CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel, 2024 yılına ilişkin siyasal gelişmeleri değerlendirdiği açıklamasında yeni yılın seçim yılı olacağını vurguladı.
Yücel'in konuşmasından başlıklar şöyle:
KADINLARIN HAYATLARI ÇOK DAHA GÜVENCESİZ
2024 yılında kadın cinayetlerini durdurmak için somut hiçbir bir adım atılmadı İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkılması, 6284 sayılı Kanun ve Medeni Kanun’un tartışmaya açılması ile ülkemizde kadınların hayatları çok daha güvencesiz bir hale geldi. İstanbul’un ortasında iki genç kızın vahşice katledilmesi, ülkemizde toplumsal şiddetin ne derece tehlikeli bir boyuta ulaştığını bir kez daha gözler önüne sererken; “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre” 2024 yılının ilk 11 ayında 233 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti.
"YENİDOĞAN'DA TEK BİR İSTİFA BİLE OLMADI"
Toplumun yüreğini yakan bir başka olay ise Yenidoğan Çetesi idi… Minicik canların, içlerinde doktorların ve sağlık çalışanlarının da bulunduğu bir grup vicdansız tarafından, 3 kuruş daha fazla para kazanabilmek için katledildiğini tüm Türkiye yüreği parçalanarak öğrendi. Sağlık Bakanlığı ve il sağlık müdürlüğünün bu vahşet karşısındaki kayıtsızlığı ve kayıtsızlığın yenidoğan bebeklerin canlarına mal olması tarihe kara bir leke olarak geçti…12 bebek hayatını kaybetti, ama istifa eden tek bir kişi bile olmadı.
SILA VE NARİN'İN ÖLÜMÜ
Tüm Türkiye’yi kahreden bir başka olaysa 2 yaşındaki Sıla bebek ve 8 yaşındaki Narin evladımızın vahşice katledilmesiydi…Bir AKP Milletvekilinin, bu caniliğin yaşandığı ailenin dostu olması nedeniyle söylemediği şeyler olduğunu öğrendik. Tüm Türkiye, bu kan dondurucu olay karşısında Adalet Bakanının susmasına, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanının ise 19 gün boyunca sesinin çıkmamasına tanıklık etti.
Annelerinin hurdacılık yaparak bakmaya çalıştığı İzmir Selçuk’taki 5 kardeş, bu ülkede her gün artan yoksulluk nedeniyle can verdi. Vicdanları yaralayan, adalet duygusunu rencide eden, insan olanı, sırf insan olduğu için utandıran bu olayların tamamının takipçisi olacağız. Kadınların, çocukların ve bebeklerin katledilmesine, şiddetin ve cezasızlık halinin olağanlaşmasına çanak tutan bu rezil sistemi iktidara geldiğimizde değiştireceğiz.
"YENİ ASGARİ ÜCRETİ PİŞKİNLİKLE PAZARLADILAR"
Mutfakta tenceresi kaynamayan bir aileyi, çocuğuna harçlık veremediği için ağlayan bir babayı, çocuğunun beslenme çantasını dolduramayan anneyi hiçbir şeyin oyalamayacağını unutan iktidar, yılın bitmesine 6 gün kala işçiyi, emekçiyi daha büyük bir çaresizlik ve umutsuzluğun içine düşürecek açıklamayı yaptı. 6 gün önce, Asgari Ücret Tespit Komisyonu apar topar toplandı. Oysa 26 ya da 27 Aralık’ta toplanacağı açıklanmıştı. Toplantı 2 dakika sürdü… Şehir dışından apar topar gelen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı da, milyonlarca çalışanın hayatını etkileyecek rakamı zannediyoruz ki eline verilen metni okurken öğrendi. Adı üstünde asgari, yani “en az”, “en düşük” ücreti ilan ettiler.
Ülke ekonomisini bu noktaya getirenlerin, hatta batıranların, 22 bin 104 liralık asgari ücreti açıklarken bir üzüntü duymasını elbette beklemiyorduk. Ancak insan olan herkesin en azından “mahcubiyet” duymasını, kendini bir an için asgari ücretle çalışan bir işçinin yerine koymasını ve enflasyonun % 48 olduğu bir ülkede asgari ücretin sadece % 30 oranında arttırılmasını müjde gibi açıklamamasını beklerdik. Oysa utanma duygusunu kaybedip, kendileri zenginleşirken, yoksulluğu iyice tabana yayanlar, 2025 yılı asgari ücretini büyük bir pişkinlikle “işçiyi enflasyona ezdirmedik” masallarıyla pazarladılar.
