ABD’NİN yeni başkanı Barack Obama, Çek Cumhuriyeti’nde Avrupa Birliği ülkelerinin liderleriyle bir araya geldiğinde 27 devlet ve hükümet başkanına hitaben yaptığı konuşmada, “Türkiye AB’ye üye olarak alınmalıdır. Türkiye’nin AB’ye alınması İslam dünyasına da olumlu bir sinyal olur” ifadesini kullanmıştı. Bu sözler Türkiye’de olduğu kadar Türkiye karşıtlığının son yıllarda zirve yaptığı Fransa’da da mutlulukla karşılandı. Ancak sebepler farklıydı. Ankara, Obama’nın verdiği destek nedeniyle memnuniyetini gizlemezken Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ise, “AP seçimleri öncesinde muhteşem bir koz elde ettim” diye seviniyordu.
Nitekim Elysee Sarayı kaynakları Times gazetesine yaptıkları açıklamada, “Obama’nın sözleri en çok bizi memnun etti. Sarkozy partisi UMP, seçim kampanyasını Türkiye üzerine kurmak istiyor” dedi. Sarkozy de Obama’nın konuşmasından hemen sonra “ABD başkanı AB’nin iç işlerine karışmasın” dedi. AP’deki Yeşiller Partisi eşbaşkanı Daniel Cohn Bendit ise, “Sarkozy’nin partisi Türkiye konusunda en aşağılık kart olan ırkçılık kartını oynuyor” diye konuştu.
’Türkiye dayanamaz’
Merkel ve Sarkozy, Fransız Journal de Dimanche ve Alman Die Welt gazetelerinde yayınlanan ortak mektuplarında yine Türkiye karşıtlıklarını ortaya koydu. İki lider, Türkiye’nin ismini vermeden AB üyeliğine karşı çıktığı metinde “AB’nin, hareket edebilmesi için sınırlara ihtiyacı var. Sınırsız genişleme mümkün değil” ifadesine yer verildi. AP’nin Alman Başkanı Hans-Gert Pöttering de, “AB’nin Türkiye’nin tam üyeliğine dayanabilecek güçte olmadığını” iddia etti. Pöttering, Elefterotipia gazetesindeki demecinde, Türkiye’nin AB perspektifine değindi. AB’nin, bu aşamada genişlemeyi düşünmekten daha çok kendi içinde bir uyum sürecine girmesi gerektiğini savunan Pöttering, şöyle dedi: “AP’de çoğunluk Türkiye’nin kriterleri yerine getirmesi durumunda tam üyeliğinden yana. Aynı fikirde değilim. Avrupa, Türkiye ile özel bir ilişki oluşturmalı. Hepsi oraya kadar. Avrupa’nın, Türkiye’nin tam üyeliğine dayanamayacağına inanıyorum. Türkiye’nin tam üyeliğinin, Avrupa için siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan büyük bir iddia olduğunu düşünüyorum.”
Türkiye seçim malzemesi oldu
FRANSA: Sarkozy’nin partisi UMP, seçim kampanyasında Türkiye karşıtlığa büyük vurgu yapıyor. Nisan ayında “Türkiye’nin AB üyeliğine karşı değiliz. Türkiye’ye Avrupa yolu hep açık olmalı” diyen Sosyalist Parti Genel Başkanı Martine Aubry, önceki gün AP seçimleri için parti kurmaylarıyla bir araya geldiği toplantıda, “Türkiye’nin AB’ye üye olmasından yana değiliz. Ama müzakereler devam etmeli” ifadesini kullandı.
ALMANYA: Türkiye karşıtlığına en çok vurgu yapanlar iktidardaki Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU). CDU’nun seçim programında da şu ifade kullanılıyor: “CDU, Türkiye’nin AB üyeliğini reddetmektedir. Aday ülkeler düşünce özgürlüğü, kadın erkek eşitliği, azınlıkların korunması ve inanç özgürlüğü gibi konularda üyelik kriterlerini yerine getirmeliler.”
AVUSTURYA: Aşırı sağcı Özgürlükçüler Partisi (FPÖ), kampanyasını “Türkiye’yi Avrupa’da istemiyoruz” sloganının bulunduğu afişlerle yürütüyor. Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPÖ) birinci sıradan adayı olan Hannes Swoboda ise, “Türkiye’nin AB üyeliği süreci çok yavaş ilerliyor. Kriterler yerine gelince Türkiye’nin AB üyeliği gerçekleşir” diye konuştu.
İNGİLTERE: Aşırı sağcı BNP (British National Party), seçim broşürlerinde Türkiye’nin AB üyesi olması halinde milyonlarca Türkün İngiltere’yi “işgal” edeceğini iddia etti. Türkiye’nin üyeliğini savunmanın “Vatan hainliği” olduğu belirtiliyor.
BULGARİSTAN: ATAKA Partisi, kampanyasını Türk karşıtlığı üzerine kurdu. “AB’de Türkler’e asla yer yok!” sloganıyla seçime giriyorlar.(vatan)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...