Ogün S.'nin isminin açıkça yazılması nedeniyle, '18 yaşından küçük birini teşhir etme' suçunun işlendiğine karar veren savcılar, gazetelere 100 bin YTL'yi bulan para cezası ödeme emri gönderdi. İstenen cezalar 10 gün içinde ödenmezse gazeteler birçok davaya maruz kalacak. Basın konseyi olaya 'Dink cinayetinin faturası yazılı basına kesiliyor' diye tepki gösterirken, Gazeteciler Cemiyeti, 'yazılı basına haksızlık yapıldığına, suç olarak belirtilen eylemin televizyonlarca da işlendiğine ama onlara bir şey yapılmadığına' dikkat çekti. Katil zanlısı Ogün S.'nin adını başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü ile soruşturmayı yürüten başsavcı, ayrı ayrı basın toplantısı düzenleyerek kamuoyuna açıklamıştı.
Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, onlarca ulusal ve yerel gazetenin, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in katil zanlısı Ogün S.'nin adını açık yazdığı için 100 bin YTL'yi bulan para cezasıyla karşı karşıya kalmasına tepki gösterdi. Gazetelere, '18 yaşından küçük birini teşhir ettikleri' gerekçesiyle her haber ve fotoğraf başına 10'ar bin YTL ön ödeme emri gönderilmesine karşı çıkan Ekşi, bu şekilde Dink cinayeti faturasının yazılı basına kesildiğini savundu. Cinayette sorumlu olanların üzerine gitmek yerine yazılı basına Ogün S.'nin adını yazdığı gerekçesiyle her sayı için 10 bin ya da 20 bin YTL ön ödeme emri gönderildiğine dikkat çeken Ekşi, aksi halde kamu davası açılması tehlikesinin olduğunun bildirildiğini açıkladı.
Basın susturulmak isteniyor
Türkiye'de 67 yaygın, yaklaşık 900 yerel gazete ve 20'ye yakın haber ajansı ile pek çok haber dergisi olduğuna dikkat çeken Ekşi, verilecek yüksek para cezalarının bu basın organlarının susturulması anlamına geldiğini vurguladı. Cinayette tetiği çekenin kimliğinin 21.01.2007 günü polis tarafından açıklandığını hatırlatan Ekşi, daha sonra, İstanbul Valisi, İstanbul Emniyet Müdürü, Samsun Valisi ve Samsun Emniyet Müdürü'nün failin adını kamuoyuna bir kez daha duyurduğunu anlattı. Zanlının kimliğinin açıklandığı tarihte yaş küçüklüğünün de bilinmediğini belirten Ekşi, Türkiye'nin Ogün S.'nin kim olduğunu ilk önce televizyonlardan öğrendiğini kaydetti. Katil zanlısının isminin bir sonraki gün yazılı basında yer aldığını dile getiren Ekşi, "Şimdi, televizyonlar için suç sayılmayan bu eylem gazeteler için suç sayılıyor. Oysa, haber yapmak, gazetelerin görevidir. Bütün dünyanın büyük duyarlık gösterdiği bir cinayette, yetkililerin açıkladığı ismi yayınlamak suç oluşturmaz. Üstelik, insanlar O.S.'nin kim olduğunu (vali açıklamasıyla) televizyonlardan öğrenmişken, artık ertesi gün O.S.'nin kim olduğunu saklamanın veya yazmanın hiçbir anlamı olamaz." diye konuştu.
Soruşturmaya ilişkin haberlerin de gizliliği ihlal etmediğini, aksine bilgi kirliliğini teşhir ettiğini kaydeden konsey başkanı, açıklamasını şöyle bitirdi: "Baştan beri eleştirdiğimiz yasal düzenlemeyi, bu somut olayda karşımıza çıkan sakıncayı giderip değiştirmeleri için Adalet Bakanı ile basından sorumlu Devlet Bakanı'nı göreve çağırıyoruz. Ve sorunun tüm boyutlarıyla öğrenilip köklü çözüm üretilebilmesi için, ön ödeme emri alan basın organlarının Basın Konseyi ile bağlantı kurmalarını bekliyoruz."
Bu arada İstanbul Başsavcılığı'ndan yetkili isimler, Hrant Dink cinayetinin toplumda büyük infial oluşturduğunu, katil zanlısını tüm Türkiye'nin bildiğini, bu nedenle 'küçüklerin kimliğini açıklamama' kuralının bu cinayet soruşturmasına göre oluşmaması gerektiğini belirtti.
Tufan Türenç: Yakalanması için fotoğrafı basına dağıtıldı
Hürriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Tufan Türenç de, Hrant Dink'in katil zanlısının kimliğini açıklamada basın ilkesinin gündeme gelmemesi gerektiğini söyledi. Tüm yazılı ve görsel basının Ogün. S.'nin ismini yazdığını ifade eden Türenç, "Bu olayda isim saklamanın mantığı yok. Katil zanlısının yüzü, yakalanabilmesi için açık açık verildi. Kimliği de açıklandı. Bu resim sayesinde yakalandı. Kamera görüntüsüne takılmasa, babası görmese yakalanabilecek miydi? Bu ilke meselesi değil. Bence ismin açıklanması doğru bir karar. Çünkü toplumsal bir cinayet." şeklinde konuştu.
Orhan Erinç: Televizyon yayınlayınca bir şey yok, ceza gazeteye
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, 18 yaşından küçüklerin isminin basında açık olarak yazılmaması gerektiğini söyledi. Erinç, Dink cinayetinde katil zanlısını tüm Türkiye'nin bildiği için bu kurala uyulmadığını belirtti. İsim açıklama konusunda hukuki bir çelişki bulunduğuna dikkat çeken Erinç, "Televizyonda açıklama yapınca suç olmuyor, gazetede yazınca oluyor." dedi. Yazılı ve görüntülü basının farklı kurallara tabi olduğunu dile getiren Erinç, "Gazete ve dergi Basın Kanunu'na tabi. Televizyonlar ise RTÜK'e. Yazılı basın ile görüntülü yayınlar arasında uygulamada haksızlıklar var." dedi.
Devletin Ogün S. için atadığı avukat, gizlilik kararı istemişti
Hrant Dink'in katil zanlısına devlet tarafından görevlendirilen avukat, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcılarından gazete ve televizyonlarda yayınlanan haberlere tedbir getirilmesini istemişti. Soruşturmanın gizliliğinin ihlal edildiğini ve yaşı küçük olan müvekkilinin isminin açık yazıldığını belirten avukat, söz konusu haberlere ilişkin işlem yapılmasını talep etmişti. Söz konusu dilekçe ilgili basın savcılıklarına gönderildi. Bakırköy, Bağcılar ve Şişli savcıları, kendilerine bağlı olan tüm gazeteler hakkında küçük yaştaki zanlının kimliğini açıklamak ve soruşturmanın gizliliğini ihlal ettikleri gerekçesiyle onlarca soruşturma açtı.
Zaman
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |