E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Adnan Küçük

15 TEMMUZ BENZERİ YENİ BİR İHANET KALKIŞMASI YAŞANABİLİR Mİ?
15 Temmuz 2020 Çarşamba

 

 

Siyasî tarihimizde sayısını bilemediğimiz kadar askerî müdahaleler oldu. Bunların bir kısmı askeri darbe şekline dönüştü, bazıları muhtıra ya da teşebbüs düzeyinde kaldı, bir kısmı da askerlerin siyasi hayatı doğrudan ya da dolaylı etkilemeleri şeklinde gerçekleşti. Bazı kereler de cuntacı yapılanmalar şeklinde darbe hazırlıkları yapıldı, fakat muvaffak olunamadı. 
15 Temmuz 2016 günü FETÖ’cüler tarafından gerçekleştirilen darbe teşebbüsünün üzerinden 4 yıl geçti. Çok sayıda insanımız, darbe haberini alır almaz meydanlara, sokaklara, caddelere indiler. Halkın caddelere, sokaklara, meydanlara inmesi iki evrede gerçekleşti.
Birincisi, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan haber alınmadığı, henüz caddelere, sokaklara, meydanlara inin çağrısının yapılmadığı dönemde, bayraklarını alarak meydanları dolduran, darbecilere karşı direnç gösteren vatandaşlar. Bunları, 15 Temmuz direnişçilerinin “saff-ı evvelleri” olarak nitelendirmek mümkündür. 
İkincisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısı üzerine, bayraklarını alarak meydanları, caddeleri, sokakları dolduran vatandaşlar. Bunları da, 15 Temmuz direnişçilerinin “saff-ı sânileri” olarak nitelendirmek mümkündür.
Her iki kesimdeki kahraman vatandaşlarımızın olağanüstü direnişleri neticesinde hain darbe teşebbüsü püskürtüldü. 15 Temmuz gecesinde, Türk Milleti, FETÖ ihanet örgütünün en üst düzeyde donanımlı ve organize olan asker görünümlü eli kanlı teröristlerine karşı dünyanın hiçbir ülkesinde emsaline rastlanmayan bir direniş örneği gösterdi. 
15 Temmuz hain darbe teşebbüsünde yüzbinlerce vatandaşımız, “acaba Mısır’da darbeci Sisi’ye karşı Tahrir Meydanı’nda toplananlar gibi başarısız olur muyuz” şeklinde hiçbir tereddüt aklına gelmeden, vatanı, demokrasisi, bayrağı, istiklali, istikbali, mukaddesatı ve bekası için hayatlarını ortaya koydular. Meydanlara inen kahraman insanlarımızın bazıları, silahsız çıplak elleriyle, iman ve inanç dolu göğüsleriyle tam techizatlı tankları durdurdular. Bu vatandaşlarımızın bazıları, tankların üzerine tırmandılar, bazıları tankların önüne yattılar. Bu yiğit vatandaşlarımız, darbeci teröristler tarafından hunharca yapılan yaylım ateşlerine göğüslerini gerdiler, savaş uçaklarından, helikopterlerden atılan bombalara karşı kahramanca direnç gösterdiler. 15 Temmuzun bu yiğitleri, ölümden zerre kadar korkmayan, gaziliği de şehitlik kadar kıymetli gören hamiyetperver, milliyetperver insanlardı.
Bunun adı, her türlü ileri teknolojik silahlı güçlere karşı maddi hiçbir silahı olmayan, gönülleri vatan, millet, din ve devlet aşkı ile dolu imanlı gönüllerin mutlak zaferidir. 
Her ne kadar püskürtüldü ise de, bu hain darbe teşebbüsü, Türkiye’de gerçekleştirilen askerî darbe teşebbüslerinin en kanlı olanıdır. Bu darbe teşebbüsünde 251 vatandaşımız şehit, 2.196 vatandaşımız da yaralanarak gazi oldular. Başta TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olmak üzere muhtelif kritik yerler bombalanarak ağır hasarlar verildi.
Bu darbe teşebbüsünün atlatılmasının üzerinden 4 yıl geçtiği halde, gerek alınan önlemler, gerekse yargısal süreçlere ilişkin hala tartışmalar sürmektedir. 

