Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, yıllık değerlendirme toplantısında bir araya geldiği yazılı ve görsel medyanın Ankara temsilcilerine önemli açıklamalarda bulundu.
Bakan Güler'in açıklamalarından öne çıkan konular şöyle:
"FAALİYETLERİMİZİ ŞEFFAFLIK İÇİNDE İCRA EDİYORUZ"
Ülkemizin savunma ve güvenliğini sağlamak için görevlerimizi en iyi şekilde yapmaya çalıştığımız yoğun ve başarılı bir yılı geride bırakmanın haklı gururunu yaşıyor, artan bir azim ve kararlılıkla yeni yıla hazırlanıyoruz. Hakiki ve güvenilir bilgiye ulaşmanın her zamankinden daha önemli hâle geldiği, dezenformasyon ile mücadelenin kritik öneme sahip olduğu günümüzde; tüm faaliyetlerimizi büyük bir şeffaflık içinde icra ediyor, kamuoyunu sizlerin aracılığıyla ilk elden bilgilendiriyoruz. Bugün de 2024 yılında gerçekleştirdiğimiz faaliyetler hakkında sizleri bilgilendirecek, değerli görüşlerinizi alacak ve sorularınızı cevaplayacağız.
"TSK CAYDIRICI BİR GÜÇ OLMAK ZORUNDA"
Stratejik önemi yüksek olan ülkemiz; aynı zamanda çatışma ve ihtilafların çevrelediği bölgenin tam kalbinde yer almaktadır.Yakın coğrafyamızdan başlamak üzere bölgesel ve küresel gerilimlerin arttığı, istikrarsızlığın ve belirsizliğin hat safhaya çıktığı bir güvenlik ortamından geçiyoruz. Bu kritik dönemde ülkemiz, güvenlik, huzur ve barışı önde tutan çok yönlü ve etkin bir savunma ve güvenlik politikası takip ediyor.Çok boyutlu ve karmaşık hâle gelen mevcut güvenlik ortamı ve bölgemizdeki kaotik gelişmeler, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin her an harekâta hazır, etkin ve caydırıcı bir güç olmasını ve bu gücünü pekiştirmesini zorunlu kılmaktadır. Böylesine hassas bir süreçte, görev ve sorumlulukları artan Millî Savunma Bakanlığımız ve Türk Silahlı Kuvvetlerimiz,
- Tüm tehdit ve tehlikelere karşı ülkemizin ve asil milletimizin savunma ve güvenliğini sağlamak için aralıksız çalışmakta,
- İstiklal Harbimizden bu yana en yoğun, en kapsamlı ve en etkili faaliyetlerini icra etmekte,
- Terörle mücadelede, hudut güvenliğinde, yurt içi ve yurt dışında icra edilen faaliyetlerde elde edilen başarı ve etkinliğin çıtasını, her geçen gün daha da yukarılara taşımaktadır.
"TERÖRLE MÜCADELEYE ODAKLANDIK"
Sizlerin de bildiği gibi Silahlı Kuvvetlerimizin en çok odaklandığı, enerjisini ve zamanını en çok harcadığı konu terörizmle mücadeledir.Terörle mücadelede yaptığımız konsept değişikliğiyle “terörü kaynağında yok etme” anlayışını uygulamaya koyduk.Geçmişte yürütülen “sınırlı hedefli ve süreli” askerî harekâtların yerine bugün artık, “sürekli ve kapsamlı” operasyonlarla terör örgütüne ağır darbeler vuruyoruz. Sahanın gerekliliğine uygun, alışılmadık, öngörülemez, süratli ve sürekli icra esaslarında gerçekleştirdiğimiz operasyonlarla; Irak ve Suriye’nin kuzeyi dâhil bu yılın başından itibaren 2.939 teröristi etkisiz hâle getirdik. Ayrıca, yıl içerisinde 99 terörist de teslim olmuştur. 9 büyük, 59 orta, 100 binden fazla küçük çaplı operasyon icra edilmiştir.Terör örgütünün eylem ve hareket kapasitesinin sıfırlanması için gözümüzün değmediği, ayağımızın basmadığı yer bırakmıyor, alandaki hâkimiyetimizi her geçen gün geliştiriyoruz. Nihai hedefimiz; Irak ve Suriye sınırlarımız boyunca Türkiye’ye tehdit olabilecek tüm terörist faaliyetleri kaynağında yok etmek ve terör belasını milletimizin gündeminden tamamen çıkarmaktır.
Bu vesileyle;
- Terörle mücadelede elde edilen başarılarda en büyük paya sahip olan aziz şehitlerimizi ve ebediyete irtihal eden kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyor,
- Bugüne kadar terörle mücadelede emeği geçen, katkı sağlayan bütün devlet büyüklerimize, komutanlarımıza, Türk Silahlı Kuvvetleri personeline teşekkür ediyor, saygı ve şükranlarımı sunuyorum.
"ZAP’TA KİLİDİ KAPATTIK"
17 Nisan 2022’de Irak’ın kuzeyinde başlatılan Pençe-Kilit Operasyonu’nda kahraman ordumuzun büyük cesaret, fedakârlık ve yoğun gayretleriyle Zap’ta kilidi kapattık. Irak sınırımızın tamamının emniyetini sınır ötesinden tesis ettik.Terör örgütü tarafından önemsenen ve Suriye ile Kandil arasında kilit konumda olan bu bölgede 1.136 teröristi etkisiz hâle getirdik.Ayrıca, Pençe-Kilit Harekâtı’nda bugüne kadar toplam 3.158 Mayın ve El Yapımı Patlayıcı imha edilmiş, 1.327 mağara ve sığınak kullanılamaz hâle getirilmiş, 957’si ağır silah olmak üzere 2.421 muhtelif silah ve bu silahlara ait 910 binden fazla (910 bin 481)mühimmat ele geçirilmiştir. Bölgedeki operasyon ve faaliyetlerimiz aynı azim ve kararlılıkla devam etmektedir. Öte yandan Sayın Cumhurbaşkanımızın 22 Nisan’da Bağdat ve Erbil’e gerçekleştirdiği ziyaretlerin, Türkiye-Irak ilişkilerinde bir dönüm noktası olduğunu düşünüyoruz.
Terörle mücadelede ülkelerimiz arasındaki iş birliğini kalıcı hâle getirmek için görüşmelere devam ediyoruz. Bu kapsamda ülkemiz ile Irak arasında sonuncusu Bağdat’ta düzenlenen Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması toplantılarının dördüncüsünü,15 Ağustos’ta Ankara’da icra ettik. Irak Savunma Bakanı ile “Askerî, Güvenlik İş Birliği ve Terörle Mücadeleye Dair Mutabakat Zaptı”nı imzaladık.PKK’yı kendi problemi olarak da görmeye başlayan Irak’ın / PKK terör örgütünü “yasaklı örgüt” ilan etmesi yönünde aldığı kararı memnuniyetle karşılıyor, en kısa sürede “terör örgütü” olarak da ilan etmesini bekliyoruz.
"SURİYE’NİN YÜKÜNÜ TÜRKİYE ÇEKTİ"
Öncelikle belirtmek isterim ki, Suriye’de yaşanan olayların maddi, manevi, sosyal ve toplumsal yükünü en fazla çeken ülke Türkiye’dir.
Malumunuz DEAŞ, ardından da PKK/KCK-PYD/YPG-SDG terör örgütü Suriye’deki güç boşluğundan yararlanarak bölgede terör devleti kurmaya çalıştılar.Suriye’de icra ettiğimiz harekâtlarla terör örgütünü engelledik ve sınırlarımızın güvenliğini sağladık. Bölgede yaşayan veya göç etmiş olan Suriye vatandaşları için güvenli ve istikrarlı bir hayat alanı oluşturduk.
