Akaryakıt Ana Dağıtım Şirketleri Derneği (ADER) ve OPET Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Öztürk, yüksek akaryakıt fiyatlarının temel nedeninin vergiler olduğunu belirterek, “Gerçekler bu kadar ortadayken, yüksek akaryakıt fiyatları söz konusu olduğunda dağıtım şirketlerinin günah keçisi gibi gösterilmesini bir türlü anlayamıyoruz” dedi.
Öztürk, akaryakıttaki vergiler konusunda Türkiye'nin dünya şampiyonu olduğunu ve akaryakıta yüksek vergi koymanın hükümetlerin mali politikası haline geldiğini savundu. Bu durumu anlayışla karşıladıklarını, fakat durum ortadayken yüksek akaryakıt fiyatları söz konusu olduğunda, dağıtım şirketlerinin “günah keçisi” gibi gösterilmesini anlayamadıklarını ifade eden Öztürk, şöyle konuştu:
“Toplam fiyatın sadece yüzde 4,6'sı dağıtım şirketinin kar payı iken, nasıl oluyor da yüksek fiyatlardan biz sorumlu oluyoruz? Bu nasıl bir matematiktir? Tavan fiyat uygulaması adı altında yalnızca dağıtım payına yapılan müdahale ile oluşan farkın neden tüketiciye yansımadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Dağıtım payları konusunda, deyim yerindeyse bir bardak suda fırtına kopartılıyor. Bu yılın ilk 9 aylık karlarına baktığımızda Ziraat Bankası 2,70 milyar lira, Garanti Bankası 2,08 milyar lira, İş Bankası 2,02 milyar lira, Akbank 2,01 lira kar etmiş. Koskoca petrol sektöründe rafinerilerin, dağıtım şirketlerinin ve bayilerin toplam karı bile yalnızca bir bankanın karına ulaşamıyor.
Hal böyle iken, gerçeklerin çarpıtılmasını önlemek açısından EPDK'nın sektöre daha fazla sahip çıkmasını ve EPDK Başkanının geçen sene dile getirdiği (akaryakıt musluğunuzdan aksa 1,9 liradan aşağı alamazsınız) tarzındaki net söylemlerin daha sık tekrarlanmasını arzu ediyoruz.”
KAÇAKÇILIĞIN ÖNLENMESİ
Ulusal marker uygulamasının akaryakıt kaçakçılığının önlenmesi yönündeki tedbirlerden yalnızca bir tanesi olduğunu kaydeden Öztürk, dağıtım şirketlerinin gümrüklü ve gümrüksüz tanklarının, EPDK, Gümrük ve Maliye tarafından on-line olarak da izlenebilmesinin sorunun çözümüne çok önemli bir katkı sağlayacağını sık sık dile getirdiklerini, fakat bu konuda herhangi bir gelişme kaydedilemediğini söyledi.
EPDK'nın tebliği ile 1 Kasım 2009 tarihinden itibaren kırsal motorinin “yol dışı” araçlara satılan bir ürün olarak tanımlandığını, kendilerinin de söz konusu tarihten itibaren kırsal motorin satışını kestiklerini ve EPDK'nın bir gün sonra bu sorunu çözdüğünü dile getiren Öztürk, “Lütfen kimse bizi (fazla katı davrandınız) diye eleştirmesin. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer. Bu durum çoğu zaman hak etmediği cezalarla karşı karşıya kalan dağıtım şirketlerinin oluşturduğu doğal bir reflekstir” diye konuştu.