Peki, bu tartışmalarda söylenenlerden hangisi, ne kadar haklıdır? 
Bu meseleye geçmeden önce, 15 Temmuz gecesinde vatandaşların sergiledikleri pozisyonlara kısaca değineceğim. Bu husus son derece önemlidir. Çünkü bazıları sırça köşklerinde oturarak, bu gece ve sonrasında yaşananlarla alakalı ahkâm kesmektedirler.
15 Temmuz gecesinde meydanlara, caddelere ve sokaklara inenlerle, evlerinde kalanlarla veya diğerleri ile alakalı şu tasnif yapılabilir.
1- 15 Temmuz gecesinde kahramanca meydanlara inip hain darbeci teröristlere karşı direnç göstererek şehit olanlar; bunların, Çanakkale şehitlerinden geri kalır yanları yoktur;
2- 15 Temmuz gecesinde kahramanca meydanlara inip hain darbeci teröristlere karşı direnç göstererek yaralanıp gazi olanlar;
3- 15 Temmuz gecesinde hayatlarını ortaya koyma pahasına meydanlara indikleri halde hıfz-ı ilahi neticesinde şehit ya da gazi olmayanlar;

4- 15 Temmuz gecesinde yaşananları ülkemizin devam ve bekası bağlamında kaygıyla ekranları başında izleyenler, meydanlarda kahramanca direniş sergileyen yiğitlere içlerinden samimiyetle gözyaşları akıtarak dualar edenler;
5- 15 Temmuz gecesinde darbe teşebbüsünün başarılı olmaması için meydanlara inen sivil görünümlü hainler;
6- 15 Temmuz gecesinde, içlerinden darbe teşebbüsünün başarılı olmasını istedikleri halde başarısız olunacağı anlaşılınca ses çıkarmayan gizli darbe destekçisi suskunlar;
7- 15 Temmuz gecesinde başarısızlığı sezdikleri için yurt dışına kaçan hainler;
8- 15 Temmuz gecesinde darbe teşebbüsünün başarısızlığından üzüldükleri halde üzüntülerini açıkça beyan edemeyen, ama her fırsatta 15 Temmuz sonrası uygulamalarını kıyasıya eleştirenler; 
9- 15 Temmuz gecesinde darbe teşebbüsünü destekledikleri halde, darbenin başarısız olacağının anlaşılması üzerine, ihanetlerini gizlemek için, 16 Temmuz günü öğleden sonradan itibaren bayrakları ellerine alarak meydanlara inen FETÖ’cü münafıklar. 
Bu tasnifi yapmamın sebebi, bu gecede yaşanan dehşeti göremeyenlerin, 15 Temmuza ve sonrasındaki uygulamalara yönelik ağır eleştirilerine ilişkin bir değerlendirme yapmaktır.

15 Temmuz gecesinin, ülkemiz, milletimiz ve bütün Âlem-i İslam için dehşetini en layıkıyla takdir edecek olanların, bu gecede meydanlarda yaşanan dehşeti en korkunç haliyle hakkal yakin ve aynel yakin yaşayanlar olduğu kanaatindeyim. Yanı başında şehit ve gazi olanları görenler, bir ya da iki bacağını, bir ya da iki kolunu kaybederek ya da bir başka şekilde yaralanarak gazi olanlar, bombardıman uçaklarının gerçek ve sonik bombalarına şahit olanlar, helikopterlerin yaylım ateşine maruz kalanlar kadar bu gecenin dehşetini hakikatli olarak ölçecek kişiler yoktur. Evinde ekran karşısında binbir türlü senaryolarla bu geceyi izleyenlerin değerlendirmeleri büyük ölçüde afakî, çoğu kereler de ihanetçilere destek mahiyetinde olmaktan uzak olmayacaktır.
15 Temmuz gecesinde, yukarıda sıralananlardan üçüncü gruba dâhil olarak yaşadıklarımı kısaca paylaşmak istiyorum.

Darbe teşebbüsünü saat 22:20’de öğrendim. İlk tepkim, bu ihanet teşebbüsünün uygulayıcısı olarak FETÖ ihanet şebekesinin başındaki hoca görünümlü terörist başını suçlamak şeklinde oldu. İlk hissiyatım, bu darbenin arkasında bu hainin olduğu yönündeydi.
O gece saat 24-01 arasında Kızılay meydanındaki yiğitler topluluğu içerisinde yer aldım. Yanımda, iki kızım ile bir de bacanağımın oğlu vardı. 01-03:45 arasında Genelkurmay Başkanlığı önünde bulundum. Üzerimizden, peş peşe helikopterler ve jet uçakları geçiyordu. Helikopterlerden sürekli üzerimize taciz ateşleri açılıyordu. Ses hızını aşan süratle giden jetlerin çıkardıkları sonik bomba sesleri bizleri caydıramadı. Aslında, biz orada bulunurken her bir bomba sesi ile bir yerlerin bombalandığını zannediyorduk. Çünkü gerçek bombayla sonik bombanın farkını ancak günler sonra öğrenebildik. Uçaklar o kadar alçaktan uçuyordu ki, çıkardıkları sesler sebebiyle kulaklarımızın sağır olmaması Allah’ın bir lütfu oldu.
TBMM’nin bombalanmasına canlı olarak şahit olduk. Atılan bombalar neticesinde toz ve duman bulutları yüzlerce metre yükseklere yükseldi.
Genelkurmay Başkanlığının önündeki her biri bilek kalınlığındaki demir korkulukların normal şartlarda eğilmesi bükülmesi mümkün olmadığı halde, o azim iman gücü sayesinde bu korkulukların yerle bir edildiğine şahit olduk. Halkın daha sonra Genelkurmay Başkanlığının etrafını kuşattığına, kapılardan, pencerelerden içeriye girme çabalarına şahit olduk.
Genelkurmay başkanlığının tepesinde sıra sıra dizilen keskin nişancıların, bizlere nasıl düşmanca baktıklarına, silahlarını bizlere nasıl doğrulttuklarına şahit olduk. Nitekim bunlardan birinin, bana yarım metre mesafede bulunan birini nasıl şehit ettiğine şahit olduk.
Ben Genelkurmay başkanlığının önünden ayrıldıktan birkaç dakika sonra büyük katliam gerçekleşti. Bu katliamın bütününe kızlarım ve bacanağımın oğlu şahit oldular.
Kısaca, 15 Temmuza tiyatro diyenler, binbir türlü senaryo çizenler, ya darbeci FETÖ ihanet şebekesinin mutlak koruyucularıdırlar ya da iyi niyetli görünümleriyle bunların ekmeğine yağ sürmektedirler. Ama bu kesimin, 15 Temmuz gecesi yaşananları layıkıyla takdir edebilmeleri katiyen mümkün ve muhtemel değildir. Bunlar, ya ihanetçilerin safında oldukları için başarısızlıklarına yananlardır ya da 15 Temmuzda yaşananları basit bir vaka olarak değerlendirdikleri için 21 Temmuz sonrasında uygulanan önlemleri abartılı bulanlardır. 
Bu vatan milyonlarca şehidin kanı ile sulanmıştır. Bu kadar ağır bedeller ödenerek muhafaza edilen bu vatanın bir taşı bile, emperyal güçlerin FETÖ’cü maşalarına teslim edilemez. Nitekim kahraman Türk Milleti, 15 Temmuzda bu vatanın yönetiminin bu ihanet güruhuna teslim edilmeyeceği gerçeğini çok net olarak bütün dünyaya göstermiştir.
Milli Şairimiz Merhum Mehmet Akif Ersoy’un belirttiği gibi:
Sahipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.
Türk Milleti, 15 Temmuzda bu vatanın gerçek sahibinin kendisi olduğunu bütün dünyaya göstererek ilan etti. 
Şu soru sorulabilir: “Tekrardan 15 Temmuz benzeri bir kalkışma olabilir mi”?

Bu millet vatanına 15 Temmuzda olduğu şekilde sahip çıktığı müddetçe, artık emperyal güçlerin ülkemizdeki uzantılarının darbe vb. yollarla ülkeyi yabancılara peşkeş çekmeleri mümkün ve muhtemel değildir. 15 Temmuz türü teşebbüslere karşı her daim uyanık olunması gerekiyor.
Türk Milletinin 15 Temmuzda sergilediği kahramanlığı, hafifletmeye, küçümsemeye, basitleştirmeye yönelik her bir çaba, Milletin vatanına sahibiyet ruhuna zarar verebilecektir. Bu sebeple, 15 Temmuz ruhunun ilelebet canlı tutularak yaşatılması gerekiyor.
15 Temmuz benzeri bir ihanet kalkışmasının bir daha yaşanmaması için, bu gecede yaşanan dehşetengiz hadiselerin ve ortaya konulan cansiperane direnç örneklerinin unutulmaması, unutturulmaması, hafızalarda çok belirgin bir şekilde yer alması gerekiyor. Aksi halde, ortaya çıkacak rehavetin, vurdumduymazlığın, gafletin, 15 Temmuzda yaşananları unutmanın bedeli, yeni bir askeri darbe ya da teşebbüsü şeklinde çok ağır olabilir. 
Bu vesileyle, unutulmayan, unutturulmayan, ter-ü taze bir şekilde hafızalardaki yerini alan 15 Temmuz darbe teşebbüsü, milletin darbe heveslilerine verdiği büyük bir ders olarak, bu milletin şanlı tarihindeki yerini alacak ve hiçbir zaman bu milletin hatırından, hafızasından çıkmayacaktır. İşte o zaman, bu milletin devam ve bekası mutlak emniyette olacaktır.
Gururumuz, medar-ı iftiharımız, kahramanlarımız 15 Temmuz şehitlerimizi, 15 Temmuz darbecilerinin durdurulmasının 4. sene-i devriyesinde dualarla ve hasretle anıyoruz. Yüce Rabbim 15 Temmuzda bu vatan uğruna şehit olan yiğitlerimizin mekânlarını cennet eylesin, ruhları şad olsun, Hz. Hamza’ya komşu eylesin, yaralılara şifalar versin. 15 Temmuzda yaşananları idrak etmeyenleri Allah ıslah eylesin. Islah olmayanları Yüce Yaradan’a havale ediyorum. 