Suriye’deki son gelişmeleri en başından itibaren bölgedeki muhataplarımızla iş birliği ve koordinasyon içerisinde yakından takip ediyoruz.Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğünü destekliyor, terörle mücadeleye ise büyük önem ve öncelik veriyoruz. Yerel unsurların bu faaliyetlerinin öncesinde veya herhangi bir aşamasında ülkemizin bir dahli olmamıştır. Ayrıca; Suriye Millî Ordusunun Suriyeli muhaliflerden meydana geldiğini, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarında Suriye’deki ihtilafın bir tarafı olarak açıkça kabul edilen Suriye Geçici Hükümetinin bir parçası olduğunu ve bu hükümetin Savunma Bakanlığının emri altında çalıştığını da vurgulamakta yarar var.
"TERÖR ÖRGÜTÜ BOŞLUKTAN YARARLANAMAYACAK"
- Suriye’nin toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bölgemizin güvenliğine yönelik ağır tehdit oluşturan PKK/YPG terör örgütünün bölgedeki belirsizlikten faydalanmasına asla izin vermeyeceğimizi,
- Bölgede varlık gösteren terör örgütleriyle mücadele konusundaki tutumumuzun net olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Şimdi Suriye’de ortaya yeni bir durum ve gerçeklik çıktı.Suriye’nin artık; istikrarlı, demokratik ve siyasi açıdan birleşmiş müreffeh bir ülke olma vakti gelmiştir. Bunun için bizler de / Suriye’de kapsayıcı bir anayasanın kabulü, serbest seçimlerin yapılması, tam normalleşme ve güvenlik ortamının sağlanması konusunda elimizden gelen her türlü desteği vereceğiz.Bu çerçevede Suriye’de 2254 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı temelinde kalıcı siyasi çözüme ulaşılacağına da inanıyoruz.
"SINIRDAN KAÇAK GEÇİŞLERE İMKAN TANIMIYORUZ"
Hudut hattımızda dünya standartlarında ve teknoloji yoğunluklu sistemler etkin şekilde kullanılıyor. Meydana gelen teknolojik gelişmeler ile tedbirlerimizi geliştiriyoruz. Böylelikle hudutlarımızda kaçak geçişlere asla imkân tanımıyoruz. Hâlen hudutlarımızda 8 Hudut Tugayımız, 6 Hudut Alayımız olmak üzere toplam 60 bin personel de görev yapıyor.
1 Ocak 2024’ten itibaren hudutlarımızda 93.349 kişinin geçişi engellenmiş; yakalanan 13.551 düzensiz göçmen ile 280 terörist ve 801 kilogram uyuşturucu madde kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir.Tüm bunlara rağmen hudutlarımızla ilgili daha önce de karşılaştığımız gibi farklı ülke ve zamanlarda çekilmiş, eski ve benzer görüntülerle özellikle sosyal medya üzerinden kamuoyu yanıltılmaya ve Türk Silahlı Kuvvetlerimiz yıpratılmaya çalışılmıştır.Yakın zamanda (Kasım ayı) Van-İran sınırımıza bir basın turu düzenledik.Katılan tüm basın mensupları alınan tedbirlerden çok etkilendiklerini belirttiler.
