Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN SONBAHAR, SARI YAPRAKLAR, SAĞLIKLI HÜZÜN VE METAL ELEMENTİ |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva DÜNYALARINI VERİN ÇOCUKLARA |
Cengiz Altınsoy Taş deyip geçmeyin |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar İZDÜŞÜM TEOREMDEN BAĞIMSIZSA KAPSANAMAZ |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
İyi Parti'de yakında deprem olacağını yazmıştım. İlla bir ölçü vereceksek, Yavuz Aliağıroğlu'nun depremi, 3,2 ise.
Vadesi dolunca gerçekleşecek muhtemel depremler, 9,5 civarında olabilir. (Arzu ederseniz yine geçmiş yazılarıma bakabilirsiniz.)
Neden sık sık İyi Parti'de depremler oluyor, olacak derseniz…
Partinin fay hatları çok!
Bu gerçekliğe rağmen İyi Parti fay hatları üzerine binalar, bazen de gecekondular inşa etmeye devam ediyor!
Dışarıdan gelen etkileri saymıyorum bile. Kendi içlerinde gerçekçi politikalar üretemediler.
Bir de bunun üstüne, geç kaldıkları için baş edemeyecekleri Kılıçdaroğlu'na başkaldırıp, başkaldırdıkları masada baş(lar) verdiler!
Bu da yetmedi!
Mansur Yavaş gibi toplumsal karşılığı çok yüksek siyasetçilerden birisinin hukukunu koru(ya)madılar!
Yavaş'ın sonuç al(a)mayacak "Sadece ben ve İmamoğlu başkan yardımcısı olsun!" sözünü söylemesini sağlayarak, güç algısı ve inandırıcılığına zarar verdiler.
Yavaş'ınki zamanla telafi edilebilecek bir hasar belki ama siyaset bilimine yüzde yüz aykırıydı.
Mansur Yavaş adına düşünenlerin de büyük hatası oldu.
Çünkü; Yavaş, hesapsız -kitapsız bir siyasetçidir. Tecrübelidir ama siyasetin gri alanlarını, kurtlar vadisi'nin tuzaklarını bilmez.
Yavaş gibi profili yüksek bir siyasetçi, bu yanlışlıklar karşısında yakınları tarafından uyarılmalıydı.
Hadi bunu atladılar diyelim.
Bu profilde bir siyasetçiyi; ikinci, üçüncü adam olarak vitrine çıkardığınız zaman yüksek verim almanız mümkün olmadığı gibi, mevcut profiline de zarar vereceğini hiç kimse düşünemedi mi?
Ekrem İmamoğlu'nu gerçekten tebrik ediyorum.
Gözetleme kulesinden sadece manzarayı seyretmesi, topun önüne gelmesini beklemesi çok zekice.
Geçmiş hatalarından önemli ölçüde sıyrılmış gibi.
Ya danışman kadrosunu değiştirmiş, ya da danışmanları dersine iyi çalışmış!
Yine İyi Parti'ye gelirsek...
Örneğin; Meral Akşener, bir yandan çaktırmadan DP'li eski TBMM Başkanı Refik Koraltan ve CHP'nin eski Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü'nün yakınlarını aday yaparak, merkeze oturmaya çalışırken, diğer yandan partinin birçok yöneticisine, eğilim/temayül yoklamasını işaret etti.
Akşener'in bu tavrı Parti'yi sırtlayan isimlerde "tasfiye ediliyoruz' endişesini zirveye taşıdı.
Sadece İyi Parti özelinde yazmıyorum. Neredeyse tüm partilerde, tabana dayalı siyaset yapanların yanında, bir de partinin teknokrat siyasetçileri vardır.
Mesela İyi Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray.
Çıray'ın İzmir özelinde tabanda ne kadar güçlü olduğunu bilmiyorum ama partinin en etkili kamuoyu oluşturucularından birisi olduğu ortada.
Musavat Dervişoğlu'nu, Koray Aydın'ı yemenin de siyaseten yüksek bedelleri olabilir.
Bu tarz isimleri kurtlar sofrasına atmak, "Seni kurtlar yesin!" demektir.
Ya kurtlar sofrasına atılanlar sizden daha kurtsa?
Listeler açıklanınca tüm partilerde Richter ölçeği farklı depremlerin en yükseklerinden birisinin merkez üssü İyi Parti olacak gibi!
Seçimden sonra mı?
Onu hiç sormayın!
Yazarım bir ara!
MEHMET ŞİMŞEK'TE TÜMÖR ÇIKTI!
İktidar, kamuoyunda Eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in Ak Parti'de yeniden aktif görev alacağı beklentisini en üst düzeyde oluşturdu, ya da oluşturulmasına engel olamadı. Ak Parti Genel Merkezi'nde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile kamuoyu bilgilendirilerek görüşme yapıldı. Dışarıda medya ordusu karargâh kurdu.
TV'ler canlı yayına geçerek iktidarın muhtemel başarısına hazırlandı.
Görüşmenin ardından Şimşek "Aktif siyaset yapmayı düşünmüyorum!" deyince, medya pılısını pırtısını toplayıp sessizce kayboldu.
İlgililer kusura bakmasın ama bırakın siyaset bilimini, siyaset pratiğinin zerresine hakim hiç bir partinin yapmayacağı hataydı bunlar.
Bu kadar yanlış hamlelerin, bu kadar tecrübeli bir partide yaşanması tuhaf ötesi! İkna edemediğiniz bir siyasetçiyi neden Cumhurbaşkanı ile görüştürüyorsunuz?
Hadi görüştürdünüz diyelim.
Neden bunu gözlerden ırak yapmıyorsunuz?
Yaşayan en tecrübeli cumhurbaşkanlarından birisine, eski mesai arkadaşını dahi ikna edemeyen bir genel başkan havası verdiğinizin gerçekten farkında değil misiniz?
Tabi Mehmet Şimşek'in teklife tam hayır dememesini not düşebilirim ama bu da durumu kurtarmıyor.
Erdoğan'ın siyasi kurmayları akıl almaz bir yanlış fotoğrafa fırsat tanıdılar, ya da ellerinden bir şey gelmedi!
Şimşek olayı dahil iktidarın siyaset üretemediği en az beş başlık sayarım ama iki konunun dışında gerisini hiç yazmayım.
Kendi dalga boylarında olan Fatih Erbakan ve Doğu Perinçek'i dahi saflarına çekemediler.
İnanılır gibi değil! Kaldığımız yerden devam edersek. Yukarıda yazmaya çalıştıklarım siyasetin görünen yüzü.
Bir de görünmeyen kısmı var.
Aldığım net bilgilere göre Mehmet Şimşek'in vücudunda anormal bir hücre grubu çıktı.
Baş ağrısı, bulanık görme ve bir miktar hissizlik oluşunca hastaneye giden Şimşek'e tümör teşhisi kondu.
Yine aldığım bilgilere göre bu tümörün iyi huylu olma ihtimali yüksek. Tedavi için 2 hafta Almanya'ya gideceğini ögrendim.
Allah şifa versin.
BAY KEMAL!
CHP lideri Kılıçdaroğlu birçok başlıkta eleştiriliyor.
Hatta yerden yere vuruluyor.
Ben de çok eleştirdim ve gerektiğinde yine eleştiririm ama AK Parti’ye karşı bu güne kadar girdiği bütün seçimleri kaybetmiş olması, partisini belli bir oranın üzerine bir türlü çıkaramaması...
Bu toprakların alıştığı sert, hatta karizmatik lider prototipine uymaması ve bunun bir güçsüzlük göstergesi olduğu gibi başlayan Kılıçdaroğlu eleştirileri en kolay mesafe alındığı varsayılan yol(du)
Bu kolay ve konforlu yolda ilerlemeyi tatlı su muhalifleri kadar iktidar elitleri de çok sevdi. O kadar ki; KIlıçdaroğlu’nun CHP’nin başında kalması için dua eden iktidar mensuplarını hepimiz gördük. Siyasetin büyük aktörü Cumhurbaşkanı Erdoğan bile aday adayları arasında kendine seçtiği “en kolay lokma” olarak Kılıçdaroğlu’nu gördü ve bu lokmayı yiyebilmek için hem psikolojik hem de siyasi ortamı hazırladı.
Nihayetinde istedikleri oldu ama bir de baktılar ki aslında istedikleri; en istemedikleri şeymiş:
Muhalefetin siyasi birlikteliği...
En güçsüz aday dedikleri, seçilemeyecek aday dedikleri, havada karada yeneriz dedikleri Kılıçdaroğlu öylesine ustalıklı bir süreç yönetimiyle istediklerini(!) verdi ki iktidara…
Şoka girdiler.
İktidar cephesindeki paniği HÜDA-PAR, DSP, ANAP, YRP gibi daha önce dönüp bakılmayan partilerin el üstünde tutulmaya başlamasından Muharrem ince ve Mehmet Şimşek’ten yardım istemeye kadar pek çok örnekte herkes gördü.
Çünkü Kılıçdaroğlu zihinlere yerleşen “Kaybeden Kılıçdaroğlu” olarak değildi artık karşılarında.
Birleştire birleştire kazanma stratejisi uygulayan, yolundaki ayrık otlarını cerrah gibi ayıklayan, önüne çıkarılan engelleri sakin ve soğukkanlı şekilde teker teker aşan ve bunlarla birleştirici lider görüntüsü çizmeyi önemli ölçüde başardı. Şimdiye kadar Kılıçdaroğlu’nun ‘güçsüzlüğüne’ kanıt olarak gösterilen bütün özellikleri alıp “toplam güce dönüştürmesi” Kılıçdaroğlu’nun en büyük silahıydı. Bu silahı çekme zamanlaması tevafuk mudur plan mıdır bilmiyorum ama ustacaydı.
Bu fikirleri veren kurmaylarını kutlarım. Kendileri adına en iyi yol haritasıydı.
Çünkü güç yorgunu bir topluma ısrarla “Tek başına değil birlikte güçlüyüz” fotoğrafını verdi.
Kılıçdaroğlu’nun meydana getirdiği havayı dağıtmak için son bir koz kaldı: HDP ile görüşmesi. Sınırlarını iyi çizmesi kaydıyla, birleşe birleşe gitmeyi strateji olarak belirleyen bir lider olarak kendi içinde istikrarlı yol izledi Kılıçdaroğlu. Evet, HDP yasal olarak meşru, bir çok yöneticisi halk nezdinde vicdanen hükümlü ama hangi siyasetçi HDP tabanının tamamını PKK'lı olmakla itham etti, edebilir? Meclis’in üçüncü büyük partisine kapıları kapatarak "Eyyy HDP bize sakın oy vermeyin!"" demesi mi beklenebilirdi! Yapmayın!
NOT; 11 ayın sultanı Ramazan'ın başta Türkiye olmak üzere.
Tüm İslam alemi ve mazlum ülkelere.
Huzur, refah, barış ve kardeşlik getirmesini Allah'tan dilerim.
TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 31409 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|