Tirajı günde 314 bin olan Le Monde gazetesinin 25 Mart 2010 tarihli sayısında, Guillaume Perrier imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yayımlanan İstanbul çıkışlı haberin çevirisi şöyledir:
Erdoğan'ın sağ kolu, "Türkiye bu anayasayla ilerleyemez. Değişiklikler gerekmektedir." açıklamasını yaptı. Proje, milletvekilleri tarafından kabul edilirse askerlerin kurumların idaresindeki müdahalesini belirgin bir şekilde azaltacaktır: Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurumunun (HSYK) yapısında reform yapılarak, Avrupa'daki benzer kurumlara yaklaştırılması öngörülüyor. Ayrıca görevdeki askerleri yargılama olanakları genişletilecek ve parti kapatmaları, Meclisin onayı olmadan mümkün olamayacak.
Muhalefet hemen seferber oldu. Reformu eleştiren Kemalist parti CHP lideri Deniz Baykal salı günü, AK Partinin "kapatma korkusuyla hareket ettiğini" ifade etti. Orduya yakın oldukları bilinen savcılar tarafından üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakmaya çalıştığı gerekçesiyle hakkında dava açılan AK Parti, 2008 yılında kapatılmaktan kıl payı kurtulmuştu.
--Ordu ile Gerginlik--
Anayasa değişiklik projesiyle ölçüsüz yetkileri tehlikeye giren Danıştayın üyeleri, Başkan Mustafa Birden'in değerlendirmesine göre "yargının bağımsızlığını geriye götürecek" olan maddelere itiraz ettiler. Danıştay Başkanı reformun "yetkiler arasındaki iş bölümünü ve devletin hukuki yapısını etkileyecek nitelikte olduğunu" belirtti.
Hükûmetin bu taarruzu, Erdoğan'ı kendilerini dize getirmeye çalışmakla suçlayan ordu ile yargı kurumları arasında gerginliklerin yaşandığı bir dönemde meydana geliyor.
Oysa ki Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 13 Martta İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında böyle bir hedefin olmadığını savunmuştu. "Hükûmet ile yargı arasında bir çatışma olarak algılanan yaklaşım, aslında Avrupa reformlarına karşı bir direniştir. Türkiye'de yargı, yeni kurallar yaratarak sıklıkla yetkisinin dışına çıkmış, rolünde fazlasıyla ileri gitmiştir. Yetkiler arasında iş bölümü belirlemeye ve tarafsız olarak yargının bağımsızlığını güçlendirmeye çalışıyoruz." diye konuştu.
Hâkimler düzenli olarak şimdiki hükûmete karşı bir duruş sergilemiş, hâlihazırdaki anayasaya göre dokunulmaz bir konumda bulunmaktadırlar. HSYK'nın yedi üyesi ülkenin yüksek dereceli mahkemelerinin başkanları tarafından seçiliyor. Ergin'e göre bu durum "kendi üyelerini kendilerinin seçtiği bir sistem" yaratıyor. Önerilen reform ile HSYK'nın 21 üyesi, birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi meclis cumhurbaşkanı ve diğer yargı organları tarafından seçilecektir.
Türk Siyasi Hayatı Gözlemevi Müdürü Jean Marcou "laik cephenin Anayasa değişikliğine karşı var gücüyle mücadele etmesi ve aslında, 1982 Anayasasıyla kurulan sistemi savunmasını bekleyebiliriz." diyor.
Sendikal haklarını güçlendirebilecek ve 1980 darbecilerinin yargılanmasının yolunu açabilecek olan Anayasa değişikliği bir ilk adım. Yürürlüğe girebilmesi için milletvekillerinin üçte ikisi tarafından, yani 367 milletvekili tarafından kabul edilmesi gerekiyor. Oysa iktidar partisinin mecliste sadece 337 sandalyesi bulunuyor.
Hükûmet, mecliste muhtemel başarısızlığın yaşanması hâlinde Anayasa değişikliğini yazdan önce referanduma sunma niyetinde olduğunu açıkladı.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...