Sadece batı felsefesi tarihinin değil , yazının icadı sonrası hemen tüm düşün tarihinin mihenk taşlarından biri olan Nietzche için iflah olmaz nihilist diyenler de olmuştur , azgınlığını dogma düşmanlığında törpüleyen hakikat aşığı diyenler de .., Kişisel gözlemime göre ise özellikle 25 yaş öncesi ağırlıklı Nietzche okumaları gerçekleştirenlerde intihara meyil neredeyse antidepresan kullanım yan etkinliği ölçütlerine yakındır.., Yazının seyri itibariyle bahis konusu edilecek olan ise Nietche'nin tahminen 1880 yılında yazmış olduğu bir metindir. Gezgin ile gölgesi adlı eserinde Türk yazgıcılığı başlığı altında anlatmak istedikleridir ki ..;
" Köklü bir yanılgı var Türk yazgıcılığında ; İnsanı ve alınyazısını iki ayrı nesne olarak karşı karşıya koyuyor ve insan diyor , onu boşa çıkarmak için karşı koyabilir , ancak sonunda yine alınyazısı ulaşır başarıya .." Ve metnin devamında ; Türk insanı ile özdeşleştirildiği bariz olan alınyazısı tasavvurunun, sadık bir korku yaratırken sorumluluk bilincinin us yardımı ile törpülenmesine de yol açtığını anlatır ustaca.., Burada kast olunan Türk algısında etkin olan biliş düzeyinin çöküş dönemindeki Osmanlı İmparatorluğunun sosyopolitik duruşu ile ilişkilendirilmesi muhtemelken diğer yandan Avrupa toplumlarının kolektif bilinçdışında ; Atilla , Cengiz Han , Timur ve Osmanlı istilalarının karakteristikleri ile de ilişkilendirmek de ihtimal dahilindedir.., İlginç olan ise Osmanlının alınyazısının çöküş , toprak kaybı ve parçalanma olduğu son dönemlerinde elde ettiği zafer ve başarıların hemen tümünde, Nietzche okuyan subayların cephe gerisindeki , Nietzche okuyan mühendislerin ürettiği piyade silahı , top , savaş gemisi ve tayyarelerin savaş meydanlarındaki etkinliğidir.., Kabullenilmesi gerektiği içten içe halkın dimağına işlenen alınyazısı tasavvurunun insanları sürüklediği tembellik , kaypaklık ve sözde itikat güzellemelerinin varacağı noktanın neresi olduğu hakkında Nietzche'den farkındalık dışı faydalanmış bir toplum olabiliriz belki de ..? ( Ki , bir sonraki yazının konusu olacak Çanakkale harbi bu minvalde düşünülmelidir de ) Diğer taraftan alınyazısı üzerine , edebiyat dünyamızın mihenk taşlarından merhum Yaşar Kemal'in Ağrı dağı efsanesinde konuşturduğu karakterler ders anlatır niteliktedir.; İki sevgilinin kavuşması için köylerinden , beldelerinden ve ocaklarından kopup gelen halk kalabalığının zorba bir Osmanlı paşasının alınyazısı kalemini kırışını anlatır efsane .., Kalabalık karşısında korku ve vesveseye düşen Paşa sayıklar ; " Yüz bin yılın başkaldırma duygusu vardı. İnanılmaz bir öfke vardı. Şu konuşmayan kıpırdamayan öfke. Bir delikanlı ile bir kızın sevdasını bahane eden öfke. Gittikçe zaman bozuluyor ve halk azıtıyor. Bugün benim sarayımın kapısını tutarlar kız bahanesiyle , yarın İstanbul şehrini doldurur padişah sarayının kapısını tutarlar başka bir bahaneyle.., Yarın zulmü bahane ederler , öbürsü gün vergiyi , öbürsü gün sarayımızı , öbürsü gün ekmeği .., Ve birikirler.., Yüz bin yılın öfkesi ve acısıyla.., Şimdiki gibi sessiz birikirler. Bu kalabalığa güç yetmez.. ". Usta anlatısı ile saygıdeğer yazarın neden bunu hikaye olarak değil efsane olarak anlattığı ise akleden için aşikardır ; Kaderine boyun eğmekle sözde terbiye olunmuş insanların , kaderinin neden bu şekilde olduğu yolundaki sorgulamaları yapanlar hakkında hüküm verebildiği toplumlarda yazgısının bozulması ancak efsanelerin içerik alanına girebilmektedir..,
" Başınıza gelen musibetler kendi ellerinizle yaptıklarınızdan dolayıdır. " diyen hüküm makamı , her bir musibet sonrası sözde tevekkül ile ellerini gök yüzüne çevirenleri , kendi kaderlerinin yazıcılarının bizzat kendileri oldukları konusunda ikaz etmektedir açıkça .., En basit seçimlerden en karmaşığına tüm yönelimlerde etken olan insan , sorumluluk azaltmak uğruna kutsal metinleri nefsince yorumlamaktan ve pişmanlıklarını mukadderat toprağının altına gömmekten vaz geçmeden bu dünyada kendisini tamamlamış sayılamaz. Ve kendisini tamamlayamayan her insan, kaderinin yazıcılığını lütfedeceği bir başka insana ihtiyacının utancını tek başına yaşamayı farkındalık dışı olarak kabul etmiş bulunacaktır .., Hem de irticalen ..!