E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Adnan Küçük

1982 ANAYASASININ İLK DÖRT MADDESİ DEĞİŞMELİ MİDİR?
7 Ekim 2021 Perşembe

 

 

Türkiye’de 1982 Anayasasının ilk dört maddesinin değiştirilip değiştirilmemesi konusu arada bir gündeme geliyor. Bir müddet tartışıldıktan sonra konu tekrardan unutuluyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir açıklamasında Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilebileceği yönünde açıklamalar yaptı, bir başka açıklamasında “ilk dört maddenin aynı kalması kaydıyla” yeni ve demokratik bir Anayasanın yapılmasından bahsetti.
TBMM Eski Başkanı İsmail Kahraman,“Değişmez maddeler anayasaya konmamalı. Millet istediği takdirde değiştirilebilir. Millet kendini idare etmek için bir araya geliyor da bir karar veriyorsa demokrasinin gereğini yerine getirmek lazımdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Kılıçdaroğlu’nun Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesi istemesi neticesinde CHP’nin HDP’nin vesayetine girdiğini” söyledi. 
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın açıklaması üzerine “AK Parti’nin ileri gelenleri ‘Anayasanın ilk dört maddesinin değişmesini’ talep ediyor; Erdoğan, benim söylediğimi zannediyor” dedi.
Kahraman’ın bu görüşüne karşı çeşitli çevrelerden değişik tepkiler geldi.
İlk Dört Maddennin Değiştirilmesi Meselesinin Değerlendirilmesi
Kahraman’ın görüşlerine ben de iştirak ediyorum.
Belki temenni kabilinden bazı anayasal hükümlerin değiştirilmesi arzu edilmeyebilir. Ama milletin iradesine “mutlak yasak” koymak demokrasi ile esaslı şekilde çelişir.
Anayasada değiştirilmesi yasak hükümlerin yer almamasının gerektiğini söylemekle ilk dört maddenin mutlaka köklü şekilde değiştirilmesi gerektiğini söylemek,mesela hukuk devletine son verilmesini,demokrasinin kaldırmasını istemek, aynı manaya gelmemektedir.
Değiştirilme yasağının Anayasadan çıkarılması, demokrasiye ve halkın demokratik iradesine güvenme ve saygı duyma ile alakalıdır.
Diğer yandan, ilk dört madde içinde hiç mi sorun yoktur?
Elbette ki vardır. Mesela, Anayasanın 2. maddesinde “başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan” hükmü mevcuttur. Oysa Anayasanın Başlangıcında, “tarihi ve manevi değerler, milli kültür, milliyetçilik, medeniyetçilik, medeniyet, milli gurur ve iftihar, milli sevinç ve keder” vb. anayasal nitelikte olmayan çok sayıda kavramlar vardır. 
Bu kavramlar, ilgili olduğu bilim dallarında çok önemli olabilir.Fakat, bu kavramların yer alacağı metinler Anayasalar değildir. 
Mesela, Matematik kitabında Aruz Veznine ilişkin metinlerin, Edebiyat kitaplarında lineer cebirle alakalı formüllerin yer alması ne kadar yersizse, siyaset bilimi, sosyoloji, tarih vb. bilim dallarına mahsus bu kavramların Anayasalarda yer almaları da o kadar yersizdir.
Bu kavramlar, anayasal nitelikte olmadıkları gibi, siyasi, ideolojik yorumlara da açıktır. Belirginlikten uzak ve anayasal nitelikte olmayan bu kavramlar, anayasallık denetiminde ölçüt olarak da kullanılıyor.
AYM,geçmiş yıllarda özelleştirmeden başörtüsü yasağına kadar, bazı yasal düzenlemeler hakkında verdiği iptal kararlarında Başlangıç Kısmına referans yapmıştır.
Benzer şekilde, Anayasanın 2. maddesinde yer alan “toplumun huzuru, milli dayanışma” da anayasal mahiyette kavramlar değildir. 
Anayasal mahiyette olmayan, muhtevası soyut nitelikte ve siyasi ideolojik yorumlara açık olan bu kavramlar, Anayasada varlığını sürdürdüğü müddetçe, konjonktürel şartlara bağlı olarak tekrardan başörtüsü yasağı vb. otoriter uygulamaların yaşanması riski devam edecektir.
