* Sinemacı olmanın en iyi yanı ne, hiçbir fikrim yok! Çünkü sinemacı olduğumu düşünmüyorum. Ben çoğu zaman oyuncu olarak da değerlendirilmiyorum; benim oyunculuğum kabul gören bir oyunculuk da değil aslında. Kendimi öyle lanse etmediğim için öyle bir reaksiyon almıyorum. On yıl önce sahnede yaptığım şeyle; 'oyuncu değil bir kere' parantezi içinde değerlendiriyorlar. Halbuki o yaptığım iş için oyuncu olmak gerekmiyor. Birkaç tane film olmaya başlayınca oyunculukla ilgili birileri konuşmaya başladı. Bana sorarsanız; ben çok iyi bir oyuncu olduğumu düşünüyorum.
* Sinema yapmak istememin nedeni daha da meşhur olmak isteği! Ben neden meşhurum mesela, çok şaşırıyorum. Bir tane daha emsali yok. Yaptığım işle ilgili değil. Bu şekilde meşhur etme şekli yok. Canının istediğini yapıyorsun, istediğin zaman yapıyorsun ve herkes seni tanıyor.
BEN BUTİK ÇALIŞIYORUM!
* Herkes şöhretten dertlenir ama benim yaptığım işin zedelediği noktalar da var. Şöyle zedeliyor; hiç senin hedeflemediğin bir kitleyle buluşuyorsun mecburen. O nedenle beni hep büyük kitleye iş yapan fason mal imal eden kişi diye değerlendirmek istiyorlar. Halbuki biliyorlar ki ben butik çalışıyorum. Çok zorlanıyorlar o yüzden eleştirirken...
* Senaryosunu çaldığımı iddia eden Savaş Ay'ın iddiası şu; 'Benim babam sihirbazdı, bu bizim hayat hikayemiz.' O filmdeki diyalogların yüzde sekseninin bizim ailede geçen diyaloglar olduğunu, tiplerin yüzde seksen beşinin bizim etrafımızdaki insanlar olduğunu, Beste teyzenin annemin teyzesi olduğunu benden başka kim bilebilir? Mazhar ağabeyin oynadığı tip de anneannem. Deniyor ki; 'O adam öyle giyinir mi?' Giyinir, çünkü şizofren. Benim anneannem de şizofrendi ve birden bire alakasız bir kostümle görürdük. Pembe Mickey Mouse'lu eşofmanla otururdu öyle. Normalde başörtülü bir kadın... Galiba işimi özenle yaptığıma inanmak istemiyorlar.
* Ben herkesle ilgili şakalar yapıp kepenkleri indirmesini sağlayabilirim insanların. Öyle bir kudretim var, benden kaynaklanmıyor. Mizahı biriyle ilgili kullanırsan canını acıtabilirsin ve diğerleri sana güler. Ben herhangi bir kimseyle ilgili şaka yapmaktan vazgeçeli 25 yıl oldu. 2 bin 800 kere sahneye çıktım, hiç mi bir Reha Muhtar taklidi yapmak için elime imkan geçmedi? Yapmıyorum çünkü bu bir tercih... Sinemacı doğmadım, sinemacı da ölmeyeceğim, bir problem yok.
* Yıllardır sahnede para ile ilgili şaka yapmamın sebebi insanların ilgilendiği bir konu olması. Bahsedilen imaj şu: Parayı götürüyor, hatta evde para sayma makinesi var. Evinde para sayma makinesi olan artist var mı? Var! O bilgi bende var mı? Var! Ama o ben değilim. O evinde para sayma makinesi olan artisti bir yardım konserinde görürsünüz ancak.
GÜVENSİZ KADINI HİÇ SEVMEM!
* Birini sevmek ne demek, tam anlamıyorum. Sevildiğimi nasıl anlayacağım onu bilemiyorum. Sosyalleşemiyorum. Ben de çok kapalı devre cereyan ediyor; sevgi, aşk, ihtiras, his. Onlar çok masal ortamında cereyan ediyor. 'Sosyal bir tip değilim' diyemem, ama hiçbir şekilde bu konuyla sosyalliği birleştiremiyorum. Yani kadınlarla arkadaş olamıyorum. Belki de fiziki yaşantım romantizme çok uygun değil. Gündüz uyurum. Dırdır diye tabir edilen şeyden hiç hazzetmem.
* Keşke sevildiğimden haberim olsa. Bundan hiç haberdar değilim. Bazen kendimi çok iyi hissediyorum ama bu çok kısa sürüyor.
* Bir kadında beni şunlar etkiliyor diyerek kadınları şekillendirmek istemem. Orayı geçtik yaş olarak. Kadın kendisini nasıl iyi hissediyorsa öyle olsun, bize ne? Ama kendine çok güvensiz birinden hiçbir şekilde hoşlanmam. Bir de söylediklerine kendi inanmayan insanlardan; o kadar...
* Ben de gerçekten sevmekten bahsedebilirim ama mesela kadınlar öyle düşünmediler hakkımda hiç. Çok çabuk sıkıldığımı düşünmüş olabilirler. Küçük şeylerden çok rahatsız olurum çünkü...
Ben de babam gibi bilmediklerim hakkında konuşmam
On yıldan bu yana tek kişilik gösterileri ile vazgeçilmez bir hal alan; filmleriyle ise izlenme rekorları kıran Cem Yılmaz, Marie Claire dergisinin aralık sayısına içini döktü. Ailesi, filmleri ve aşka bakışını anlatan ünlü komedyen, sinema yapmak istemesinin nedenini şöyle açıkladı: Çünkü daha da meşhur olmak istiyorum!
Babamın (Arif Yılmaz) tarzını çok beğeniyorum. Keşke 150 yıl daha yaşasa çünkü çok ahlaklı, çok iyi biri. O kadar evrensel bir tip ki, New Jerseyli'yim dese yedirir. Onunla şu özelliklerimiz benzeşiyor; bilmediği şey hakkında konuşmaz. Ve çok şey de bilmez. Bu konuda çok müsterihtir. Ahkam kestiğini, yalan söylediğini hiç duymadım. Bir de annem... Her şeyi o yapıyor diyebilirim. Hayat bilgisi derslerindeki ev gibi bizim ev. Zamanla çok değişen, çok gelişen tipleriz biz. Muhafazakar yanımız var; ama tamamen çekirdek aileyi ilgilendiren bir muhafazakarlık.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...