Genç Parti Lideri Cem Uzan'la İzmir Hilton Oteli'ndeki suit odasında görüştük. Uzan'la bu ropörtajdan bir gün önce yaklaşık 8 saat süren bir İzmir turu attık. Binlerce insanla tokalaştı, öpüştü, selamlaştı. Yüzlerce kez arabadan indi, onlarca havluya terini sildi. Hatta, terini sildiği havlulardan seçim arabasında küçük bir tepecik bile oluştu. Cem Uzan'ın bir gün önceki yoğun halinden eser yoktu. Dimdik ve neşeli karşıladı bizi. Bense, fotoğraflardan da görebileceğiniz gibi bitik!.. Uzan'ın yanına asistanı Arzu Kadıoğlu ile girdik. Kadıoğlu, Cem Bey'in içeceği haptan, görüşeceği insanlara kadar her şeyiyle yakın ilgili. Biraz paratoner görevi yapıyor diyebiliriz. Cem Uzan samimi bir insan. Daha net bir ifadeyle, konuşurken 'rol' yapmayan bir lider. Bunu hissetmeniz için ropörtajı okumanız yeterli!..
Onlarca parti varken seçmen neden Genç Parti'ye oy versin? Sizi diğer partilerden hangi özellikleriniz ayırıyor?
UZAN: Türk Milleti'nin ortak değerlerini temsil eden parti Genç Parti'dir. Herkes kendinden bir değeri Genç Parti'de buluyor. Türkiye'nin menfaatine olan konularda hem Milliyetçi, hem demokrat, hem muhafazakar, hem de liberaliz. Tek kırmızı çizgimiz Türkiye'nin menfaati. Tabi bir de AKP'den hesap sorulmasını isteyenler var ki; bu hesabı en iyi benim soracağımı iyi biliyorlar..
Servetinize el konulması yaşam standartlarınızda bir düşmeye yol açtı mı? Cem Uzan'ın hayat standartı bu durumdan olumsuz olarak etkilendi mi?..
UZAN: Bir insanın yediği yemek, giydiği elbise aynıdır. Bunun için çok bir şey değişmedi.
Sokaktaki insanın Cem Uzan algısında, 'El-Bebek, Gül-Bebek büyütülen, fanusların içinde pamuk döşeklerde yetişen' bir lider akla geliyor. Sokağı tanırmısınız? Mesela gençlik yıllarınızda hiç yumruk yumruğa kavga ettiniz mi, parasız kalıp arkadaşlarınızdan borç istediğiniz oldu mu? Yani siz her hangi bir insan gibi yaşadınız mı?..
UZAN: Ben normal bir müteahhit ailenin çocuğuyum. Bütün gençlik yaşamım Nişantaşı'nda geçti. İlkokul ve lise dönemlerim Beyoğlu Tünel'de, Çiçek Pasajı'nda geçti. Okulu kırdığımızda Tünel'deki kahvehanelere takıldık. O yaştaki insanlar neler yapıyorsa, bende öyle yaşadım. Pişti oynamayı da, King oynamayı da kahvede öğrendim. Çok olmasa da, yumruk yumruğa kavgam oldu tabi...
UZAN: Her zaman şükrederim. Bunu tereddütsüz söylüyorum, her zaman Allah'ıma şükür ettim...
Papa'nın ayinine de katıldınız!..
UZAN:Bu sorularla manevi algımı ölçmek istiyor gibisiniz. Ben 20'li yaşlarımda 7 kere 'umre'ye gitmiş bir insanım. Kabe'de 20-30 kez namaz kılmış bir insanım. Cidde'de inşaat yaparken her cuma, Cidde'den Mekke'ye namaz kılmaya giderdim..
KURAN'I 4 KEZ OKUDUM...
Sanırım siyasi yoğunluğunuzdan fazla fırsatınız olmuyor artık.
UZAN: Yok maalesef şu sıralar pek fırsatım olmuyor.. Bakın size özel bir anımı anlatayım. 1990'lı yıllarda özel bazı sıkıntılarım oldu. Zorlandığım yıllardı. Kuran-Kerim'i okumak istedim. Sekreterimden rica ettim. "Hangisi?" dedi. "Hangi hocanın tercümesi olursa olsun, getir" dedim. 4 tane Kuran-ı Kerim'in Türkçe meali geldi. Bir tanesini aldım, başladım okumaya. Bir ayeti açtım. Ayetin sonuna 'Burda, İslam Ortak Pazarını tarif ediyor' diye bir dip not iliştirilmiş. 4 tane geldi ya, diğer Kuran-ı Kerim'lere baktım, böyle bir şey yok. Kuran-ı Kerim'de öyle bir şey yok arkadaş!.. Refah Partisi'nin iktidar olduğu yıllar. Ve öğrendim ki Kuran-ı Kerim'in türkçe mealini hazırlayan kişi bir Refah Partisi sempatizanıymış. Orda dinin dinciler tarafından nasıl istismar ve siyasete alet edildiğini gördüm.