Benzer şekilde, AYM ve sair Yüksek Mahkemelerin, 2012’den önceki yıllarda, laiklik ilkesinin, otoriter ve militan laiklik şeklinde yorumlanması yönünde verdikleri kararlarının gerisinde Anayasanın 2. maddesi ve Başlangıç kısmı yer almaktadır. Bir diğer ifadeyle, AYM, 2. maddedeki laiklik kavramının, mana ve muhtevasını Başlangıçtaki ilkeler çerçevesinde belirlemiştir. Belli dönemlerde muhtevası bu şekilde belirlenen laiklik, otoriter ve dışlayıcı laiklik şeklinde olmuş, bundan da din ve vicdan hürriyeti esaslı şekilde zedelenmiştir.
Yüksek yargı mercilerinin 2012 yılından sonra laikliği, “demokratik laiklik” ya da “pasif laiklik” şeklinde yorumlaması tamamen fiili bir durumdur. Anayasada, anayasal nitelikte olmayan, siyasî, ideolojik mahiyetli kavramlar mevcudiyetini sürdürdüğü müddetçe, otoriter uygulamalara yol açabilecek kararların verilmesi riski devam ediyor demektir.
1924 ve 1961 Anayasalarında sadece Anayasanın 1’nci maddesinin (Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir) değiştirilmesi yasaklanmıştı. 1982 Anayasasının 2. ve 3. maddelerindekideğiştirilmesi yasak hükümlerin 1924 ve 1961 Anayasalardaki benzeri olan maddelere ilişkin değiştirme yasağı mevcut değildi. Buna rağmen, bu Anayasalar dönemindeki Meclislerde, bu maddeleri değiştirmeye yönelik bir çaba söz konusu olmadı. 
Hatta 1937 yılında Anayasaya giren “Devletçilik”,“inkılapçılık” ilkeleri, sonraki yıllarda işlevselliğini ve popülerliğini kaybettiği halde, bu hükümlere dokunulmamıştır.
“Atatürk ilke ve inkılapları”,1937 yılında Anayasaya girdi. Değiştirme yasağı olmadığı halde, bu ilkelerin değiştirilmesi, 27 Mayıs darbesine kadar kimsenin aklına bile gelmedi. Ama 27 Mayıs cunta yönetimi, Anayasanın 2. maddesinde yer alan “Atatürk ilke ve inkılapları”ndan bir kısmını (Halkçılık, Devletçilik, İnkılâpçılık) 1961 Anayasasına koymadı. 
Bu ilkeler 1950-1960 yılları arasında Demokrat Parti tarafından Anayasadan çıkarılsaydı muhtemelen “kızılca kıyametler” kopardı; belki de askeri darbe bile yapılırdı.
Benzer değişiklikler, 12 Eylül cunta yönetimi tarafından da yapıldı.
12 Eylül cunta yönetimi, 1937’de Anayasaya giren “Halkçılık, Devletçilik, İnkılâpçılık” ilkelerini tekrardan Anayasaya koymadı, 1961 Anayasasının 2. maddesinde yer alan “milli” kelimesini kaldırdı, “Atatürk milliyetçiliğine bağlı” ifadesiniAnayasaya koydu, 1961 Anayasasında yer almayan, “toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, …başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan” şeklindeki ifadeleri 2. maddeye ekledi, “insan haklarına dayalı” ifadesini“insan haklarına saygılı” şekline dönüştürdü. 
Nitekim, doktrinde, “insan haklarına dayalı” ifadesinin temel haklar açısından “insan haklarına saygılı” ifadesine kıyasla çok daha güçlü şekilde insan haklarına vurgu yaptığı belirtilerek, 1982 Anayasasındaki “insan haklarına saygılı” ifadesi eleştiri konusu olmuştur.
Burada bazı sorular soracağım:
(1) Demokratik bir Devlet olan Ülkemizde, bazı çevreler, Anayasanın değiştirilmez denilen maddelerinin askeri cunta yönetimleri tarafından değiştirilmesine ses çıkarmadıkları halde, acaba bu maddelerin halk tarafından değiştirilmesine neden şiddetlekarşı çıkıyorlar?
(2) Demokrasilerde, “halk, kamu siyasetine ilişkin önemli sorunlarla alakalı belirleyici temel siyasi kararları, pozitif ve negatif olarak alma noktasından, hem yetkili olmalı, hem de doğrudan ya da temsilcileri aracılığıyla bu kararları gerçekten alıyor olmalıdır”.
Demokrasinin özü, kendi mukadderatı hakkında halkın kendisinin söz sahibi olmasıdır. 
Peki, halkın mukadderatı hakkında darbecilerin söz söylemesine ses çıkarmayanlar, halkın kendi mukadderatı hakkında söz söylemesinden neden maksimum düzeyde korkuyorlar? Bu şiddetli korku temeline dayanan değiştirme yasağının demokrasi ile bağdaşırlığı var mıdır?
Anayasanın 1’nci Maddesinin Değiştirilmesi Önerisi
Ben çok daha radikal bir değişiklik öneriyorum.
Anayasanın 1’nci maddesinin değiştirilmesi gerekir. Bu değişikliği bu halk yapabilmelidir.
Benim bu konuda değişiklik önerim şu şekildedir:
Madde 1- “Türkiye Cumhuriyeti, demokratik bir hukuk devletidir”.
Bu şekilde kurulan devletin bir diğer adı, “anayasal devlet”tir. Anayasal devlet, bireylerin hak ve hürriyetlerinin devlet iktidarına karşı, anayasal hükümlerle teminat altına alındığı, bu yolla insan haklarının güvenceli bir anayasal yapıya kavuşturulduğu devlet demektir.
Demokrasiye ve cumhuriyete de rengini, desenini verecek,pozitif kimlik kazandıracak olana “hukuk devleti” ve “anayasal devlet” olacaktır.
Bu yöndeki değişim neticesinde artık, laiklik ve diğer ilkeler, hukuk devleti ile çelişik olarak yorumlanamayacaktır. Din ve vicdan hürriyeti de, siyasi düşünce hürriyeti kadar teminatlı hale gelecektir. Laiklik, siyasi düşünceler kadar, din ve vicdan hürriyeti için de teminat sağlayan bir ilkesel yapıya bürünecektir.
Bu değişiklikle, “hukuk devleti”, Anayasanın ve demokratik devletin ruhunu teşkil edecektir. Nasıl, tüm canlıları ayakta tutan onların ruhları ise Anayasayı ve demokrasiyi ayakta tutan ve insanileştiren de hukuk devleti olacaktır. Diğer maddelerde yer alan, diğer ilkeler de, “hukuk devleti”ne göre şekillenecektir. Hukuk devletinin ruhunu teşkil ettiği anayasal devlette, laiklik militanlaşamayacak, demokrasi, ters külah giydirilerek otoriterleştirilemeyecektir. 
Demokrasi ve Cumhuriyetin Hukuk Devleti ile Şekillenmesi
Demokrasi ve Cumhuriyet, tek başına birey hakları için teminat teşkil etmez. Şöyle ki;
Demokrasiler, çoğunlukçu yapıya büründürülmesi ve militanlaştırılması halinde, azınlığın haklarına zarar verilebilir. 
Mesela, yasama meclisinde, çoğunluğun oyları ile bir kesimin eğitim haklarından mahrum bırakılmaları, çoğunlukçu demokrasi ile uyumludur. Geçmişte Ülkemizde yaşanan başörtüsü yasağı bunun en bariz misallerindendir. Benzer durum bazı Avrupa ülkelerinde Müslümanlara yönelik politikalarda da söz konusudur.
Benzer şekilde, cumhuriyetler de, otoriter kimliğe bürünebilirler. Eski totaliter Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Hitler’in Almanya’sı, Saddam’ın Irak’ı da birer cumhuriyetti.
İşte Cumhuriyet ve demokrasiyi, insan hakları için koruyucu devlete ve yönetime döndüren, “anayasal devlet” ve “hukuk devleti”dir. 
Hukuk devletinin Cumhuriyet ve Demokratik devletin ruhunu teşkil etmesi neticesinde, her türlü Otoritarizm ve totalitarizmin yolları ve kapıları kapanmış olacaktır.
Nihai olarak ifade etmek gerekirse; 
* Yeni Anayasa kapsamında, Anayasa Tasarısı, 1’nci maddesinden son maddesine kadar Meclis tarafından müzakere edilerek kabul edilmelidir;
* Cuntacılara güvenenlerin, halka da güvenmeleri demokrasinin bir gereğidir;
* Halkımızın sözleşme yöntemi ile yapacağı yeni Anayasa, kesinlikle cuntacıların yaptıkları Anayasalardan çok daha iyi olacaktır;
* Halktan korkarak demokrasi inşa edilemez, demokrasi kökleşemez.
* Halktan korkanlar, halkın temsilcilerinin yapacakları demokratik, sivil anayasa ile vesayetçi yapının çökmesinden korkuyorlar. 
Umarım, halkın kendi mukadderatına el atarak yapacağı yeni demokratik sivil anayasa ile vesayetçilerin korktukları korkular başlarına gelir de, demokratik cumhuriyet ve anayasal devlet halkın kalbinde, gölünde sökülmez bir şekilde ilanihaye kök salar. 
İşte o zaman, bütün vesayetçilerin pabuçlarının dama atılacağı zamandır.
Korkunun ecele faydası yoktur; yeter ki halk (ve temsilcileri) üzerine düşeni yapsın; birileri halkın yeni Anayasanın yapılması yönünde ortaya koyacağı iradesine mani olmasın.