Allah ıslah-ı hal etmeyenlere ne yapacağını en iyi bilendir

 

E-posta   Facebook   Twitter     Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
Bu yazı 25622 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
27 MAYIS ASKERİ DARBESİNİN YASSIADA CİNAYET MAHKEMESİ İLGA EDİLDİ
7/6/2020
FETH-İ MÜBİN’İN SEMBOLÜ AYASOFYA SAN’AT VE İMAJA FEDA EDİLEMEZ
6/20/2020
AYASOFYA’YA DANIŞTAY KARARIYLA CAMİ STATÜSÜ KAZANDIRILMASI
6/9/2020
TÜRKİYE’DE ASKERÎ DARBELERİN ANASI: 27 MAYIS 1960
5/31/2020
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ: AİLE VE KADINLAR KORUNUYOR MU TAHRİP Mİ EDİLİYOR?
5/18/2020
ALİ ERBAŞ’IN ŞAHSINDA HUTBELERE LGBTİ+ AYARI MI ÇEKİLMEK İSTENİYOR?
5/5/2020
CORONA SÜRECİNDE YAŞANAN KÜRESEL EKONOMİK SAVAŞLARIN GALİBİ KİM OLACAK?
4/24/2020
CORONA VİRÜSÜ KÜRESEL OPERASYONA MI DÖNÜŞÜYOR?
4/13/2020
CORONA VİRÜSÜNE KARŞI “DUA İLE MÜCADELE” ÇOK MU SAÇMA?
4/1/2020
CORONA VİRÜSÜNE KARŞI HANGİ ÜLKELER BAŞARILI, HANGİLERİ BAŞARISIZ?
3/21/2020
İDLİB’DE NE İŞİMİZ Mİ VAR? ŞEHİTLİK TEPESİ BOŞ MU KALMALI?
3/10/2020
28 ŞUBAT, RAND CORPORATİON: YENİ BİR DARBE Mİ GELİYOR?
2/29/2020
SORUYORUM: FETÖ İHANET ÖRGÜTÜ’NÜN SİYASİ AYAĞI KİMLER OLABİLİR?
2/18/2020
ANAYASA MAHKEMESİ KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN ÖNLENMESİ ÇABALARINI SABOTE Mİ ETTİ?
2/9/2020
ELAZIĞ VE MALATYA DEPREMİ SONRASI SKANDAL MAÇ ERTELEME KARARI
1/28/2020
HAKİKATEN TÜRK ASKERİ’NİN LİBYA’DA NE İŞİ Mİ VAR?
1/18/2020
İNSANCIL(!) BATIDA FAŞİST BİRİNE VERİLEN NOBEL ÖDÜLÜ
1/8/2020
KANAL İSTANBUL KAMPLAŞMASI: YENİ GEZİ EYLEMLERİ HAZIRLIĞI MI YAPILIYOR?
12/30/2019
YENİ PARTİLERİN TOPLUMDA KARŞILIĞI VAR MIDIR?
12/24/2019
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
Orhan Turan 16 Temmuz 2020 Perşembe 12:27

Adnan Hocam, kalemine-yüreğine sağlık. Olyları Güzelce özetlemişsin. Selamlar.

Yorumu oyla      50      49  
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
Club Brugge
MERSİN
sınav stresi
Joachim Löw
film
Yeni Zelanda
Fatih Erbakan
pkk
Binyamin Netanyahu