İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM'deki haftalık grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.
MÜSAVAT DERVİŞOĞLU'NUN AÇIKLAMALARI ŞÖYLE:
105 yıl sonra içinde bulunduğumuz şartların 1919 şartlarına ne kadar benzer olduğunu, nasıl bir çaresizlik içinde olduğumuzu bir kere daha sıralamayacağım; bunun hamasetine de yaslanmayacağım. Buradan milletimizin kırık kalbine, incinen gururuna, çiğnenen onuruna, zedelenen ruhuna bir vesvese daha vermeyeceğim.
Bizler 'İYİ' ve cesur insanlar; çarşıdan, pazardan, hastaneden, mahkemeden, okuldan, karakoldan habersiz, şuursuz ve duyarsızlardan, yani milleti maraba sayanlardan değiliz. Çocukluğunda bağdaş kurup oturduğu yer sofralarını, yere düşen ekmeği öpüp alnına koymayı, yatarken dua ettiği Yaradan'a sadece kendisi için değil; vatanı ve milleti için de kalpten dua edenlerdeniz.
"İNADIMIZ MUSTAFA KEMAL'İN İNADIDIR"
Bizler bu toprakların değerlerine yabancılaşmış aymaz atanmışlardan hiç değiliz. Bugün burada 105 yıl sonra tekrarlanması ve hatırlanması gereken şey; Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün tüm sorunları çözmek için ortaya koyduğu milli hakimiyete dayanan kayıtsız şartsız müstakil bir Türk devleti tesis etme ülküsüdür. Aslına bakarsanız parlamenter sistemdeki ısrarımız Mustafa Kemal Atatürk'ün ısrarıdır. Milli devletteki inadımız da yine Mustafa Kemal'in inadıdır. İşte biz o yüzden 'milli hakimiyet' diyoruz, 'milli Meclis' diyoruz, 'milli devlet' diyoruz!
"İKTİDAR KENDİ KUYRUĞU İLE SAVAŞIYOR"
İktidar adeta kendini yemeye çalışan bir yılan misali kendi kuyruğuyla savaşıyor. Kendi geçmişini unutan bir meczup gibi aynada gördüğü suretine terörist diyor, albümde gördüğü fotoğraflarına ise darbeci diyor FETÖ’cu diyor. Vesayet vesvesesine sığınarak millete operasyon çekiyor.
28 Şubat zulmünde muktedirleri memnun milleti mağdur eden ve o haklı mağduriyetten insafsızca nemalananları abad eden yine o yargıydı. Şerefli Türk ordusuna kurulan şerefsiz kumpaslarda yalanları doğrular üzerine boca ettiren yine aynı yargıydı. Devlet sırlarını yağmalayan da o idi. FETÖ ile sözde mücadele edenlerin senin FETÖ’cüm benim FETÖ’cüm borsasında yatırımı muktedirlere yapan yine o yargıydı. Tek adam sisteminde Sinan Ateş’in kanıyla iddianame yerine hatır senedi yazan da o senedi cirolayan da yine aynı yargıydı. İddianame değil ibraname hazırlamışlardı.
AYHAN BORA KAPLAN SORUŞTURMASI
Kendisine yapılan haksızlığa karşı güvenle ve inançla Ankara’da hakimler var diyerek kim kendi kendini teskin edebiliyor? Hangimiz karakoldan arandığında gönül rahatlığıyla yaptığından ya da yapmadığından emin olarak oralara gidebiliyor ki? Ankara organize suçlar müdürü savcılığa gidip ifade vermek istiyor. Savcı ifade vermeye gelene gözaltı kararı çıkartılıyor. Emniyete güvenmeyip Jandarma’ya aldırıyor. Jandarma alıp istihbarat teşkilatına götürüyor. İl emniyet müdür yardımcısı ve beraberindekiler tutuklanıyor. Hiçbir şey olmasa bile belli ki bir şeyler oluyor.
KOBANİ DAVASI
Açılım sürecinin tarafları hatırlatılmasını pek sevmezler ama ben kararlıyım ve unutturmayacağım. O ağalar Dolmabahçe’de 6-7-8 Ekim’den 4 ay sonra 28 Şubat 2015’te buluşup sonrasında da barış bildirisi okudular. Mahkemenin gerekçeli kararını bekliyoruz. Ülkemizi ateşe çevirmek isteyenlere verilen cezaları da ayrıca değerlendireceğiz. Ama onlarla Dolmabahçe’de pazarlık edenleri de asla unutmayacağız, unutturmayacağız!
Bir yandan mafya operasyonları derken, bir yandan 6-7-8 Ekim Davası eş zamanlı sonuçlandı. Bir yandan Gezi Davaları derken, bir yandan 28 Şubat afları gerçekleşti. Birileri takke alırken, birilerinin külah verdiği bu simsar sahnesinde hikaye hep üstünlerin hukukunu anlatır. Yönetmense hep muktedirlerin koltuğundadır. Bu hikayede 'Laiklik elden gidiyor' diye laik tarumar edilir. Sorunları çözeceğiz diye milletin birliği çözülebilir. 'Yeter' artık diyenlerin sözü 'Yetmez ama evet' manşetiyle görülebilir. Ama hakkı istiklal olan bu millete hiçbir zaman o hak reva görülmez.
Başka bir sorumlu aramaya gerek yok; yeni bir şey lazımsa, Türkiye’de eğer değişecek bir şey varsa o da bu hilkat garibesi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ta kendisidir. Bu yüzden kurulduğumuz günden beri önerilerimizi ortaya koyduk. Yıllardır yalnızca hastalığı teşhis etmiyor; gereken reçeteyi de söylüyoruz, tedaviyi de söylüyoruz. Karşı karşıya kaldığımız tüm sorunlarla ilgili olarak ilgilileri zamanında uyardık. Yapmayın etmeyin dedik. Attıkları yanlış adımların nelere sebep olacağını da ayrıntılarıyla birlikte milletimizle paylaştık Ve her zaman haklı çıktık. Bu yönüyle bakıldığında İYİ Parti bu ülkenin erken uyarı sistemidir. Gelin yeni maceralar peşinde koşulacağına; ülkenin gerçeklerini konuşalım, erkleri birbirine karıştıran, ülkeyi tek adamın hırslarına ve heveslerine terk eden bu ucube sistemden kurtulmanın yollarını arayalım.
EMEKLİ MAAŞI ÇAĞRISI
Bugün milyonlarca emekli vatandaşımızın asgari ücretin altında emekli maaşı almasının tek sebebi, AKP iktidarının 2008 yılında yapmış olduğu düzenlemelerdir. Güncelleme katsayısını yüzde 100’den yüzde 30’a düşürdüler. Aylık bağlama oranını yüzde 75’lerden yüzde 50’ye çektiler. Sonuç ise 2003 Ocak’ında en düşük emekli maaşı asgari ücretten yarı yarıya fazla iken, bugün en düşük emekli maaşı asgari asgari ücretin altındadır. Emekli vatandaşlarımızın dertlerini bir nebze olsun çözecekseniz saçma sapan vaatler yerine en düşük emekli maaşını 21 sene önceki haline getirin ve asgari ücretin üstüne çıkarın.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...