Ermeni soykırımı yapıldı/yapılmadı meselesi Türkiye’nin başa çıkmaya çalıştığı kadim meselelerden biri. Taban tabana zıt görüşler yıllardır dile getiriliyor ve herkes kendi haklılığını ispat etmeye çalışıyor. Olay, artık iki ülkenin meselesi olmaktan çıktı, uluslararası mesele haline geldi.
Her yıl Nisan ayı gelince Türkiye’de bitmez bir karın ağrısı başlıyor ve ay sonuna kadar sürüyor. Her yıl tekrarlanan soru şu: Acaba bu yıl hangi ülke Ermeni Soykırımı diyecek, Ermenistan’ın tezine destek verecek?
Ve boş geçen yıl yok. Ermeni meselesini soykırım olarak gören ülkeler listesine her yıl biri daha ekleniyor. Sadece olaya soykırım demeleri bir yana, aksini iddia etmek bile yasaklanıyor.
Peki, Türkiye ne yapıyor? Anlık tepkiler, kamuoyu gazını alacak sert açıklamalar, birkaç aylığına o ülkeden büyükelçi çekmeler… Sonra… Hiçbir şey olmamış gibi sonraki yılın nisan ayına kadar her şey unutuluyor.
Oysa olan şey çok açık… Net bir şekilde lobi savaşları yürütülüyor ve Türkiye bu savaşı kaybediyor. Türkiye’nin küçük bir ili kadar nüfusa sahip olan, açlıkla boğuşan Ermenistan öylesi bir lobi ağı kurmuş ki, koskoca Türkiye’ye her yıl bir gol daha atıyor.
Peki… Hem fiziki hem ekonomik gücü Ermenistan’ın kat kat üstünde olan Türkiye ne yapıyor? Üzücü ama yukarıda söylediklerimizi.
Doğru düzgün bir organizasyonla Ermenilerin kurduğu lobi ağlarından çok daha fazlasını kurması için neyi eksik Türkiye’nin? Ne eksiği, fazlası var. Ama işte gelin görün ki tablo hiç değişmedi, değişecek gibi de durmuyor.
Bu yılın sürprizi Papa’nın “Ermeni soykırımı” demesi oldu ve Türkiye önceki yıllardan tanık olduğumuz, artık rutinleşen tepkilerini gösterdi. Oysa daha birkaç ay önce aynı Papa Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ağırlanmamış mıydı hem de Saray’ın ilk onur konuğu olarak? Neyi eksik bıraktık ya da Ermeni lobileri neyi fazla yaptı da Papa tutup soykırım dedi?
Dışişleri Bakanı, yetkilileri ya da karar mekanizmasındakiler artık her kimse ona buna racon kesmek yerine şapkalarını önüne alıp bunu düşünmeli ve harekete geçmeli.
Dışişleri’nin düşünüp ulaştığı sonuç şu sorunun da yanıtı olacak çünkü: Her Nisan ayının Türkiye’nin ulusal karnına ağrılar giren ay olma geleneği bitmeyecek mi bitmeyecek mi?
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...