girmesini alıyorum (Oysa Alevilik belli, açılım belli… Değil mi?)… Bu derneklerin ısrarla “Biz devletten ödenek istemiyoruz, ama Diyanet’e de para aktarılmasın” çıkışını yapmalarına rağmen yıllardır örtülü ödenekten para almalarının yanına koyuyorum…
Ve bu örtülü beslemenin ve beslenenlerin bir kısmının “olması gerektiği gibi sessiz” bir kısmının “olması gerektiği gibi ses çıkartanlar” ve diğer bir kısmının da tezin gazını almak için “olması gerektiği gibi antitez” olmaları, o derin güçlerin “ayrışmanın olmayacağı, huzurun geçer akçe ve tek gerçek olduğu kötü günler!” için hazırlanıp saklandığı korkusunu güçlendiriyor.
Ama bunlar kesinlikle “ziyan düşünceler” diyerek ciddiye almıyorum tabii.
Çünkü;
Aleviler; Bekir Coşkun’un tüm yazısına konu olabilecek kadar baştan ayağı fazilet yüklü, tek bir kötü unsuru üstlerinde barındırmayacak, hiçbir maniplenin aracı olmayacak kadar aydın insanlardır.
O derin güçler; aslında sadece ve sadece memleketin bekası için çalışan, kendileri için bir şey istiyorlarsa namert olan, kendilerinin imtiyazlarının korunmasını kesinlikle yasalardan ve genel huzurdan üstün tutmayan, kah kurşun atan kah kurşun yiyen “şerefli” insanların bileşkesidir.
PKK bitebilir. Ama bunun yerine illa bir şey ikame etmek gerekmez canım! Hem dönemsel olarak bir zamanlar ayrışmanın adı sağ-sol iken, bir anda birbirini boğazlayanların ateşkes ilan etmesi ile PKK’nın başlamasının birbiriyle hiçbir ilgisi yoktur.
PKK’ya yönelik yapılan son hareketin yada PKK eylemlerinin de göründüğünden ötesini de düşünmüyorum. Mesela ne Dağlıca fiyaskosunun faturasının bir hain er’e kesilerek olmadık yerlere çekilip gözlerin orada aslında ne olduğundan uzaklaştırılması, ne de PKK’nın tam da uluslar arası arenada yalnızlaştığı bir zamanda lojistik olarak en çok beslendiği yerlerden biri olan Diyarbakır’da bomba patlatıp sivilleri öldürüp bu patlamanın Kandil talimatlı olduğunu açıklayarak kendi ayağına görülmemiş bir beceriksizlikle kurşun sıkmasının başka bir anlamı olabileceğini.
Öyle ya; toplumsal hikaye, her olayı birbirinden bağımsız, biri birinin ardılı yada öncülü olmayan, kendine özgü parçaların birleşiminden ibarettir.
Yoksa değil midir?
Ersin Tokgöz/ANAYURT
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...