EMİN ÇÖLAŞAN'IN HÜRRİYET'TEKİ YAZISI:
Çocuk oyuncağı değil bu!
BÜLENT Ecevit vefat etti, bu kez başka ilginç olaylarla uğraşıyoruz.
"Hanımefendi hadisesi" yine devrede. Şimdi size dünkü gazetelerden iki örnek vereceğim. Sabah’ın Ankara Temsilcisi Aslı Aydıntaşbaş, Abdullah Gül’le yaptığı konuşmayı yazıyor. Gül şöyle diyor:
"Ecevitler’in en önemli eseri, birbirlerine gösterdikleri sadakat ve değer. Allah gecinden versin. Eğer (eşi de öldükten sonra) birlikte olmak istiyorlarsa ayırmamak lazım onları. Neden olmasın? Onları ayırmayız."
Aslı, yazısını şöyle sürdürüyor: "Abdullah Gül bu sözleriyle hem Ecevitler’in aşkına gönderme yaptı, hem de eğer isterse Rahşan Ecevit’in de eşi Bülent Ecevit yanında devlet mezarlığına defnedilebileceğinin (gömüleceğinin) işaretini verdi."
Şimdi de Ecevit ailesinin en yakınlarından biri olan Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila’nın dünkü yazısına bakalım: "Rahşan Hanım, yakın çevresine Bülent Ecevit için gönlünden geçen kabri şöyle tarif ediyor:
Bülent’e yakışan bir kabir olsun istiyorum. Bir anıtmezar değil. Devlet mezarlığında değil, özel bir yerde sade bir kabir."
Dikkat ediniz, devlet mezarlığında değil! Fikret yazısını şöyle sürdürüyor: "Bülent Ecevit için devlet mezarlığı, ebedi istirahatgáh (sonsuza kadar hep yatacağı yer) olmayabilir. İleride olanak doğduğunda, ebedi istirahatgáh için Rahşan Hanım’dan ayrı düşmeyeceği, halkın kolay ulaşabileceği sade bir aile kabristanına taşınabilir."
Fikret bu aileye en yakın gazetecidir. O nedenle, bu son bölümün de aslında Rahşan Ecevit’in ağzından çıkan sözler olma olasılığı çok yüksektir.
***
Sevgili okuyucularım, şimdi ortaya çok, ama çok ilginç, tuhaf, acayip, kaprislerle dolu bir tablo çıkıyor... Ve bu tablo sadece ve sadece Rahşan Ecevit’ten kaynaklanıyor.
Meclis bugünkü toplantısında, Milli Mücadele komutanları ve eski cumhurbaşkanlarının yattığı devlet mezarlığına, eski başbakanların ve Meclis başkanlarının da gömülmesini sağlayan Ecevit yasasını kabul edecek.
Şimdi manzaraya Aslı Aydıntaşbaş’ın yazısından bakalım:
"Abdullah Gül, Bülent Bey’le Rahşan Hanım’ın aşkına saygı duyuyormuş. Bu yüzden onları ayırmamak düşüncesinde imiş! Bu elbette hükümetin görüşüdür ve anlamı da şudur: Devlet mezarlığına gömülenlerin eşleri de oraya gömülsün!"
Böylece bir yol açılır, zamanı geldiğinde oraya Özer Uçuran Çiller, Emine Erdoğan, Hayrünisa Gül gibi isimler de gömülebilir. Hükümetin Ecevit Ailesi’nin "aşkı" uğruna (!) yapacağı kıyaktan en başta onlar yararlanır.
Şimdi de aynı manzaraya Fikret Bila’nın yazısından bakalım:
"Bülent Ecevit devlet mezarlığına geçici olarak gömülecek. Zamanla Hanımefendi kendisini de kapsayan bir anıtmezar yeri ayarlayacak. Kendisi ölmeden önce veya öldükten sonra eşinin cenazesi devlet mezarlığından alınacak. Çankaya’da, evlerine yakın bir kamu arazisine yan yana gömülecekler."
Ciddiyetsizliğin, topluma saygısızlığın, ölüm sömürüsünün bu kadarı olamaz. Bir insanın devlet mezarlığına gömülmesi yeterli onurdur, şereftir. Bu kadarı acaba "birilerine" yetmiyor mu!
***
İlgili yasa (bu yazının yazılmasından sonra, dün geç saatlerde görüşülmedi ise) bugün Meclis’te görüşülecek ve beş dakkada Beşiktaş yöntemiyle çıkarılacak.
Şimdi burada uyarıyorum. Lütfen bu işin de cılkını çıkarmayalım.
Yasaya şu hükümlerin kesin olarak konulmasını sağlayalım:
1- Devlet mezarlığına sadece yasada sayılan unvan sahipleri gömülür.
(Yani orası aile mezarlığı değildir. Eşleri, çoluk çocukları falan kapsama alanı dışındadır.)
2- Devlet mezarlığına gömülen kişinin naaşı, daha sonra ailesi istese bile oradan çıkarılıp başka yere taşınamaz.
Eğer bu somut ve net hükümler yasada yer almazsa eşler de oraya gömülebilir. Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül bunu açıkça söylüyor.
Ayrıca yakın gelecekte Ecevit’in naaşı Hanımefendi’nin isteği ile devlet mezarlığından alınabilir. Niyetinin bu olduğu anlaşılıyor. Bu olay gelecekte başkaları için de geçerli olabilir. Bu çirkinliklerin şimdiden yasa ile önlenmesi gerekir.
Bu işler çocuk oyuncağı değildir. Birilerinin kaprisine, çıkarına alet edilecek konular hiç değildir.
Bu arada Rahşan Hanım’dan da "vatandaş kimliğimle" bir istirhamım olacak:
Bülent Bey’in dirisinin üzerinden elinizi hiç çekmediniz.
Artık yeter yahu! Lütfen, şu elinizi hiç değilse ölüsünün üzerinden çekin de milletin asabını bozmayın.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |