Pazartesi sabahları Ankara'da olmak ve Ankara'yı değerlendirmek giderek zorlaşıyor. Sabah saatlerinde bilgisayarımın başına oturduğumda, o kadar çok konu olmasına rağmen doğrusu nasıl ve neyi yazacağımın zorluğunu yaşadım. Daha önceki bir yazımda belirttiğim gibi hâlâ tüm Türkiye'de, maalesef ki yer gök türban. Birçok kişi, Türkiye'de bu konuda bir iç çatışma yaşanacak endişesi taşıyor. Ben tabii ki böyle düşünmüyorum ama şimdiden bir bölünme var ki, o da öğretim üyeleri arasında. Artık öğretim üyeleri ikiye bölünmüş ve iki taraf olmuştur. Bu konudaki gelişmelere ve konunun nereye gidebileceği noktasına, izninizle yarın değinmek istiyorum. Bugün de elbette bu konudan ayrılmadan ve önümüze bu aşın pişirilip getirilmesinde büyük katkısı olan iki partiyi ve "ilişkilerini" yazmakta fayda görüyorum.
Söz konusu iki parti elbette AK Parti ve MHP. İnsan bu günlere bakınca, içinden geçirmeden edemiyor: Hey gidi günler, Türk siyaseti ne kadar anlık yapılanıyor. Daha 22 Temmuz seçimleri öncesinde Devlet Bahçeli'nin Erzurum'dan AK Parti'ye fırlattığı ip dün gibi. Sanki Bahçeli o günkü Bahçeli değil ya da o ip sanki bugün sadece türban düğümünü çözüyor.
CHP ile yakınlık
Ayrıca 22 Temmuz seçimleri öncesi senaryolarına bakınca, bugün birçok kişinin tanık olduğu AK Parti-MHP koalisyonu, o gün CHP ve MHP arasında gerçekleşecek bir vaatti. Siyaset bu, her ne kadar MHP lideri dün, parti teşkilatlarına bir yazı göndererek "kimseye omuz vermediklerini ve AK Parti'nin koltuk değneği olmadıklarını" söylese de MHP ve AK Parti'nin kıydıkları "mut'a nikâhı"na artık herkes tanıktır.
MHP'li bir dostum, partilerine bu konuda haksızlık edildiğini söylüyor. Bunun bir mut'a nikâhı olmadığını söyleyip, türbanın iki partiyi partner haline getirdiğini ve bunun da MHP-AK Parti koalisyonu olarak algılandığından şikâyet ederek "Biz kimseye stepne olmayız" diyor. Ama bazen algı, gerçeğin işte böyle önüne geçiveriyor. Cumhurbaşkanlığı ile başlayan sürece bakınca, herkeste kesin bir algı var ki MHP, AK Parti'ye stepne olmuştur. Peki AK Parti açısından durum nedir?
Seçim öncesi söylemlere bakınca, Başbakan Erdoğan da Devlet Bahçeli kadar sert söylemler gerçekleştirmişti. 22 Temmuz seçimleri öncesinde Erdoğan'ın hedefinde sol partilerden daha çok MHP vardı. Yapılan anketlerde MHP'nin barajı aşıp Meclis'e geleceği kesinleşince, Başbakan Erdoğan en ciddi rakibine seçim meydanlarında, "Meclis'e gelseler bile bunların eli sıkılmaz. Meclis'te selam bile verilmez, tokalaşılmaz" demişti. Bahçeli de buna karşılık Erdoğan'ın telefonlarına çıkmamıştı. Oysa şimdi görünen tek bir gerçek var: AK Parti ve MHP türban konusunda aynı yatağı paylaşmaktadır. Şimdi diyeceksiniz ki, tam da bu kadar ciddi bir yazıda böyle bir benzetmenin yeri olur mu? Olur, çünkü bu satırları yazarken odama gelen Star TV'nin muhabiri ne yazdığımı sordu. Yazının felsefesini anlatınca da hemen şöyle dedi:
"Nuray Hanım, Erdoğan artık bu ülkenin yönetmeni. Bu, yönetmenin yatağına girmek gibi bir şey."
Doğrusu çok ilginçti.
Siyasetin Kazanovası
Hemen aklımdan, önümüzdeki en kısa sürede 301. madde ile ilgili değişikliğin gündeme geleceği ihtimali geçti. Star TV muhabiri haklıydı, bu kez MHP ve AK Parti'nin mut'a nikâhlarının sona ereceğini ve hemen AK Parti'nin CHP ile çok kolay bir nikâh kıyacağını görmek yanlış olmazdı. Sizin anlayacağınız Tayyip Erdoğan ve AK Parti Türkiye'de bu "dönem siyasetinin Kazanovası."
"Hasat" devşirmeleriyle kendi içinde anti 28 Şubat limanına demir atan MHP, siyasal zihinde AK Parti'nin uzatmalı olamayacak bir sevgilisi konumundadır. CHP ve sivil etki alanı siyaset üretebilseydi, "Kadınların çenelerini alttan kapatma" şeklindeki bağlama ironisiyle avunmazlardı. Zira MHP, AK Parti'ye, CHP'ye göre biraz daha siyasal kumalığa uygun. Zira ikisinin de oy tabanı birbirine çok yakın ve geçişken. Başka bir deyişle AK Parti'den kopan oylar, CHP'ye değil, MHP'ye gider. İşte belki de bu kısa süreli oy kaymaları hatırına MHP, AK Parti'ye yaklaşmış ve AK Parti de bu pası gole çevirmiştir. Ama AK Parti'nin MHP'yi ofsaytta bırakması çok kolaydır. Çünkü iki parti arasında türban konusundaki kolaycılık kadar, uzlaşılması mümkün olmayan ve hatta farklı kutuplara inen ve önümüzdeki günlerde hükümetin gündeminde olan çok ciddi konular vardır. Yukarıda bahsettiğim 301. madde bunlardan sadece bir tanesidir. Ardından gelecek olan Kürt açılımı konusunda, MHP'nin aynı mut'a nikâhını sürdürmesi mümkün mü?Elbette değil. AK parti sıkıntı yaşar mı? Yaşamaz. Çünkü böyle durumlar için de CHP var.
Neyse örnekleri ve olabilecekleri çoğaltabiliriz. Nasıl çoğaltırsak ve nasıl düşünürsek düşünelim; AK Parti'nin genetiğinde poligami vardır. Ve AK Parti'nin siyasal pragmatizmi çok başarılıdır. Ve yerel yönetimlerle ilgili oluşturulacak politikalarda, AK Parti'nin birbirine zıt argümanlardan hareketle siyasal desteğini artıracağı bir gerçektir. Ve Tayyip Erdoğan siyasal çapkınlıkta gerçekten Kazonova'yı geride bırakmıştır.
Referans/Nuray Başaran