E-posta   Facebook   Twitter     Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
Bu yazı 28270 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
KASETÇİ DÜKKÂNININ ÜSTÜNDEKİ MAHKEMELERDEN YENİ YARGITAY BİNASINA
9/28/2021
YENİ BİR 367 ÖZLEMİ: RECEP TAYYİP ERDOĞAN 2023’DE ADAY OLAMAZ
9/19/2021
YENİ YARGITAY BİNASINDA DUA EDİLDİ, LAİKLİK ELDEN GİTTİ(!!!)
9/10/2021
YÜZDE ON MİLLİ SEÇİM BARAJI NE OLMALI?
9/1/2021
28 ŞUBATIN KUDRETLİ(!) PAŞALARI LAYIK OLDUKLARI YERE MARŞ MARŞ
8/23/2021
FETÖ’NÜN SİYASİ AYAĞI HANGİ PARTİLER ACABA?
8/9/2021
TUNUS’TA CUMHURBAŞKANLIĞI DARBESİ
7/29/2021
ÇANAKKALE’DEN 15 TEMMUZA: KAHRAMAN HALKIMIZIN VATAN SAVUNMASI
7/15/2021
TÜRKİYE’DE YAKIN GELECEKTE ERKEN SEÇİM OLABİLİR Mİ?
7/8/2021
BİZ DE BAŞÖRTÜSÜ HUSUMETİ BİTTİ ZANNEDİYORDUK; MEĞERSE…
6/28/2021
BAŞKANLIK SİSTEMİ ŞAHANE, “TROLLÜK” YAFTALARI GERİ İADE!
6/19/2021
HDP, KAPATILMALI MI; KAPATILABİLİR Mİ?
6/8/2021
KORSAN İSRAİL DEVLETİNİN ZULMÜNE UĞRAYAN MAZLUM FİLİSTİN HALKI
5/23/2021
TÜRKİYE’DE PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI: ÇOK KÖTÜ BİR ŞEY Mİ?
5/10/2021
DÜNYANIN EN BÜYÜK KORSAN DEVLETİN BAŞI: ERMENİ SOYKIRIMI DEDİ
4/30/2021
RECEP TAYYİP ERDOĞAN: FİKRÎ İKTİDARIMIZI HÂLÂ TESİS EDEMEDİK
4/21/2021
VESAYETÇİLERLE DEMOKRASİ YANLILARI İÇİN TURNUSOL KÂĞIDI: 104 AMİRALİN E-BİLDİRİSİ
4/11/2021
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN FESHEDİLMESİ KARARI İPTAL EDİLEBİLİR Mİ?
4/2/2021
TÜRKİYE’NİN İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN ÇEKİLMESİNE NİÇİN BU KADAR SERT TEPKİ VERİLİYOR?
3/24/2021
TAKLİTCİ DEĞİL TÜRKİYE’NİN GERÇEKLERİNE UYGUN BİR ANAYASANIN YAPILMASI
3/15/2021
1000 YIL SÜRECEK DENİLEN 28 ŞUBAT’IN TAHRİBATLARI VE TAMİRATLAR
3/6/2021
YENİ ANAYASA: BAŞKANLIK SİSTEMİ Mİ GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM Mİ (2)?
2/25/2021
YENİ ANAYASA: BAŞKANLIK SİSTEMİ Mİ GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM Mİ (1)?
2/16/2021
CUNTA ANAYASASINDAN DEMOKRATİK SİVİL ANAYASAYA: TAŞLI YOLLAR
2/7/2021
YARATILIŞ MODELİ KONGRESİ EVRİMCİLERİ NİÇİN RAHATSIZ ETTİ?
1/29/2021
VESAYETÇİ ZİHNİYETE GÖRE ÖZDE CUMHURBAŞKANI(!?) NASIL SEÇİLİR?
1/20/2021
BAŞÖRTÜLÜ HÂKİMLER Mİ BAŞI AÇIK HÂKİMLER Mİ TARAFSIZ KARAR VERİR?
1/11/2021
1876 KÂNÛN-I ESÂSÎ’DE ÇEVİRİ HATALARI: TBMM BAŞKANINA ÇAĞRIMDIR
1/2/2021
HARF DEVRİMİNİN TÜRK DİLİNDE MEYDANA GETİRDİĞİ SONUÇLAR
12/23/2020
TÜRKİYE’DE BAŞKANLIK SİSTEMİNİN FİKİR BABASI: PROF. DR. BURHAN KUZU
12/14/2020
FRANSA’DA ÇOĞULCULUK VE HOŞGÖRÜ YERİNİ FAŞİZME Mİ BIRAKIYOR?
12/5/2020
CHP, HDP, SP VE İYİ PARTİ ANAYASASI İNKÂR EDİLDİ, İYİ PARTİ’DE NELER OLUYOR?
11/26/2020
HANGİ CUMHURİYET YAŞASIN?
11/17/2020
ABD’DEKİ SEÇİMLER Mİ, YOKSA VENEZUELA’DAKİ SEÇİMLER Mİ DAHA AZ HİLELİ?
11/8/2020
İZMİR DEPREMİ VE HÜKÜMETE BİR ÖNERİ
10/31/2020
Tarikatlar Atatürk’ün 1924 Anayasası’nda teminat altında idi
10/24/2020
ENİS BERBEROĞLU MİLLETVEKİLLİĞİNE GERİ DÖNEBİLİR Mİ?
10/14/2020
CHP’NİN SÖZÜNÜ ETTİĞİ “GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM” MÜMKÜN MÜDÜR?
10/4/2020
RECEP TAYYİP ERDOĞAN 2023 SEÇİMLERİNDE CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAY OLABİLİR Mİ?
9/23/2020
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE GÖRE, DEVLET KADINA YÖNELİK 'ALKOL TEMELLİ ŞİDDETLE' MÜCADELE ETMEMELİ Mİ?
9/13/2020
TÜRK TOPLUMUNUN TEMELİ OLAN AİLEDE “ALARM ZİLLERİ” ÇALIYOR?
8/27/2020
15 YAŞ ALTI KIZLARLA İMAM NİKÂHI İLE EVLİLİK SUÇ MU, DEĞİL Mİ?
8/16/2020
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ: “BAL”IN İÇİNE ZEHİR KATILARAK SERVİS EDİLMESİ
8/5/2020
ZİNCİRLERİNİ KIRAN AYASOFYA-İ KEBİR CAMİ-İ ŞERİF’İNDE İLK CUMA NAMAZI
7/25/2020
15 TEMMUZ BENZERİ YENİ BİR İHANET KALKIŞMASI YAŞANABİLİR Mİ?
7/15/2020
27 MAYIS ASKERİ DARBESİNİN YASSIADA CİNAYET MAHKEMESİ İLGA EDİLDİ
7/6/2020
FETH-İ MÜBİN’İN SEMBOLÜ AYASOFYA SAN’AT VE İMAJA FEDA EDİLEMEZ
6/20/2020
AYASOFYA’YA DANIŞTAY KARARIYLA CAMİ STATÜSÜ KAZANDIRILMASI
6/9/2020
TÜRKİYE’DE ASKERÎ DARBELERİN ANASI: 27 MAYIS 1960
5/31/2020
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ: AİLE VE KADINLAR KORUNUYOR MU TAHRİP Mİ EDİLİYOR?
5/18/2020
ALİ ERBAŞ’IN ŞAHSINDA HUTBELERE LGBTİ+ AYARI MI ÇEKİLMEK İSTENİYOR?
5/5/2020
CORONA SÜRECİNDE YAŞANAN KÜRESEL EKONOMİK SAVAŞLARIN GALİBİ KİM OLACAK?
4/24/2020
CORONA VİRÜSÜ KÜRESEL OPERASYONA MI DÖNÜŞÜYOR?
4/13/2020
CORONA VİRÜSÜNE KARŞI “DUA İLE MÜCADELE” ÇOK MU SAÇMA?
4/1/2020
CORONA VİRÜSÜNE KARŞI HANGİ ÜLKELER BAŞARILI, HANGİLERİ BAŞARISIZ?
3/21/2020
İDLİB’DE NE İŞİMİZ Mİ VAR? ŞEHİTLİK TEPESİ BOŞ MU KALMALI?
3/10/2020
28 ŞUBAT, RAND CORPORATİON: YENİ BİR DARBE Mİ GELİYOR?
2/29/2020
SORUYORUM: FETÖ İHANET ÖRGÜTÜ’NÜN SİYASİ AYAĞI KİMLER OLABİLİR?
2/18/2020
ANAYASA MAHKEMESİ KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN ÖNLENMESİ ÇABALARINI SABOTE Mİ ETTİ?
2/9/2020
ELAZIĞ VE MALATYA DEPREMİ SONRASI SKANDAL MAÇ ERTELEME KARARI
1/28/2020
HAKİKATEN TÜRK ASKERİ’NİN LİBYA’DA NE İŞİ Mİ VAR?
1/18/2020
İNSANCIL(!) BATIDA FAŞİST BİRİNE VERİLEN NOBEL ÖDÜLÜ
1/8/2020
KANAL İSTANBUL KAMPLAŞMASI: YENİ GEZİ EYLEMLERİ HAZIRLIĞI MI YAPILIYOR?
12/30/2019
YENİ PARTİLERİN TOPLUMDA KARŞILIĞI VAR MIDIR?
12/24/2019
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
Metin Ertem 8 Ekim 2021 Cuma 10:09

Demokrasi milletin kendisini idare sistemi ise millet çoğunluğu nasıl bir anayasa ile idare edilmek istiyorsa alternatifleri ile beraber referandum yapılıp illgili maddeler değiştirilmelidir.İhtilalcilerin koyduğu maddeler iyi irdelenmeli tekrar ihtilal ve elkoyma gibi milletin iradesi olmadan kötüye yorumlanabilir maddeler çıkarılmalıdır.Anayasa maddeleri kısa özlü ve açık olmalı maddeler birbiriyle çelişmemelidir. 1924 Anayasasında olduğu gibi yüzde doksan dokuzu müslüman bir toplumda"milletin dini İslamdır.".ibaresi yer almalı ,"devlet diğer din mensuplarına da eşit mesafededir." İbaresi yer almalıdır.

Yorumu oyla      39      39  
Zeki 8 Ekim 2021 Cuma 07:13

Turkiyenin ilk 4 maddesi değiştirilemez değiştirilmesi teklif bile edilemez bu 4 madde ülkemizin kurucu niteliğindedir milli değerimizdir temel yapı taşımızdır ülkemiz kurulurken bu maddelerden yola çıkılmıştır eğer ki degistirilirkr büyük zarar görecektir

Yorumu oyla      39      39  
Ömer Keskinsoy 7 Ekim 2021 Perşembe 22:22

Gayet başarılı bir analiz

Yorumu oyla      40      40  
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
fatih terim
Kızılyıldız
passolig
Adana Demirspor
IŞİD
haberler
Maden Ocakları
suç
istanbul 10