Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, "AB katılım sürecinin, Türkiye'de demokrasinin derinleştirilmesi, temel hak ve özgürlükler konusunda uygulamaların çok daha iyi noktaya ulaşabilmesi ve gerçek anlamda hukukun üstünlüğü ilkesinin uygulanıyor olması için önemli bir çerçeve" olduğunu söyledi.
Babacan, Ulusal Program taslağı üzerinde istişarelerde bulunmak üzere bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle Devlet Konukevinde toplantı düzenledi.
Babacan, toplantının başında yaptığı konuşmada, AB'nin Türkiye için "stratejik hedef" ve AB sürecinin bir "medeniyet projesi" olduğunu belirterek, bu sürecin, halkın yaşam kalitesini yükseltmek açısından çok büyük önem taşıdığına ve nüfusun tümünü er ya da geç etkileyeceğine dikkati çekti.
Babacan, ayrıca ekonominin çok daha sağlam temellere oturması için AB sürecinin önemli olduğunu ifade etti.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin AB katılım sürecinde kendisini daha güçlü hissedeceğini kaydeden Babacan, Türkiye'nin AB katılım sürecinde "kazanç" hanesinin çok kabarık olduğunu, buna karşın bu süreçten zarar gördüğü tek bir konunun bulunmadığını belirtti.
Babacan, AB süreciyle ekonomik kalkınma arasındaki bağlantının çok güçlü olduğunu belirterek, Türkiye'nin ekonomik anlamda başlattığı hızlı kalkınma sürecini sürdürmesi için AB hedefinin sağlam şekilde yerinde durması gereğini vurguladı.
AB sürecinin her alanda kendilerine ölçüt ve standartlar verdiğini, içilen su, solunan hava, çevreyle ilgili uygulamalar, sağlık, tüketici hakları, ulaştırma, enerji konuları gibi birçok hususta kendilerini bu standartlarla karşılaştırma imkanına sahip olduklarını ifade eden Babacan, demokrasi konusunda da bunun böyle olduğunu söyledi.
Babacan, AB katılım sürecinin tabiatında "kazan-kazan" unsurunun bulunduğunu, Türkiye'nin yanında AB'nin de bu süreçten fayda göreceğini, AB'ye daha yaklaşmış bir Türkiye'nin AB'yi daha güçlü kılacağını ve ona daha gerçek anlamda küresel bir aktör haline getireceğini belirtti.
Konuşmasında Türkiye'nin AB ile müzakere sürecinde yaşananlara değinen Babacan, 2007 ve 2008 yıllarının iç siyasi tartışmaların yoğun olduğu yıllar olmasına rağmen, bu dönemde TBMM'de toplam 31 yasa çıkardıklarını, 100'ün üzerinde de ikincil düzenleme yaptıklarını anlattı.
UP'de tüm bakanların mutabakatının bulunduğunu ifade eden Babacan, UP'yi, Bakanlar Kuruluyla tartıştıktan sonra kamuoyunda tartışmaya açtıklarını ve 87 sivil toplum kuruluşuna ve TBMM'deki 6 siyasi partinin genel başkanlarına ilettiklerini hatırlattı.
Babacan, 87 sivil toplum kuruluşundan 51'inin yazılı olarak görüşlerini bildirdiğini belirterek, bugünkü toplantıda da bu kuruluşlarla taslak üzerinde yüz yüze görüşüp tartışmayı faydalı gördüğünü, gerekirse aynı içerikte yeni toplantılar da yapacaklarını kaydetti.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...