Raporu hazırlayan milletvekilleri ile TBMM'de basın toplantısı düzenleyen MHP Genel Başkan Yardımcısı Tunca Toskay, partisinin, ABD'de başlayıp tüm dünyayı etkileyen küresel mali krizin Türkiye'ye olan yansımaları ve krizi önleme çabalarının yakından izlenmesi amacıyla, ekim ayının başında ''Küresel Finans Krizi İzleme ve Değerlendirme Komisyonu'' oluşturduğunu hatırlattı.
Toskay, komisyonda kendisiyle birlikte Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu, İstanbul Milletvekili Mithat Melen ve Sakarya Milletvekili Münir Kutluata'nın yer aldığını bildirdi.
Raporlarının ana sonucunun, MHP'nin hükümeti biran önce sorumlu, ciddi ve tutarlı adımlar atması yönünde göreve çağırması olduğunu dile getiren Toskay, raporda önce 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz öncesi ve sonrasında alınan önlemlerin ve yapılan reformların bugün yaşanmakta olan mali kriz karşısında ekonomiye nasıl bir katkı sağladığının araştırıldığını kaydetti.
Toskay, ABD ve Avrupa'da yoğun olarak devam eden mali krizin aynı şiddette Türk ekonomisinde henüz hissedilmemesinde, finans sisteminin güçlü hale getirilmesi amacıyla BBDK ve Merkez Bankasının özerkliğe kavuşturulmasının büyük rol oynadığını söyledi.
Türk ekonomisinde, krizin etkileri şimdilik daha az hissedilmesinde 57. Hükümetin yaptığı yapısal reformların etkili olduğunu belirten Toskay, 57. Hükümet döneminde çıkartılan yasalar ve alınan kararlardan örnekler verdi.
-''HÜKÜMET SORUMLULUĞU KABUL ETMELİ''-
Tunca Toskay, MHP'nin, iktidarın sorumsuz yönetim anlayışı sebebiyle vatandaşların gelecekte daha da ağırlaşacak olan krizin doğuracağı kötü sonuçların bedelini ödememesi için, gerekli önlemlerin ivedi bir şekilde alınmasını istediğini belirtti. Toskay, hazırladıkları raporda bu önerilerin kurumsal, mali piyasalar ve reel sektör olarak 3 ana başlıkta sıralandığını bildirdi.
Toskay, bu önerilerin bazıları için yasal düzenleme gerektiğini, bunlar için partisinin gerekli desteği vereceğini belirterek, şöyle devam etti:
''Ekonomimizi son derece kırılgan hale getiren, cari açığı hızla büyüten, ekonomik politikalara yöneltilen eleştirilere duyarsız kalan Hükümet bu konudaki sorumluluğunu kabul etmelidir. Büyük bir hızla artan dış borçlar içindeki özel sektör payının büyüklüğü ve taşıdığı risk konusunda yöneltilen eleştirileri, bu konuda sorumluluğun özel sektörde olduğunu ifade ederek geçiştiren Hükümet, gelinen noktada bu tutumunu sürdüremeyeceğini en yetkili ağızdan itiraf etmiştir. Dünyada gıda ürünleri ve tarım krizi olduğunu söyleyen iktidar, altı yıldır kendi haline terk ettiği, büyümeyen küçülen tarım kesiminin ve tarlasını ekemez hale getirdiği çiftçimizin sorumluluğunu kabul etmek zorundadır.''
Toskay, komisyonun izleme çalışmalarının bundan sonra da devam edeceğini ve sonuçlarını kamuoyuyla paylaşacaklarını bildirdi.
-KURUMSAL ÖNERİLER-
MHP'li milletvekilleri tarafından hazırlanan raporda, kurumsal öneriler şöyle:
''Türkiye'de Hükümet, TBMM'nin desteğini almak için konuyu Meclise taşımamış, bilgi vermemiş ve katkı talebinde bulunmamıştır. Önümüzdeki zor dönemin aşılmasında TBMM'nin katkısı büyük olacaktır. Hükümet biran önce bu büyük ihmali telafi etmelidir. Bu bağlamda; TBMM'de temsil edilen tüm siyasi partilerin katıldığı, sürekli çalışan bir kriz komisyonu kurulmalıdır. Gerektiğinde küresel kriz ve Türkiye ekonomisi üzerinde genel görüşme yapılmalıdır. Ekonomik birimler tarafından Türkiye ekonomisi ve kriz ile ilgili güncel bilgilerin TBMM'de bulunan siyasî partilere verilmesi faydalı olacaktır.
ABD ve AB son mali kriz ile tarihlerinin en önemli tedbirlerini almışlar ve bazen piyasa ekonomisinden de sapma anlamına gelen radikal kararları ve başta bankalar olmak üzere şirketleri kurtarma operasyonlarına girişmişlerdir. ABD Kongresi'nde kabul edilen 850 milyar dolarlık resmi kurtarma rakamlarının dışında, AB, AB bütçelerinden, Avrupa Merkez Bankası ve diğer fonlardan, başta bankalar olmak üzere, sisteme yaklaşık 3,5 trilyon dolar nakit para girişi yapmıştır. Bu gelişmeler ile AB yeni bir döneme ve yapısal değişime girmiştir. Son gelişmeler çerçevesinde Türkiye yine AB ile sessiz müzakerelere devam edip, ana konuya hiç girmeyecekse, o zaman dış ekonomik politikalarında yeni ve radikal değişimlere gitmek zorundadır.''
-MALİ PİYASALARA YÖNELİK ÖNERİLER-
Raporda mali piyasalara yönelik önlemlere de yer verildi. Mali piyasalara yönelik, Hükümetin mali disipline kesinlikle uyması gerektiği bildirildi.
''29 Mart 2009'da yapılacak Yerel Yönetim Seçimleri sebebiyle bütçe disiplininin 2007'de olduğu gibi gevşetilmesi çok olumsuz etkiler doğuracaktır'' denilen raporda, kısa ve orta vadede kamuya ek kaynak yaratılması için etkin önlemler alınması istendi.
Kamu finansman yapısının sağlamlığı krize dayanıklılığı mutlaka artıracağına dikkat çekilen raporda, şunlar kaydedildi:
''Bankacılık kesimimiz ile ilgili en ufak bir güven bunalımına dahi izin vermemek için uygulanabilir ve derhal yürürlüğe konabilecek bir önlem paketi hazırlanmalıdır. Bu kapsamda Türk bankacılık sisteminin diğer ülkelerden daha dezavantajlı bir konuma düşmesinin de önüne geçilmesini sağlamak amacıyla Hükümetin mevduata verilen güvencenin artırılması hususunda karar vermeye her an hazırlıklı olmasında yarar vardır.
Mali sektörün ve reel sektörün muhtemel likidite talebinin karşılanması için gerekli güvencenin gerektiğinde Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankası tarafından verilmesi, mali sektör ile özel sektör arasındaki likidite akışını güvence altına alacak gerekli pratik tedbirlerin alınması ve Merkez Bankasının her türlü likiditeyi (lira ve döviz cinsinden) sağlamaya yönelik tedbirleri aldığını bir kez daha duyurmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.
MHP olarak Hükümetin geçmişte şu veya bu şekilde yurt dışına kaçırılmış veya yurt dışında tutulmakta olan, çok önemli miktarlarda olduğu iddia edilen Türk vatandaşlarına ait döviz birikimlerinin, meşruiyeti ve etkinliği, tartışmalı bazı yöntemlerle Türkiye'ye çekilmesine ilişkin girişimlerini de ihtiyatla karşılamaktayız. Bu kriz bizlere önemli bir gerçeği hatırlatmış olmalıdır. Ne kadar liberal olursa olsun bir ülkede bankacılık sektörünün bütünüyle özelleştirilmesi ve önemli ölçüde yabancı sermayenin kontrolüne verilmesi son derece yanlıştır. Onun için en azından Ziraat Bankasının özelleştirilmesinden derhal ve kesinlikle vazgeçilmelidir.''
-REEL SEKTÖR-
Raporda, reel sektöre yönelik öneriler ise şöyle sıralandı:
''Bankalardan mevduat kaçışı kadar önemli bir diğer tehlike de bankaların kredileri yenilememe veya geri çekme cihetine gitmeleridir. Krizin reel sektörü çok olumsuz etkilememesi için bankacılık sektörünün fonlanmasında kesinlikle daralma ve aksama olmamasının sağlanması Hükümet ve ilgili kurumların en çok dikkat etmeleri gereken hususlardan birisi olarak tespit edilmiştir. Çünkü Türkiye'deki reel sektörün, özellikle KOBİ'lerimizin mevcut şartlarda, böyle bir baskıya dayanması imkansızdır.
Bu sebeple, bankaların bu açıdan da sürekli izlenmesi ve böyle bir eğilim oluştuğunda makro ekonomik ihtiyaçlar çerçevesinde yönlendirilmesi gerekir. Bankacılık sektörünün reel sektörün içinde bulunduğu zor şartları göz önünde bulundurarak daha esnek davranabilmesinin şartları ekonomi yönetimlerince hazırlanmalıdır. KOBİ'lerin üretime devamı için, kaynak ihtiyaçlarının karşılanabilmesi bakımından özel çözümler getirilmelidir. KOBİ'lere, esnaf ve sanayicimize yönelik kredilerin devamlılığının sağlanması için, küresel krizle birlikte meydana gelen nakit sıkışıklığı ve kredi kullanımında yaşanan problemlerin aşılması için gerekirse devlet bankalarının devreye girmesi sağlanmalıdır. İç ticareti canlandıracak faaliyetler desteklenerek, yerli malı tüketimi teşvik edilmeli ve tüketicilerimiz bilinçlendirilmelidir.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...