Atatürk'le başlayan Cumhurbaşkanlığı zincirinin 13. halkasının eklemlenmesine, ikinci tur olmazsa 63 gün var.

Ankara'yı tutuşturan, siyasi gladyatörlerin tamamının aynı anda sahneye çıkması.

Tayyip Erdoğan, siyasetin en büyük kült aktörü. 20 yıldır tökezlemeler, Ankara- İstanbul'un kaybedilmesi sarsıntı yapsa da yıkılmayan, hatta yenilmez bir armada gibi.

Adeta bir seçim kazanma makinası.

Bu seçimin bir İLETİŞİM seçimi olacağına dikkat çekmek isterim.

Halkla direkt ve endirekt iletişimi iyi kuran, bu iletişimi realize eden, vatandaşa güven veren ya da güven tazeleyen partinin lideri 13. Cumhurbaşkanı olacak.

Kendisini çokça eleştirmiş olsam da bir hakkı teslim edeyim.

Fahrettin Altun'un kurumsallaştırdığı İletişim Başkanlığı, bu yönüyle Erdoğan için hayati önem taşıyan bir kaldıraç görevi yapıyor.

Sahada Süleyman Soylu ve Murat Kurum gibi nefes almadan çalışan güçlü kurmayları, üzerindeki tozu atarsa, güçlü bir de teşkilatı var Erdoğan'ın.

Hande Fırat'tan ögreniyoruz.

MİT Başkanı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın sahaya iniyor.

Hakan Fidan'a özel bir başlık açmak gerekiyor.

Ankara'nın Ulucanlar semtinde büyüdü. Evinin yakınındaki Cumhuriyet ilkokulu'nu bitirdi ve aynı okulun bahçesinde çok futbol maçları oynadı.

Sabah namazlarından sonra kuran okuduğu söylenir.

Nargile içme tutkusu vardır.

Fidan'ın siyasete girme niyeti geçmişte Erdoğan tarafından bloke edilmişti, bu sefer olacak gibi.

Fidan'ın özellikle yurt dışında yaptığı operasyonlar büyüktü.

İsrail'in MİT Başkanı'nı ölüm listesine koyması dahi kişisel olarak Fidan'a değer vermem için yeterli.

Politikaya girerse, üç küçük baraji iyi yönetmesinin siyasi hayatında belirleyici olacağını düşünüyorum.

1) Türkiye, Fidan'ın ses tonunu dahi bilmiyor. Görevinin doğal sonucu olsa da, seçmen, seçeceği kişinin ses tonunu bilmek, o ses tonundaki tınıyı ruhuna alıp, beyninin karar verme mekanizmasına göndermek ister.

Fidan, sessizliğinin verdiği büyüyü de bozmadan ses tonunu, ses tonundaki sevgi ve mutevaziliği Türkiye'ye hissettirebilirse, önünün açık olduğunu söyleyebilirim.

2) Hakan Bey, politikaya girerse, ulaşılır olduğunu ispatlamalı.

MİT Müsteşarları gizemli ve ulaşılmazdır ama gizem, düşman için iyi, dost için problemlidir.

Vatandaşa "Çekinme, eski görevimin gerektirdiği oydu ama ben de sizin gibi biriyim. Bana her zaman ulaşabilirsin" algısını vermeyi becerirse, uzaktan kendisine muhabbet duyanlarların Fidan'ı bağırlarına basması kuvvetli ihtimal.

3) MİT Müsteşarı'nın elini sıkan kim olursa olsun "Kesin iç çamaşırımın rengini bile biliyordur!" tedirginligi ve ön kabülünde olacaktır.

İşte o tedirginliği "Geçmiş görevimin mahremiyetleri bireysel değil, devlete ait bir mahremiyettir. Çekinmenize gerek yok." hissini, hem beden, hem de söz dili ile muhataplarına hissettirmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.

İbrahim Kalın'ın profesör ünvanını kullanmaması hoşuma gidiyor.

Mutevazilik oyunu mu yapıyor diye güvendiğim dostlara sordum "Hayır, toprak gibidir" dediler.

Kalın, yıpranmamış bir isim.

Kalın siyasete girerse, ya Bakan, ya da MİT Başkanı olabilir gibi geliyor.

Velhasıl iktidar cephesinin küçük özeti bu.

Muhalefet gelince..

Seçimlere havalı ve özgüvenli giriyorlar.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hak edilmiş, Mansur Yavaş halkın en çok talep ettiği, Ekrem İmamoğlu özellikle karadeniz ve İstanbul'da güçlü bir figür.

Israrla üstü örtülmeye çalışılan DP lideri Gültekin Uysal, 77 yıllık sağın hafızasını Millet İttifakı’nın yanına çekti. Kılıçdaroğlu'na ilk ve net desteği vererek, Kemal Beyin adaylığının en büyük emekçisi aslında Uysal oldu.

İyi Parti Lideri Meral Akşener, muhalefetin oksijeni gibi.

Oksijen, en çok yokluğunda hissedilirdi ve öyle oldu!

Sizi biraz da siyasetin lokal- genel koridorlarına götüreyim.

Erdoğan'ın, Tansu Çiller'i Cumhurbaşkanı Yardımcısı yapma ihtimali giderek güçleniyor.

Aldığım bilgilere göre son anda değişiklik olmazsa, bugün İstanbul'da Çiller'e bu teklifi yapacak.

Çiller, DP'yi almaya çalışmış, DP Lideri Gültekin Uysal ve DP teşkilatının direnci ile karşılaşınca vazgeçmek zorunda kalmıştı.

Çiller'in bugün Erdoğan'la  görüşmesinde kendisine yakın 3 ismin vekil olmasını isteyeceğini de ögrendim.

Sanırım dikkatlerden kaçtı ama seçime girecek, şimdilik tabela partilerinden birisi olan genel başkanlığını Hüseyin Durmaz'ın yaptığı Büyük Türkiye Partisi ismiyle kurulan yeni bir parti var.

İşte o partiyi Çiller kurdurdu!

Çiller, iktidarın aldığı oy, çıkaracağı kendi kontenjanından seçtireceği vekillerle, bu partinin başına geçme obsiyonunu da masadaki seçeneklerden birisi olarak görüyor.

Yeni kurulmasına rağmen, Yeniden Refah Partisi, hiç kimsenin beklemediği şekilde anketlerde yıllanmış partilerin önünde görülüyor.

Genel Başkan Fatih Erbakan'ın, kurulduğu günden bu yana CHP ve iktidardan bağımsız bir noktada durması zeki bir hamleydi.

Her iki tarafın da negatif elektiriğinden kendisini ve partisini muhafaza etti.

İktidardan 5 Milletvekili alarak Cumhur İttifakı'na katılacağını öngörüyorum.

TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!