Önceki gün ABD Büyükelçiliği’nde verilen bir davette Avrupalı bir diplomat “Hayretler içindeyiz” diyordu; “Bir yandan iktidardaki partinin kapatma davası sürüyor, diğer yandan sivil-asker ilişkilerini didkleyen bir soruşturma geniş tartışmalara yol açıyor, ama sisteminiz tıkır tıkır işliyor. Bakanlıklara gittiğimizde hiçbir aksamanın olmadığını görüyoruz. Ekonomi baş aşağı gidecek endişesi vardı, neyse ki o da olmadı, liranız güçlü. Kargaşa görüntüsüne karşın işler olağan akışında. Türkiye’ye özgü bu durumun sırrı nedir diye düşünüyoruz.”
“Sırrı derinlikte” dedim; “Deniz yeterince derin olunca, yüzeydeki fırtına ne kadar büyük dalgalara yol açsa da tsunamiye dönüşmüyor. Bunu da atlatırız”.
“Atlatacak gibi görünüyorsunuz, tebrikler doğrusu” dedi, elindeki kadehi şerefe kaldırarak.
ABD, Irak, PKK
Kamuoyu AK Parti kapatma davası ve Ergenekon soruşturması arasında, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in deyimiyle sarkaç gibi gidip gelirken, Ankara’da gerçekten önemli başka işler de olmakta. Bir türlü gündemde yukarı sıralara çıkamasa da Türkiye’nin geleceğini belirleyen önemli işler. Kabul etmek gerekir ki, yarın kendisinin ve partisinin başına ne geleceğini bilmemesine rağmen Tayyip Erdoğan hükümeti ve bürokrasi işi iyi idare ediyor.
Bürokrasi derken, buna güvenlik bürokrasisini, askeri de katmak gerekiyor. Ergenekon soruşturması nedeniyle mercek altında olsa da, önemli bir Yüksek Askeri Şurâ arefesinde bulunsa da Türk Silahlı Kuvvetleri PKK’ya Irak ve Türkiye topraklarında etkili harekâtına devam ediyor; sonuç alıyor.
Dün ABD Başkanı’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephan Hadley’in Ankara’da yürüttüğü temasların ağırlıklı konusu da, medyaya yansıdığı üzere İran değil, Irak ve terörizmle mücadele oldu. Diplomatik kaynaklara göre, Hadley’in Ankara’ya inip Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ali Babacan ve Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun ile görüşüp tekrar Vaşington’a doğru havalanması yalnızca 8-9 saat sürdü. Bu kadar kısa bir ziyaret genel çerçevede görüşmeler için yapılmaz genellikle. Bu günlerde Irak ve terörle mücadele alanlarında önemli bir gelişme kimseyi şaşırtmamalı. Başbakan Erdoğan’ın 10 Temmuz’daki Bağdat ziyaretinde kuzeydeki Barzani federal yönetimiyle (Irak Kürtlerini çok memnun eden) ilk temasın kurulması bu gelişmelere yeni bir zemin veriyor.
ABD ile görüşmelerde Kıbrıs ve Ermenistan konularına da değinildiği bildiriliyor.
İran, İsrail, Rusya ve enerji
İran konusu, görüşmelerde Ortadoğu ve Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı İsrail-Suriye dolaylı görüşmelerinin ardından üçüncü sırada yer almış. Ama bu durum önemini azaltmıyor.
Akşam saatlerinde Ankara’ya (Şam’daki temasları ardından) gelen İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Muttaki’ye ABD’nin bir mesajının iletilmesi beklenmiyor; ABD’nin de böyle bir talebi olmamış. Zaten Dışişleri Bakan Yardımcısı William Burns başkanlığındaki ABD heyeti Cenevre’de İranlılarla yıllar sonra ilk temaslarına da dün başladı. Türkiye’ye düşen, altı ülkenin girişimi doğrultusunda İran’ı nükleer programı konusunda işbirliği çizgisine ikna etmeye yardımcı olmak.
Türkiye’nin İran’la enerji problemleri ve İran gazının Avrupa’ya (Nabucco ya da başka yolla) nakli konusu bu defa görüşmelere konu olmayabilir.
Ama gerek ABD heyetiyle, gerekse yine dün Ankara’da bulunan İsrail ve Rusya heyetleriyle ağırlıkla görüşülen konu enerji oldu. ABD Enerji Koordinatörü Boyden Gray’in 11 Temmuz’da (Erdoğan’ın Bağdat ziyaretinin hemen ardından) Ankara’da (beraberinde ABD Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Matt Bryza ile) yaptığı temaslarda Nabucco projesi, hem Azerbaycan, hem de Irak gazı çerçevesinde konuşulmuştu.
Enerji Bakanı Güler’in dün İsrailli muhatabı Benyamin Ben Eliezer ve Rus Gazprom şirketi Başkan Yardımcısı Alexandr Medvedev ile yaptığı görüşmelerde hem Rus gazının boru hattıyla İsrail’e nakli, hem de Rus petrolünün (Gazprom’un şirketi Gazpromneft tarafından) Samsun-Ceyhan yoluyla ve İsrail üzerinden Güney Asya’ya nakli konularının görüşüldüğü anlaşılıyor. Hindistan Başbakanı’nın ulusal güvenlik danışmanı M.K. Narayanan’ın dün Ankara’da temaslarda bulunması da yine bu çerçevede önem taşıyordu. Bütün bunlar olurken, Dışişleri Bakanlığı tarihinde ilk kez bütün büyükelçilerini 15 Temmuz’dan bu yana Ankara’da toplayıp geleceğe bakmaya çalışıyor.
Avrupalı diplomatı ‘Nasıl oluyor?’ hayretine düşüren derinliği biraz da bu tabloda aramak gerek.
Radikal
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...