Los Angeles’taki Paul Getty Müzesi, Türk resminin ilk kuşağı Osman Hamdi ve Şeker Ahmet Paşa’nın Paris’teki hocaları, oryantalist sanatın kurucusu Jean Leon Gerome’un (1824-1904) çeşitli müzelerden derlenen başyapıtlarını ilk kez bu ölçüde kapsamlı olarak sergiliyor. 15 Eylül’e değin açık kalacak sergide, ünlü ressamın Türkiye bağlantılı “Halı Pazarı”, “Yılan Oynatıcısı”, “Başıbozuk Şarkı Söylüyor”, “Kudüs’te Türk Kasabı” ve “Esir Pazarı” gibi resimleri de yer alıyor.
Sergi, ünlü sanatçının resimlerini “konularına” ve “tarihsel dizinine” göre düzenlemiş. Sergide ayrıca 19. yüzyıl sonlarındaki İstanbul’u yansıtan Abdullah Freres (Kardeşler) fotoğrafhanesinin resimleri de Gerome’un İstanbul’unu belgeliyor.
Paris’te Güzel Sanatlar Akademisi’nde Paul Delaroche’un öğrencisi olarak 14 yaşında resme başlayan Gerome, 19. yüzyılın ikinci yarısında “sanat” ve “ticaret” açısından başarı sağlayan bir ressam oldu. Gerome, akademide 3. sınıfta iken, öğretmeninin işliğinin kapatıldığını ve Roma’ya göç ettiğini öğrenince peşinden gittiği Roma yıllarının “yaşamının en mutlu dönemi olduğunu” söylerdi.
16 yaşında iken zamanının çoğunu geçirdiği Napoli Müzesi’nde Pompei’de bulunan gladyatör zırhlarından etkilendikten sonra “Yeni Yunan” akımı bağlamında antik konulara ve mitolojiye merak sardı.
Babasının isteği üzerine 20 yaşında Paris’e dönünce, akademide, Charles Gleyre’in öğrencisi olarak arkeoloji alanında yeni öğrenimler kazanmakla kalmaz, bakış açısı Doğu’ya, Osmanlı’ya yönelir. Bu gelişme ile Doğu’nun dünyası ona ününü kazandıracaktır. Bu konuda, “Sürekli İstanbul düşüm, Doğu’ya yönelme iştihamı biledi” diyecektir.
1855’te devletin satın aldığı bir resmin mali olanağı ile İstanbul’a gelecek, sonrasında Kudüs ve Kahire’ye gidecektir. Bu konuda “Mısır ucuz olduğu için yaşamımı sürdürebiliyordum” diyecektir.
1857 “Yeni Yunan” akımından kopup açtığı oryantalist sergi ile doruğuna koştuğu bu akımın kurucusu olarak kabul edildi. Doğu hakkında “ihmal edilen doğasal görselden, sokaktaki değişik insanın Batı’nın bilmediği çok renkli yaşamından büyülendiğini” söyleyecektir. Bu arada Paris Akademisi’ne yaptığı “profesörlük” başvuruları reddedilecektir. Ancak 1860’ta hükümetin desteği ile öne çıkan ressamlar arasına girecek, 1863’te Paris Güzel Sanatlar Akademisi’ne “alınmakla” kalmayacak, “kendi özel işliğini kurmasına” da izin verilecektir.
1868 ve 1879’da yeniden Doğu gezisine çıkan Gerome, artık Arapça da konuşabiliyordu. Bu dönemde oryantalizm artık kanına işlediğinden paletine çok renkli Osmanlı ve Mısır dünyasını “tiyatro sahnesi” gibi yansıtacaktır. Artık, sanatının doruğundadır.
Sergide, Brütüs’ün Roma İmparatoru Sezar’ı öldürmesini yansıtan panoramik resmi dahil, değişik yapıtları da bulunan Gerome, 10 Ocak 1904 sabahı Rembrandt’ın ve kendi tablosunun dibinde ölü olarak bulundu. Legion d’Honneur nişanı sahibi olarak devlet törenine hakkı olan Gerome, vasiyeti üzerine çok yalın bir törenle toprağa verildi.
Türkiye’de en çok harem, hamam, pazaryeri resimleri ile tanınan bu İstanbul hayranı ressamın sergisini, keşke özel müzelerimiz ülkemize de getirebilseler. Hiç kuşkusuz bundan en çok Osman Hamdi ve Şeker Ahmet Paşa mutlu olacaklardır!
Cumhuriyet
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...