SHOW TV'nin sevilen programı 'Her Şey Dahil'in sunucularından Çağla Şıkel, Women's Fitness dergisinin yeni yıl ilk sayısına konuk oldu... Evde üç erkekle yaşamanın zorlukları, form sırları ve Alişan’la dostluğu hakkındaki her şeyi anlattı.
Yıllardır formunuzu koruyorsunuz, fiziğiniz hiç değişmedi, bozulmadı. Bir diyet programı uyguluyor musunuz?
- Hayır. Hiç diyet yapmadığım gibi yıllardır koşuşturmaktan gereğinden fazla kilo verdiğim bile oldu. Ben genel Türk kadınından daha farklı bir genetiğe sahip olduğumdan diyet yapmama gerek kalmıyor.
Bu özellik baba tarafımdan geliyor. Babam da öyleydi, çok yerdi yine de hiç kilo almazdı. Diğer yandan genetik anlamda ne kadar şanslı olsam da kendime bakmasaydım, spor yapmasaydım böyle kalamazdım. En büyük avantajlarımdan biri de yıllarca bale yapmamdır. 12 yıllık bale geçmişim var.
Peki ya güzellik sırları? Yoksa onlar da mı genetik?
- Sır yok ama o konuda da özenli davranıyorum. Genelde dermatolojik ürünler kullanıyorum. Sorunsuz bir cildim olsa da düzenli bakım yapmayı ve cildimle ilgilenmeyi severim. Sabah ilk iş temizleme jelleri ile yıkar, sonra tonikle silip temizlerim. C vitamini serumumu ve nemlendirici kremimi sürerim.
2 ayrı göz kremi kullanırım; gözaltlarıma ayrı, göz kapaklarıma ayrı... Ayrıca ayda bir cilt bakımı yaptırırım. Gerçi kremler bana sadece kısa süreliğine izleri yumuşatıyor gibi geliyor. Spor yaparak, düzenli beslenerek, bol su içerek hem bedenin hem de ruh güzelliğinin daha çok güzelleştiğini, içsel beslemenin daha uzun ömürlü olduğunu düşünüyorum.
Peki, bu yoğun iş temposunda düzenli beslenebiliyor musunuz?
- Evet, çok yoğun tempodayım ama acıktığım zaman “sonra yerim” demem. Acıktığımda mutlaka yemeğimi yemeliyim, aksi halde asabi olmaya başlıyorum.
Şeker kullanıyor musunuz?
- Hayır. Şeker kullanmıyorum, ayrıca hayatım boyunca asitli içecekler de içmedim. Şeker öldürücü bir madde... Aslında karbonhidrat için de zararlı diyorlar ama ben pilavsız ve makarnasız gün geçirmem. Bunların dışında tuz da kullanmam. Yemek pişerken konulduğu kadardır tuz kullanımım, sonradan dökmem asla...
Yıllarca bale yaptığınızı biliyoruz. Onun dışında aktif olarak sürdüğünüz bir spor var mı?
- Hamile kalmadan önceki dönemimde dört yıl kadar tenis oynadım. İki yıl at bindim. Son dönemde kundalini yogaya başladım. Spor sayesinde daha mutlu bir insan oluyorum.
EVDEKİ DÜZENİ BEN SAĞLIYORUM
Hamilelik kadınların en çok kilo aldığı dönemdir. Ama siz her daim fittiniz. Ne tür bir program uyguladınız?
- İlk hamileliğimde çok zorluk çektim. Kilo almayı bırak, ilk 3 ayda 3,5 kilo verdim, mide bulantım çoktu, hiçbir şey yiyemiyordum. İstek vardı ama midem almıyordu. Neyse ki sonraki 3 ayda verdiğim kiloyu hızla geri aldım. Son 3 ayı ise erken doğum riskinden dolayı yatarak geçirdim. İnsan yattığı zaman çok fazla enerji harcamadığı için çok fazla yemek de yiyemiyor. Hamileliğimde kilo almamam çok tepki çekti.
Oysa bu benim elimde değildi. Ben bebeğim için yararlı olan şeyleri yedim. Ona ne yersem yarar, onu nasıl beslerimin derdindeydim. İkinci hamileliğimde ise 3’üncü aydan itibaren çok kilo almaya başladım. İlk bebekte çok laf olunca abartarak yemek yedim, kendimi çok zorladım, 11-12 kilo aldım ama son ayda yine erken doğum riskiyle yattım.
Yatarak, ağlaya ağlaya, zorunda olduğum için yemek yediğimi hatırlıyorum ki sırf bebeğim yeterli beslenebilsin, vitaminini alabilsin. Ben iki bebeğimi de normal doğum yaptım, emzirme dönemim de uzun sürdüğü için kısa sürede kilo verdim. Karın kaslarım doğumdan 6 gün sonra geri gelmişti!
Evde 3 erkekle yaşamak nasıl? Sizin sözünüz mü geçiyor, yoksa onlarınki mi?
- Süper, hem de çok süper! Çocuklar daha çok benim kontrolümde olduğu için evdeki düzeni de ben sağlıyorum. Evde olmadığım dönemlerde babasıyla program yapıp dışarı çıkıyorlar tabii ama Emre her zaman benim fikirlerime ve yaptığımız programlara saygı duyuyor. Çocukların iyiliği ve mutluluğu için bir şeyler yaptığımı bildiği için bana hiç “Niye bugün buraya gidiyorsunuz?” veya “İki gün neden arka arkaya oraya gidiyorsunuz?” demiyor.
Çünkü biliyor ki ben çocuklara soruyorum; o gün yemek mi yapmak istiyorlar, evde mi kalmak istiyorlar, parka mı gitmek istiyorlar, anneannelerine gidip simit mi yemek istiyorlar...
Ne istiyorlar sorarım. İmkanlarım dahilinde de elimden geleni yaparım. O yüzden benim işlerim, sporum, kişisel bakımım, tüm işlerim akşamüstü 16.00’da bitmek zorundadır çünkü sonrasında çocuklarımla oluyorum. Büyük oğlum okuldan geliyor, küçük oğlum öğle uykusundan kalkıyor. O saatten sonrası onlara aittir, çok önemli bir şey olmadığı sürece de bu değişmez.
ALİŞAN’IN BULAŞICI BİR MUTLULUĞU VAR
Alişan’la dostluğunuz çok eski yıllara dayanıyor...
- Alişan’la her şey çok komik hale geliyor. O bitmeyen enerjisi, o saçma sapan sabah mutluluğu (gülüyor)... İnsanın hiç mi problemi olmaz dedirtiyor. İşe problemlerini asla taşımıyor. Çok kötü bir günümde olsam bile onu gördüğümde gözlerim parlıyor. Çünkü hep çok mutlu ve pozitif.
Bulaşıcı bir mutluluğu var. Tüm sezon boyunca sadece bir kez karnı ağrıdığı için yüzü asıktı, o da 15 dakika sürdü. Gerçekten enteresan bir çocuk. Geçen gün sabahın 8’inde takmış mikrofonu beline, göbek atıyor. Kendi kendine Roman havası yapıyor. Dedim ki “Ne kadar şanslı bir insanım, senin gibi çılgın komik bir partnerim var”...
habertürk
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...