İlginç bir saptama ama, her hangi bir konudaki yanlış ya da eksiklik, bizi doğruyu bulmaktan da alıkoymamalı..
UZAN: Kesinlikle size katılıyorum.. Elhamdürillah Müslümanım. Kuran-ı Kerim'i baştan sona 4 defa okudum.. Dinimize en büyük zararı, dini çıkarları için kullananlar veriyor..
Sizin için bu hayatın anlamı nedir?
UZAN: Çalışmak, üretmek faydalı eserler bırakmak.
Siyaset biraz da 'hayatla hesabı' olanların uğraşıdır. Siyaset te sizin hesabınız nedir?..
UZAN: Türkiye'ye hizmet etmek istiyorum. Bakın size bir anımı daha anlatayım. Beyefendi birebir şahit. Geçen seçimlerde bu camdan bakıyoruz. Dedim ki; Türkiye'nin en büyük üçüncü şehri İzmir Limanı'nda 2-3 tane gemi var. Burasının Hon-Kong olması lazım dedim. Gemi kaynaması lazım, liman boş dedim. Ne oldu? Geçenlerde Hon-Kong'lu gelip, İzmir Limanı'nı aldı. 5 sene önce söyledim. (Uzan burada ayağa kalkarak suit odasının camına geldi, eliyle İzmir Limanı'nı gösterdi. Beyefendi olarak hitap ettiği kişi de yakın dostu ve danışmanı İsmet Kalafatoğlu..)
Başbakan Tayyip Erdoğan'ı televizyonda gördüğünüz zaman ne hissediyorsunuz?
UZAN: Hiç bir şey..
Nötr mü?..
UZAN: Bak, nötr demedim, hiç bir şey dedim! Boş! Boş!.. Bomboş!..
Peki, hiç bir şey hissetmediğinize göre nasıl hesap soracaksınız?..
UZAN: Bakın, insanlar nefret kin duygularıyla hareket ederlerse yanlış yaparlar. AKP ile hesaplaşacağız. Ama bu hesaplaşma hukuk önünde olacak.. Ben onların yaptığı haksızlıkları yapmam. Ben vicdanıma sığmayan işlerin içinde hiç olmadım. Karşımdaki insana bile bile kötülük yapmadım. Bile bile haksızlık da yapmadım. Yapmam da. Hepimiz 'kul'uz, hepimiz hata yapabiliriz. Hatasızlık Allah'a mahsustur. Hata yaparsam, hatamdan dönmeyi de bilirim. Hata yaptığımı hissettiğim insana da gidip' arkadaş, ben sana hata yaptım' da derim. Bu beni küçültmez, büyütür..
Bir zamanlar Doğan Gurubu ile kavgalıydınız. Şimdi ise bu guruba reklam veriyorsunuz. Buradan hareketle; yarın da AKP ile bir nokta da buluşabileceğinizi söyleyebilir miyiz?..
UZAN: Ne yazıyor bugün ki ilanlarda; AKP'yle asla!.. Sizin yazından aldım haa!.. Bu asla sözü televizyonlarda söylediğim bir sözdü, siz onu Turktime'da köşenizde yazmışsınız, slogan olarak kullanılması gerektiğini sizin yazınızdan okudum. Yani köşe yazınız bana 'asla' kelimesini slogan olarak kullanma fikri verdi...
Geçen seçimlerde aldığınız oyda 'agresif seçim kampanyasının' büyük katkısı vardı. Sanki bu sefer volümü biraz daha düşük gibi...
UZAN: Alıştığınız için öyle görünüyor olabilir. Ben yine aynı kampanyayı yapıyorum. Tarzım aynı. Kampanyamın en önemli unsuru kararlılık..
BİLİYORUM...
'Ezilenler iktidar olacak' sözü biraz sol kokmuyor mu?..
UZAN: Hayır! Hayır! Tam anlamıyla halk kokuyor. Artık dünyada sağ-sol kalmadı. Bugün dünyada devletleştirmeyi, kominizm'mi savunan yok denecek kadar az. İşsizliğin sağı-solu var mı? Herkes çoluğuna, çocuğuna daha iyi yaşam bekliyor.
