Mumcu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında TÜİK’in geçinme eşiği ve açlık sınırına ilişkin rakamlarını eleştirdi. “Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar” sözünü dile getiren Mumcu, “Türkiye’de kıyametin kopma vakti bana göre geldi” dedi.
Mumcu, “Sayın Erdoğan’ın ‘çay-simit hesabı’ ile de bu mümkün değildir. Bu halde dahi Türkiye’de 623 bin kişi açlık sınırının altında yaşamaktadır. Ama daha vahim olanı 480 YTL’lik hane halkı gelirinin altında kalan yaklaşık 17 milyon insanın varlığıdır. Nüfusun yüzde 21’i yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır” diye konuştu.
Türkiye’de sürekli bir “büyüme edebiyatı” konuşulduğunu anlatan Mumcu, “kurtlar sofrası” düzeninin sürdürülebilmesinin imkansız olduğunu belirtti.
Mumcu, bu şartlar altında asgari ücretin 403 YTL’ye çıkmış olmasını üzüntüyle karşıladığını söylerken, “Çünkü herkes biliyor ki Türkiye’de asgari ücret artık azami ücret olmuştur” dedi.
Cumhurbaşkanlığı tartışmalarına da bir soru üzerine değinen Mumcu, “Hayır, biz bu kamp mantığının içine girmeyeceğiz, bu kampın taraflarından birisi olmayacağız. Ortada oynanan, bir oyundan ibarettir. Biz bu sahte oyunun, bu maskeli balonun kahramanı olmayacağız” dedi. Mumcu, şöyle konuştu:
“ Kimse kimseyi kandırmasın. CHP ve Baykal, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına karşı çıkarmış gibi yaparken aslında onun cumhurbaşkanlığı için elinden gelen her şeyi yapmaktadır. Türkiye’yi böyle bir kamplaşmaya sürükleyerek, laik-dindar kamplaşmasına sürükleyerek, Türkiye’yi unuttuğu başörtüsü tartışmalarına sürükleyerek yapılan iş budur. “0Erdoğan cumhurbaşkanı olamaz” demek; bir taraftan Anayasayı değersizleştirmek, diğer taraftan Erdoğan’ı cumhurbaşkanlığı dışında bir yol olmaksızın, cumhurbaşkanlığına koşullandırmaktır. Bir siyasetçiye demokratik koşullarda, eşit şartlarda yarışmış bir siyasetçiye, Anayasal olarak gerekli koşulları taşıyan bir siyasetçiye, “sen cumhurbaşkanı olamazsın” demek; senin için tek çıkış yolu cumhurbaşkanı olmak demektir. Baykal da bunu bilecek kadar tecrübeli bir siyasetçidir. Nitekim bu, AKP’nin de ekmeğine yağ sürmektedir. İktidar, ana muhalefet birbirlerinin sırtlarını kaşıyarak yollarında yürümek istemektedirler”
Koca bir bütçe tartışmasının “başörtüsü tartışmasına sıkıştırıldığını” söyleyen Mumcu,
“Bu hem CHP’nin, hem AKP’nin ekmeğine yağ sürerken, onlar yağlı ekmeklerine iştahla yumulurken Türkiye’de milyonlarca insan açlık çekmektedir” dedi.
Mumcu, “Türkiye’nin gerçek meselesi başörtüsü değil, açlıktır. Türkiye’nin gerçek meselesi laiklik değil, yoksulluktur. Türkiye’nin gerçek meselesi cumhuriyete karşı tehditler değil, cumhuriyetin gerçek idealleri olan tam bağımsızlık ve ulusal egemenliğe yönelik tehditlerdir. Dolayısıyla hiç kimse gerçeği milletin gözünden kaçırmaya çalışmasın” dedi.
Mumcu, Yargıtay Cumhuriyet eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun cumhurbaşkanı seçimine ilişkin sözleri konusunda ise “Sayın Kanadoğlu’nun yorumunun hukuki değerlendirmesini yapmadım. Bizim ayağımız daima hukuk ve meşruiyetin üstüne basılı olacaktır” demekle yetindi.(ANKA)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...