'GEÇİM YOKSA SEÇİM VAR' KAMPANYASI
Yeni yılla birlikte, Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in genel merkez düzeyinde işçi sendikaları ile başlattığı süreci, yerelde de tüm sendikalar ve sivil toplum kuruluşları ile hızlı bir şekilde temas kurarak devam ettireceğiz. Ocak ayının ilk yarısından itibaren emek yoğun şehirlerimiz öncelikli olmak üzere “Geçinemiyoruz, geçim yoksa seçim var” sloganıyla bir kampanya başlatacağız. Bu ülkede geçinemeyen kim varsa, Asgari ücretli, emekli, beyaz yakalı, mavi yakalı hepsinin sesi olmak için yola çıkıyoruz. Değerli arkadaşlar, Tandoğan’da yüzbinleri buluşturan, 22 bin 104 lira olarak belirlenen asgari ücret idi. Çok basit ve kaba bir hesapla bile, Bugün bir işçinin 22 bin 104 lira ile geçinmesini beklemek, o işçiye “sen yaşama” demekle eş değerdir. AKP, bu ülke için çalışan, katma değer üreten, ekonomideki o büyük çarkların dönmesini sağlayan milyonlarca asgari ücretliye açıkça “Siz yaşamayın” demiştir. Akıl dışı politikalarla ekonomiyi yerin dibine batıran, Hukuka güveni sıfırlayan, Tutarsız siyasi açıklamaları ile yabancı yatırımcıyı kaçıran, Yerli yatırımcıyı korkutan, Komşu ülkelerin iç işlerine musallat olup, sınırları kevgire çeviren, milyonlarca kaçağı ülkeye dolduran bu iktidar kendi vatandaşına “ne halin varsa gör” demiştir. Oysaki asgari ücret aslında en büyük toplu sözleşmedir. Üretimi arttıracak, toplumsal mutabakatı sağlayacak en güzel ortaklıktır. Oysa bizim ülkemizde asgari ücret görüşmeleri, işçinin emekçinin kâbusu haline gelmiştir. Ülkemizde artık “ortalama ücret” haline gelen asgari ücret bugün artık AKP’nin dayattığı ücret haline gelmiştir. Bu dayatmalar, AKP iktidarının, yine kimi, ne kadar düşündüğünü, Aslında kimden yana taraf olduğunu bir kez daha göstermiştir.
"ERDOĞAN BU MİLLET ARTIK UYANDI"
Yeniden değerleme oranı açıklandı, cezalara, harçlara, pasaporta kısacası her şeye yüzde 45’e yakın bir zam yapıldı. Yani devlet kendi talep ettiği paraya, asgari ücretten daha fazla zam yapıyor. Açlık sınırı 21 bin liraya ulaştı. Utanmadan sıkılmadan asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak açıkladılar. Sarayın bir buçuk dakikalık harcamasıyla, işçiye 1 ay geçin diyorlar. Daha yılbaşı zamları gelmedi bile… Geldiğinde bu paranın alım gücü düşecek mart ayına kadar para kuşa dönecek. Aynı iktidar işçiyi emekçiyi düşünmedi ama işvereni memnun etmeyi başardı. Asgari ücret desteğini 700 liradan 1000 liraya çıkardı. İşverene verilen desteğe yüzde 42 zam yaptılar ama asgari ücrete yapılan zam yüzde 30.
Buradan saraylarda yaşayan Erdoğan’a sesleniyorum! Sayın Erdoğan bu millet artık uyandı! Bu millet artık şunu çok iyi biliyor! Tayyip Erdoğan sebep, enflasyon sonuç! Tayyip Erdoğan sebep, hayat pahalılığı sonuç! Tayyip Erdoğan sebep, 22 bin 104 lira asgari ücret sonuç! Bu arada bir kez daha tekrarlamakta fayda görüyoruz; Cumhuriyet Halk Partili hiçbir belediye işçiye 30 bin liranın altında bir sözleşme teklifi ile gitmeyecek.
"CHP'Lİ BELEDİYELER HİZMETLERE ARA VERMEYECEK"
31 Mart seçimlerinin sonuçlarını hazmedemeyen, CHP’li belediyelerin gelirlerini kesmek için elinden geleni ardına koymayan, Açıkça “CHP belediyeleri silkeleyin” talimatını verip, üstüne bir de aklınca, borçlu belediye sıralaması yapan AKP aklına sesleniyoruz: Karışınızda, Tehditlerinize boyun eğecek, Engellemelerinizle halka hizmette geri adım atacak tek bir CHP’li belediye yok… Siz aslında belediyeleri değil halkı “silkelemeye” çalışıyorsunuz. Halkın CHP’li belediyelerin hizmetlerinden memnuniyeti artıyor sizin de hazımsızlığınız artıyor. Bir kere daha söylüyoruz, CHP’li belediyeler, kendi öz kaynakları ile hizmetlerine ara vermeden devam edecek. Kent lokantalarından anne karta, Emekli vatandaşlara yardımlardan öğrencilere yaptığımız yurtlara kadar, hizmetlerimizi katlayarak devam ettireceğiz. Üstelik de bunu; işçinin, emekçinin hakkına göz dikmeden yapacağız. Değerli arkadaşlar, Asgari ücretin açlık ücretine dönüştüğü AKP Türkiye’sinde, açlık sınırının yarısı kadar maaş alan emekli vatandaşlarımız da, ne yazık ki 2025 yılı için umutlarını yitirdi. “En düşük emekli maaşı asgari ücret seviyesine çekilmeli” demeye artık dilimiz varmıyor. Çünkü siz emekli maaşını asgari ücret seviyesine çıkarmak yerine; zaten düşük olan asgari ücreti, daha da düşük olan emekli maaşı seviyesine indirmeye çalışıyorsunuz. Emekliliği gelmiş vatandaşlarımızı öyle bir ikilemde bıraktınız ki emekli olsalar dert, olmasalar başka bir dert. Emeklilik hesabındaki karmaşa nedeniyle iki haftada, binlerce kişi emekli olmak için dilekçe verdi. Emekli olmazlarsa enflasyon nedeniyle emekli maaşlarında ciddi miktarda düşüş olacak, olurlarsa da alacakları para açlık sınırının yarısı kadar olacak. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık… Bu çıkmazın içinde kalan emekliler çarşıya pazara gidemiyor. Marketlerden alışveriş yapamıyor. Yıllarca bu ülke için çalışıp didinen, emek veren bu insanlara AKP’nin reva gördüğü düzeni kabul etmiyoruz. İşçiye, emekçiye, emekliye, dar gelirliye “Ölmeden cehennemi yaşatanlara” sesleniyoruz… 2025 geçim yılı değil ama seçim yılı olacak. Biz bunun mücadelesi için işçi ile, emekçi ile, emekli ile, dar gelirli ile yan yana, omuz omuza alanlarda, meydanlarda olacağız.
"SURİYE'DE HARCANACAK TEK KURUŞUMUZ YOK"
Ulaştırma Bakanı Uraloğlu, “bir ekip gönderip Halep ve Şam havaalanlarındaki ilk tespitleri yaptık, bu iki havaalanını ayağa kaldıracağız” dedi. Ya arkadaş; sen daha kendi insanının barınma, beslenme gibi temel sorunlarını çözememişken, sen daha kendi milletine dört dörtlük eğitim ve sağlık hizmeti veremezken, Suriye’nin kara yolu, hava yolu, altyapı sorunlarını çözmek ne demek? Buradan Milletimize sesleniyorum!!! Sizin paralarınızla milyonlarca Suriyeliye baktıkları yetmedi şimdi de, yine sizin paranızla Suriye’de yollar, köprüler, havaalanları yapacaklar. Erdoğan koltuğunda kaldığı müddetçe maalesef böyle olacak. Türk Milleti Suriye’nin yeniden inşasının finansörü, 5’li çete de Suriye’nin inşasının yüklenicisi olacak. Maalesef acı hakikat bu… Bu yük Türkiye’nin üstlenmemesi gereken bir yüktür. Türk milletinin böyle bir yükü taşıyacak mecali kalmamıştır. Bizim yoksulumuz kendi varoluş mücadelesini verirken Suriye’de harcayacak tek kuruşumuz yoktur. Türkiye’nin bugüne dek oluşan zararı karşılanmalıdır. Suriye’de yapılacak alt yapı yatırımları için AB’nin de BM’nin de elini taşın altına koymasının zamanı gelmiş ve geçmektedir. Eğer MİT Başkanı İbrahim Kalın Emevi Camii’nde namaz kılabiliyorsa, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Kasiyun Dağı’nda çay yudumlayabiliyorsa ve Türkiye’deki Suriyelilerin burada olmalarının sebebi olan Esad yönetimi artık yoksa, Suriye artık güvenli bir ülkedir. Artık bir sonraki aşamaya geçilmeli, ülkemizde uzun yıllar misafir ettiğimiz Suriyelilerin geri dönüşü planlanmalı ve bu misafirlik Suriyelilerin ve ülkemizin de lehine olacak şekilde sonlandırılmalıdır. Suriye’liler geri dönüş için teşvik edilmeli, makul sürede dönmeyenler için de zorlayıcı tedbirler almalıdır. İktidar derhal Suriyelilerin geri dönüşü için bir planlama ve makul sürede dönüş takvimini açıklamalıdır.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...