DOSEV Başkanı Ümit Şıracı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, haftalık olarak düzenledikleri bir gezi sırasında bazısı yanmış, kimi çürümüş ağaç mezar kalıntılarına rastladıklarını söyledi.
Bugüne kadar hafta sonları düzenledikleri gezilerde tarihi birçok yapıyı, yolu ve mezarı ortaya çıkardıklarını ifade eden Şıracı, şu bilgileri verdi:
''Burayı bir yürüyüş sırasında keşfettik. Keşfettiğimiz mezar bir yerde değil, aynı şekilde 3-4 yerde daha aynı kalıntılar var. Kimisi çürümüş olan ağaç mezarlardan zamana meydan okuyanları da var. Üzerlerinde motifli işlemelerin yer aldığı ağaçlarda Arapça yazılar da bulunuyor. 50-60 yıllık olanları da var. Geçmişin izlerini taşıyan bu mezar taşlarının incelenerek tarihinin araştırılmasını istiyoruz. Üzerlerinde Türk boylarına ait damgaların ve şekillerin bulunduğu mezarlardan ortaya çıkarılacak çok şey var. Müze ve kültür müdürlerimizle buraya gelerek incelemelerde bulunduk. Koruma kuruluna bir süre önce yazı yazıldı ama halen ortada bir sonuç yok. Eğer korumaya alınmazsa buralar yok olur gider, tarihimizin arkasından ağlarız.''
Denizli'nin tarihinin sadece Laodikya ve Pamukkale'den ibaret olmadığını belirten Şıracı, ''Denizli'nin tarihi çok farklı. Yüksek yerlerde çok sayıda tarihi mezar taşları var. Sadece pazar günleri doğada gezen bir dernek değiliz. Yürüyüş yolları çizerek tarihi araştırıyoruz. Tarihin geçtiği yerleri, kalıntıları yetkililere bildirerek buralarda araştırma yapılmasını istiyoruz. Gösterdiğimiz yerlerde zamanında çalışma yapılmadığı zaman bu alanlar tahrip ediliyor'' diye konuştu.
''BU TÜR MEZARLARIN ÇOK ESKİ TARİHLERE GİTMESİ GÜÇ''
Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kadir Pektaş ise bulunan ağaç mezarların 19. ve 20. yüzyıl sonlarında yaşayan maddi durumu iyi olmayan kişilere ait olabileceğinikaydetti.
Ahşaptan yapılan mezarların kesin inşa tarihlerini belirlemenin güç olduğunu dile getiren Pektaş, şunları söyledi:
''Bu tür mezarların çok eski tarihlere gitmesi güç. İddia edildiği gibi Oğuzlar'a kadar gitmesi imkansız. En fazla Selçuklu dönemine kadar gidebilir ama bunlar değersiz değildir. Koruma altına alınarak kültürümüze kazandırılırsa elbette ki iyi olur. 'Üzerindeki işlemeler motifler eski dönem Türklerine ait' demek doğru olmaz.''
Denizli Müze Müdürü Hasan Hüseyin Baysal da mezarlık için Aydın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna bir yazı yazdıklarını ve sonucu beklediklerini belirtti.
AKŞAM
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |