Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyadaki 37 milyon kişi kör olarak kabul ediliyor ve bunun nedenleri arasında ilk sırayı şekere bağlı körlükler alıyor. Günümüzün görme kayıplarında şekere bağlı körlüklerin şimdiden ilk sıraya yükseldiğini belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Mehmet Us, bu nedenle hastaların hiçbir şikayeti olmasa da yılda bir kez retina muayenesi olmaları gerektiğini söyledi.
Şeker hastalığının temelinde ince damarların tıkanması ve sebep olarak göze zarar vermesinin yattığını kaydeden Mehmet Us, iki tip şeker hastalığı olduğunu söyledi. Us, şöyle devam etti: “Birinci tip şeker hastalığı genelde 30 yaşından önce başlar, insülin eksikliği mevcuttur. İnsülin enjeksiyonları gerekir. İkinci tip şeker hastalığı ise genelde 40 yaşından sonra görülür, vücutta insülin eksik veya kullanımında bozukluk vardır. Diabetik retinopati, şeker hastalığına bağlı olarak gözün arka bölümünde ışığa hassas bir doku olan retina tabakasının(ağ tabaka) damarlarının etkilenmesi ile ortaya çıkan ve körlüğe sebebiyet veren bir durum olup, tedavi edilebilir bir komplikasyonudur.”
Genelde iki gözünde etkilendiğini aktaran Mehmet Us, “Hastalığın başlangıcında hastanın hiç şikayeti olmayabilir, bulgular zamanla ortaya çıkar. Hafif veya ağır, ancak muayene edilen diabetli bir hastada retinopatinin görülme oranı yüzde 40-45 civarındadır. Bu oran hastalığın süresi ile artış gösterebilir. Erken safhada yakalanan hastaların tedavileri mümkündür. Bu sebeple hastaların hiçbir şikayeti olmasa da yılda 1 kez retina muayeneleri olması gerekir.” dedi.
Diabetik retinopatinin çeşitli evreleri olduğunu da açıklayan Göz Hastalıkları Uzmanı Mehmet Us şunları söyledi: “Birinci ever hafif proliferatif olmayan retinopati: Bu en erken evredir ve mikroanevrizmalar oluşur. Bunlar retinanın küçük kan damarlarının duvarlarındaki baloncuklardır. İkinci ever orta proliferatif olmayan retinopati: Hastalık ilerledikçe retinayı besleyen bazı damarlar tıkanır.Şiddetli proliferatif olmayan retinopati : Bu evrede tıkanan damar sayısının artmasıyla birlikte retinada beslenemeyen alanlar ortaya çıkar. Bu beslenmesi bozulan alanlardan bazı sinyaller gönderilerek yeni damar oluşumu uyarılır. Üçüncü evre proliferatif diyabetik retinopati: Bu en ileri evredir. Retinanın damar oluşumu için gönderdiği sinyallerin sonucunda yeni damarlar oluşur. Bu durum proliferatif diyabetik retinopati olarak adlandırılmaktadır. Bu yeni damarlar anormal yapıda olup çok kolay kanayabilirler. Bunlar, retina yüzeyi veya gözün içini dolduran saydam vitreus jeline doğru büyüyebilirler.Bu damarlar kanadığında ciddi görme kaybı hatta körlük meydana gelebilmektedir.”
Mehmet Us, görmenizi korumak için neler yapabileceğini de anlattı. Diyabet hastalarının en az yılda bir kere detaylı bir göz dibi muayenesi yaptırmaları gerektiğini kaydeden Us, hastaların şu hususları da akıllarında bulundurmaları gerektiğini söyledi: “Proliferatif retinopati hiç bir semptom olmaksızın gelişebilir. Bu ileri evrede hasta, görme kaybı açısından yüksek risk altındadır.
Makula ödemi, diyabetik retinpatinin herhangi bir evresinde ortaya çıkabilir. Hastada hem proliferatif retinopati hem de makula ödemi bir arada gelişse bile kişinin görmesi iyi olabilir. Bununla birlikte bu hastalar görme kaybı açısından yüksek risk altındadırlar. Doktorunuz gözünüzde diyabetik retinopatinin herhangi bir evresini veya makula ödemini saptadığında bunu size belirtecektir. Görmenizde değişiklik olsun veya olmasın erken tanı ve zamanında tedavi görme kaybını önleyebilir.”
Cihan
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...