Cerrahpaşa Hastanesi’ne Çapa istikametinden yaklaşıldığınızda solda küçük bir tabela karşılıyor sizi: KAÇUV Aile Evi. Oradaki sadece tabela. Eve ulaşmak için ilk soldan içeri girip birkaç bina daha geçmeniz gerekiyor. Perdelerin dışından ‘sıradan’ gözüken ev, içinde sıra dışı ve saygıdeğer bir mücadele barındırıyor.
14 ODALI MİNNACIK DEV
KAÇUV, Kanserli Çocuklara Umut Vakfı. Aile Evi de şehir dışından buradaki hastanelere tedavi olmaya gelen hastalarının ve yakınlarının bu süreçte ücretsiz olarak konaklayabildikleri binaya verilen isim.
Cuma günü biraz da ‘şans’ eseri oradaydık ve bir annelere destek seminerine denk geldik. Gönüllü bir psikolog arkadaşımız oradaki annelere çocuklarıyla ilgili destek verecek ‘siz güçlü olursanız onlar da güçlü olur’ mesajını iletecekti. Ama her şey söylendiği kadar kolay olmadı...
KENDİLERİNİ SUÇLU HİSSEDİYORLAR
Ne memlekette geride bıraktıkları diğer çocukları ne de kendileri... Onlar için varsa yoksa o minik devler. Kendilerine vakit ayırmak ya da hoş vakit geçirme ihtimali onları suçlu hissettirmeye yetiyor. Eski ‘normal’ zamanlardaki hobilerini hatırlamakta da zorlanıyorlar. KAÇUV’da iki yıl boyunca tanıklık ettiğim en zor toplantılardan biri. Annelerden biri ‘Bizim en büyük zevkimiz çocuğumla el ele tutuşup çarşı pazar gezmekti, ama hastalıktan dolayı o şimdi yürüyemiyor’ diyor.
KİMSEYLE GÖRÜŞMEK İSTEMİYORLAR
Dışardaki insanların sohbetlerine de çok ortak olamıyorlar. Anlaşılmadıklarını, farklı görüldüklerini düşünüyorlar. O yüzden buradaki eş dostlarıyla da çok vakit geçirmek istemiyorlar. Aile Evi ve buradaki diğer çocukların aileleri onların kaçış yöntemi. Nereye giderlerse gitsinler koşarak buraya dönüyorlar.
NAMAZ KILIYORLAR, DUA EDİYORLAR
Gönüllü psikoloğumuzun telkinleri sonrası hobilerine vakit ayırmaya ikna oldular ama bugüne kadar yaptıkları içinde öne çıkan en temel şey ibadet etmek. Annelerin çoğu namaz kılıyor ve fırsat buldukça Kur’an okuyor.
EN ZOR VAKİT AKŞAMLARI
Koşuşturma ve gündelik telaşlar içinde hastaneden eve, evden hastaneye geçen gündüz vakitleri bir şekilde çabuk tüketiliyor, ama yalnız geceler daha uzun sürüyor. “Bazen onun gideceği ihtimali aklıma geliyor ve ben n’aparım diyorum. Bu düşünce uykularımı kaçırıyor” diyor, içlerinden biri ve aslında hepsinin duygularına tercüman oluyor.
SON DURAK OYUN ODASI
Toplantı sona erdiğinde anneler biraz olsun rahatlamış ve çocuklarının olmadığı ortamda onlara iyi görünme telaşından uzak ziyadesiyle ağlamış vaziyetteler. Ayrılmadan önce oyun odasında minnacık devlerden biriyle hamurdan börek, çörek yapıyoruz. Sonra dondurma ve sonra tekrar börek. Bizi bırakmak istemiyor. “O zaman ellerinizi yıkamadan gitmeyin bari kadar şey yaptık” diyor. Son durak oyuncak çeşme ona bizle birlikte geçirilecek birkaç dakika daha kazandırıyor. Bir daha gelme taahhüdüyle çıkış belgelerimizi veriyor.
Bu duygulara hitap etsin diye yazılmış bir yazı değil. Oradaki inşalar da acınacak insanlar değiller zaten. Yaşadıkları onları hepimizden daha güçlü yapıyor. Bu yazının amacı sadece bilmeyenlere biraz olsun perdelerin arkasında yaşananları anlatmak.
ZORLU BİR CUMA GÜNÜNDEN SONRA HARİKA BİR HAFTA SONU
Zor geçen bir cuma akşamüstünden sonra hafta sonu kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü’nde KAÇUV gönüllü eğitimi vardı. Üniversite öğrencisi ve mezunu 20’nin üstünde genç iki gün boyunca kanserli çocuklara ve onların ailelerine hastanelerde ve Aile Evi’nde destek olabilmek için eğitim aldılar. Hem cumartesi hem de pazar enerjileri üst düzeydeydi. İçlerinde bir iş yapmanın saadeti, tam konsantrasyonla eğitimlerine ve çocuklara katabileceklerine odaklandılar.
Aile Evi’nden Kadir Has’a uzanan iki buçuk günlük yoğun KAÇUV mesaisinden hatırda kalan, vakfın kendi mottosunun bir tık evrilmiş hali oldu: Nerede yaşam ve güzel insanlar varsa orada umut vardır!
Radikal
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |