Emine Ülker Tarhan’ın yeni parti kurması ve Prof.Dr. Süheyl Batum’un çıkışı ile CHP muhalefeti farklı bir noktaya taşındı.
Bir yandan Tarhan’ın partisinin test yürüyüşünü gözleyen Milletvekilleri, diğer yandan tekrar seçilme ihtimallerini değerlendiren CHP’li vekillerin oluşturduğu hareketlenmelerin kısa süre sonra ivme arttıracağını düşünüyorum.
Her ne kadar gündemden düşmüş gibi görünse de, CHP içinde Önder Sav faktörünün uyuyan bir hücre olduğunu düşünüyorum.
Dikkatli gözler, Muharrem İnce’nin Kılıçdaroğlu karşısında aldığı yüksek oyun perde arkasında Önder Sav’ın olduğunu biliyor.
“Deniz Baykal ne yapıyor?” sorusu, tam bu noktada kıymetleniyor.
Söyleyelim; Hiçbir şey…
Tam anlamıyla, “Armut piş, ağzıma düş.” stratejisi izliyor.
Birileri Baykal’a, anahtar teslimi kongre zamanlarının geçtiğini hatırlatmalı.
CHP içinde, Baykal’a yönelik, “Elini taşın altına koymayan lider, lider değildir.” homurtuları yükselirken, Baykal, nasıl olsa seçimde sonrası başarısızlık önümü açacak diye düşünüyor.
Bu düşünce, Baykal için iyi olabilir ama CHP için kötü görünüyor.
Kılıçdaroğlu insan olarak ne kadar hümanist ve mütevazi ise, tam aksine, parti yöneticiliğinde de o denli başarısız.
Baykal, Sav, İnce derken, CHP Liderinin çevresindeki çemberin giderek daraldığını tarihe not olarak düşelim.
 
CIA’in gazetecileri!
 
Yandaş, yoldaş veya hangi adla anılırsa anılsın, gazeteci gazetecidir.
Şartların sürüklediği ortamlarda herkes bir şekilde ekmek parası için çalışır.
Hiçbir meslek sınıfına layık görmediğim ayrımcılığı gazetecilik mesleğine de yapmamaya çalışırım ama bunun bir istisnası var;
CIA için çalışan gazeteciler…
CIA’in bir çok ülkede gazetecileri kullandığını açıklayan Alman gazeteci Udo Ulfkotte, “Türkiye’de CIA için çalışan gazeteciler var” dedi.
Üstelik, maaş bordroları olduğunu ekleyerek…
Hiçbir belge olmadığını düşünsek bile, Alman gazetecinin canlı şahitliğinde bu sözlerin izleri sürülmeli.
Cumhuriyet Savcıları, CIA emrinde para ile yazı yazan gazetecilerin kim olduğunu sorgulamalı.

*Talat Atilla/Güneş