Madem 'Ezilenler iktidar olacak' diyorsunuz, o zaman sizin ekmek ve simit fiyatını bilmenizi beklerim doğrusu!..
UZAN: Ekmeğin ve simitin fiyatı illere ve gramaja göre değişiyor. Şu anda ekmek ve simit 25 kuruş. ( Uzan bu sorumu yanıtladıktan sonra 'dur sana bir şey getireceğim'diyerek ayağa kalktı ve yanıma 'temel gıda maddelerinin' yazılı olduğu bir listeyle döndü)
Orta direk listesi bu..
UZAN:Evet, temel gıda mallarının Türkiye'nin tamamındaki fiyatlarını arkadaşlarımdan günü gününe istiyorum..
Sabah kalktığınızda neler yapıyorsunuz? 24 saatiniz nasıl geçiyor?
UZAN:Sabah 4-5 arası uyanırım.Yarım saat, kırkbeş dakika not alırım. Sonra tekrar uyurum. Sekiz gibi tekrar kalkarım. Gazeteleri okurum, yakın çalışma arkadaşlarımla konuşurum. 2 saate yakın spor yaparım. Doğal olarak gelen, gidenim çok olur, onlarla görüşürüm. Akşama doğru çocuklarla vakit geçiririm. Erken yemek yerim. Televizyonda önemli program ya da film varsa onları izlerim. Kitap okur ve yatarım..
İzmir'de şehir turu atarken sizin eskiden sahip olduğunuz Telsim'in, yeni ismiyle Vodafone'un 3 genç çalışanının sizi dışarıya çıkarak selamladığını gördüm. Siz de gördünüz mü?..
UZAN: (Uzan'ın gözleri doldu) Evet, görmez miyim..
Ne hissettiniz? Telsim sizindi, şimdi Vodafone ismini aldı. Ve burada çalışan 3 genç sizi uzun uzun selamladı..
UZAN: (İç geçirdi, bu sorumu kararlı ve ciddi bir tonlamayla cevapladı) Orası halen Telsim. O insanlar halen Telsim. İsimler geçici olarak değişebilir..
DİK DURDUK
Genç Parti'nin oyu şu anda kaçlarda?
UZAN: Siyasi linç başladığında 18'leri geçmiş, 20'lere dayanmıştık. Aynı trendin içinde gidiyor.. Önümüzdeki 50-60 gün çok şeye gebe. Başkalarına sürpriz gelecek olan sonuçlar benim için sürpriz olmayacak. Bu rüzgarı hissediyorum.. Denenmemiş tek Genç Parti var, ben varım. Bütün bu badirelerden geçerken dik durduk, eğilmedik. Niye başka bir parti bizim düşündüklerimizi düşünmedi? Çünkü, insanımızı düşünmediler.. Türkiye'de vergileri azalttığın zaman, politikacıların önüne attığınız parayı azaltıyorsunuz. Hayır kardeşim bırak, vatandaşın cebinde kalsın. Ne yapacaksa, neye harcayacaksa vatandaş harcasın. Parası cebinde kalsın. Ve bizim iktidarımızda parası cebinde kalacak. Sırf dersanelere 5 milyar dolar gidiyor. Böyle bir rant var mı ya!.. ÖSS'yi kaldırdığın zaman senede 5 milyar dolar vatandaşın cebinde kalacak.. Böyle bir şey var mı? Kalsın kardeşim, vatandaşın cebinde kalsın. Araba mı alacak, tatil mi yapacak? Vatandaşın kendisi karar versin. Elektirik mühendisi olmak isteyen doktor oluyor, doktor olmak isteyen avukat oluyor. Böyle bir şey var mı Allah aşkına?..
Her ay 350 bin lirayı nasıl vereceksiniz?..
UZAN: Vereceğim diyorsam, veririm. İş bulana kadar her ay 350 bin YTL aylık vereceğim. Ve bu vatandaşlarımıza iş vereceğim.. Sosyal demokratım demekle olunmuyor, vicdanında hissedeceksin..
Siz benim yerimde olsaydınız, ne sorardınız? İçinizden iyi ki bunu sormadı diyeceğiniz soru hangisi acaba? Mümkünse, cevabıyla birlikte alabilirmiyim?...
UZAN: (Uzan, burada büyük bir kahkaha patlatır..) Ne var, ne yok sordunuz.. Bende, Allah ne verdiyse konuştum. Daha ne olsun?...
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...