Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Hakimler ve Savcılar Kurulu ile Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) işbirliğinde Beyoğlu'ndaki bir otelde düzenlenen TDT Üye ve Gözlemci Ülkeleri Hakimler Konseyi Başkanları ve Temsilcileri Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, teşkilatla adaletten eğitime, sağlıktan kültüre, ekonomiden enerjiye kadar birçok alanda ortak çalışmalar yürüttüklerini, sağladıkları işbirliğinin önemli bir ayağını da yargı kurullarının oluşturduğunu dile getirdi.
Teşkilata üye ülkelerin yargı kurullarının yapısı, işleyişi ve sorunlarını ele alarak, ortak akılla çözümler üretmek için adımlar attıklarını, bu kapsamda 2015'te İstanbul'da Hakimler ve Savcılar Kurulu ev sahipliğinde "Türk Dili Konuşan Ülkeler Yargı Kurulları" toplantısını gerçekleştirdiklerini hatırlatan Tunç, bugün ikincisini düzenledikleri toplantının yargı kurullarının işbirliğine yeniden ivme kazandırmasını sağlayacağını kaydetti.
Bakan Tunç, Türk dünyasının tek bilek, tek yürek olmasının sadece bölgede değil, aynı zamanda bütün dünyada huzur, barış ve istikrarı kalıcı hale getireceğini, birlikteliğin daha adil bir sistemin tesisine de önemli katkı sağlayacağını belirtti.
"KARAR ÖNEMLİ"
Gazze'de 7 aydır insanlık suçu işlendiğine, dünyanın gözü önünde 35 binden fazla Filistinlinin öldürüldüğüne, bunların yüzde 70'inin kadın ve çocuklardan oluştuğuna dikkati çeken Tunç, insanlığı temsil ettiğini söyleyen uluslararası kuruluşların etkisiz kaldığını, insanlığın akan kanı durdurmakta başarılı olamadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yoğun bir diplomasi çalışması gerçekleştirdiğine işaret eden Tunç, ateşkesin sağlanmasıyla ilgili uzun süredir sürdürülen çabaların bugüne kadar henüz sonuç vermediğini hatırlatarak, bir an önce akan kanın durdurulması, insanlık suçunun işlenmesinin önüne geçilmesi temennisinde bulundu.
Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) görülmeye başlanan davanın önemine dikkati çeken Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu davada alınan tedbir kararı anlamlı ama bu tedbir kararının maalesef uygulamaya geçirilememiş olması da yine sistemin nasıl işlemez durumda olduğunu açıkça gösteriyor. Tedbir, mahkeme kararına uymayan bir devlet, örgüt gibi hareket eden yapı karşımızda söz konusu. En son Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin başsavcısının başlatmış olduğu soruşturma kapsamında İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı hakkında talep ettiği tutuklamaya yönelik yakalama kararı önemli bir adım. Tabii bu adım gecikmiş de bir adım. İsrail Devleti'nin Başbakanı ve Savunma Bakanı'nın Uluslararası Ceza Mahkemesi başsavcısının yürütmüş olduğu soruşturmada insanlık suçu işlediği, çocuk katliamı, soykırım yaptığı bütün dünyaya duyurulmuş oldu. Tabii bu yeterli değil. Uluslararası Ceza Mahkemesi başsavcısının bir an önce 'Soruşturmayı tamamladık, delillerimiz hazır, hem yakalama, tutuklama talep ediyorum hem de davayı açıyorum.' demesi lazım."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...