"İSRAİL BÖLGEYİ KAOSA SÜRÜKLÜYOR"
Krizin (İsrail-Filistin) en başından bugüne kadar, yalnızca bölgedeki değil dünyadaki herkesin güven ve huzuru için acil ve kalıcı ateşkes sağlanarak çatışmaların bir an önce sona erdirilmesi gerektiğini savunuyoruz.İsrail bugüne kadar alınmış kararlara rağmen, bölgede haksız ve hukuksuz uygulamalarına, masum sivilleri, özellikle çocukları hedef alan katliamlarına devam etmekte, Filistinlilere devlet terörü uygulamaktadır. Öte yandan, İsrail’in Lübnan’a yönelik son saldırıları ve İran ile yaşadığı gerginlik tüm bölgenin kaosa sürüklenme tehlikesini artırmış, İsrail saldırılarının Gazze ile sınırlı kalmayacağı, bölge geneline yayılacağı endişemizin ne kadar haklı olduğunu da göstermiştir. Zira İsrail, işgalci zihniyetini her fırsatta ve gittikçe artan bir saldırganlık ve hukuk tanımazlıkla ortaya koymaktadır. Öyle ki Suriye’de meydana gelen son gelişmeler sonrası İsrail’in Golan tepeleri bölgesindeki yeşil hattı işgali ve Şam’a yönelik saldırıları, bu konudaki haklılığımızın son göstergeleridir.Uluslararası camianın bölgeyi büyük bir tehlikeye sürükleyen bu saldırgan devlete karşı daha da somut adımları bir an önce atması gerekmektedir.Bir kez daha vurgulamak isterim ki; Orta Doğu’da kalıcı barış ve istikrar için 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan egemen, bağımsız ve coğrafya bütünlüğüne sahip bir Filistin Devleti’nin kurulması şarttır. Öte yandan İsrail’in saldırganlığı altında zor durumda kalan Gazze’ye ve Lübnan’a insani yardımlarımızı ulaştırmaya devam ediyoruz.Bu kapsamda, 19 uçak/11 gemi ile 275 bin ton (275.160 ton) yardım malzemesi bölgeye gönderilmiştir.Ayrıca 10 Ekim’de, çok az sayıda ülkenin yapabileceği çok önemli bir tahliye operasyonunu, Beyrut Limanı’ndan gerçekleştirdik.
"BARIŞ OLACAKSA ERDOĞAN SAĞLAR"
Karadeniz’de ise Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş nedeniyle hassasiyet devam etmektedir. İki komşumuz arasındaki bu savaşın sonlandırılması için Türkiye olarak en başından itibaren ortaya koyduğumuz çok yönlü çabalarımızı sürdürüyoruz. Barış olacaksa yine iki tarafla da görüşebilen tek lider olan Sayın Cumhurbaşkanımızın girişimleriyle olacaktır. Karadeniz’e en uzun kıyı şeridine sahip ülke olarak bölgesel sahiplik yaklaşımımızın her zaman altını çiziyor, bu yaklaşımımız çerçevesinde faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Bu doğrultuda Karadeniz’de gerginliği azaltan ve dengeyi tesis eden Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni dikkatle, sorumlu, tarafsız ve tavizsiz bir biçimde uyguladık, uygulamaya devam ediyoruz. Aynı şekilde NATO Müttefiklerimiz; Bulgaristan ve Romanya ile birlikte tesis ettiğimiz Karadeniz Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu ile Karadeniz’deki güvenliğe katkılar sağlıyoruz. (Görev Grubu komutası 2 Temmuz 2024 – 2 Ocak 2025 tarihleri arasında Deniz Kuvvetlerimizce deruhte edilmektedir.)Temennimiz, tüm dünyayı etkileyen ve yaklaşık üç yıldır devam eden bu savaşın bir an önce son bulmasıdır.
Son olarak geçtiğimiz ay Bayraktar TB-3’ün, millî gururumuz ve donanmamızın amiral gemisi TCG Anadolu’dan ilk kalkış ve inişini başarıyla gerçekleştirmesi de / yerli ve millî savunma sanayindeki adımlarımızın en son örneğidir.
Ayrıca, Dizayn Proje Ofisimiz tarafından, yerli ve millî olarak tasarlanan ve üretilen Ada Sınıfı korvetlerimiz ve İstanbul firkateynimizden sonra / 3’üncü proje olan TF-2000 hava savunma harbi muhribi ile 4’üncü proje olan millî uçak gemisinin tasarım faaliyetleri de başarıyla devam etmektedir. Önümüzdeki yılın ilk aylarında, bu iki proje kapsamında sac kesme faaliyetlerinin de yapılmasını planlıyoruz.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...