Serdar Turgut'un yazısı
Muhalefet partilerinin anlamamakta ısrarlı oldukları nokta şu: Onları bitiren Anayasa fırlatılmasıyla tetiklenen ekonomik krizdi. Seçmen bunun sorumlusu olarak gördüğü ‘düzen’ veya ‘merkez’ partilerini hiç affetmedi. Bu sistemden dışlanılmaya çalışılan ‘çevre’ partisini mükafatlandırdı
Gayet tabii ki; demokraside muhalefetin seçim istemesi ve zorlamasından daha normal bir şey yoktur. Ancak demokrasinin bir başka özelliği, partilerden sürekli dinamik strateji ve taktik oluşturmalarını talep edebilmesidir. Türk demokrasisi şimdi bu konjonktürde. Özel bir durumla karşı karşıyayız ve cumhurbaşkanlığı ilk tur oylamasından çıkacak duruma göre Anayasa Mahkemesi’ne gidilir de oylama iptali yönünde bir karar çıkarsa erken seçim gündeme gelebilir. Muhalefet partileri otomatik, neredeyse içgüdüsel olarak erken seçimi zorlayıcı tavır almaya hazırlanıyorlar.
Ben onların yerinde olsaydım biraz daha iyi düşünürdüm.
Çünkü erken seçim olduğu takdirde AKP’nin oy oranını artırarak tekrar tek başına iktidar olması olasılığı hayli büyüktür. Dahası DYP ve ANAVATAN’ın barajı bile aşamaması ihtimali gerçek olarak var. Yayınlanmamış bazı kamuoyu araştırmaları bu gerçeğe işaret ediyor (aynı araştırmalar yaygın kanının aksine CHP’nin oy miktarının da düşmediğini, CHP’nin yerinde durduğunu gösteriyor). Yani anlayacağınız erken seçim AKP’nin işine gelmektedir.
Türkiye’ye yatırım yapmış ve gelmeyi düşünen yabancı sermayenin tavrı da hızlı bir erken seçimden yanadır. Çünkü, hızlı bir erken seçimin seçim ekonomisi uygulaması ihtimalini ortadan kaldıracağını düşünüyorlar. Dahası onlar AKP iktidarının sürmesinden yanalar. Erken seçimde AKP’nin yeniden tek başına iktidar olması ihtimalinin büyüklüğü onları en fazla memnun eden durum.
Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayını açıkladığı AKP Grup toplantısında yaptığı konuşmayı dinlediyseniz, ekonomik durumda iyileşmeyi tamamen parti stratejisinin başaktörü haline getirdiğini görmüşsünüzdür. Bu akıllı bir taktik. Çünkü ekonomideki canlılık AKP’nin en güçlü yanıdır. Partinin bunu da gördüğü için ideolojik yanını törpüleyerek ekonomiye daha da yükleneceğini düşünüyorum. AKP yöneticileri de bir seçim stresini mümkün olduğunca hızlı ve kısa sürede üzerlerinden atmayı istiyor. Bu stres de yoldan çekildiği zaman AKP daha da güçlenmiş bir şekilde ‘iş’e konsantre olacak ve ekonomideki dinamizmin siyasi rantını yiyecek.
Muhalefet partilerinin anlamamakta ısrarlı oldukları nokta şu: Onları bitiren Anayasa fırlatılmasıyla tetiklenen ekonomik krizdi. Seçmen bunun sorumlusu olarak gördüğü ‘düzen’ veya ‘merkez’ partilerini hiç affetmedi. Bu sistemden dışlanılmaya çalışılan ‘çevre’ partisini mükafatlandırdı. Sonra hiç beklenilmeyen şey oldu. Düzen dışı diye dışlanmak, engellenmek istenilen ‘çevre’ partisi, paramparça olmuş durumdaki ‘merkez’i de onarmaya başladı. Ekonomiyi tekrar canlandırarak belki de sistemin tamamen çökmesini engelledi.
Bu süreçte ‘merkez’ ile ‘çevre’ arasındaki ayrımlar ortadan kalktı. Çevre yeni ‘merkez’ olmaya başladı. Başbakan’ın ‘orta sınıfın büyümesi’ olarak adlandırdığı da budur. Gerçek demokrasi ancak böyle bir ortamda var olabilir. Paramparça hale gelmiş eski ‘merkez’ partileri seyretmek zorunda kalırken yeni merkezi oluşturan eski çevre, Türkiye’de gerçek demokrasiyi kurma işini de üstlenmiştir. Çankaya’ya türbanlı ilk first-lady de bu sürecin zorunlu bir parçasıdır. Çünkü kamusal alan yasaklarını faşizan şekilde koyan bir demokrasi de olamaz. Kamusal alan da demokratlaşacak başka çare yok. Eğer erken seçim yapılırsa Türkiye bundan da kazançlı çıkacak.
Akşam
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...