Mısır’da ordunun kanlı müdahalesi dünyanın ve Türkiye’nin gündemine oturdu. Hüsnü Mübarek’in gidişi sırasında gerçekleşmeyen katliamlar, darbe sonrası yaşanmaya başlarken, Mısır’ı bundan sonra ne bekliyor sorusuna yanıt aranıyor.
ORSAM (Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı Hasan Kanbolat, darbe yönetimi neyi amaçlıyor, Mısır’da siyasi çözüm yolu kapandı mı? Batı’nın ve ABD’nin tavrı ve Mısır’ın geleceğine ilişkin Taraf ’a konuştu:
Mısır’da ordu sadece askerî bir yapıdan oluşmuyor. Ordu ekonominin üçte birini kontrol ediyor; otomotiv sanayi, ilaç sanayi, tekstil, gıda, hatta petrol dağıtım istasyonları, elektrik, gaz, su dağıtımına kadar her sektörde var. Tarımsal arazinin %80’ini ordu kendisi işliyor ve üretiyor. Büyük bir monopol halinde. Böyle bir yapı dağılmadan Mısır’da parlamenter demokrasinin oluşması veya askeri vesayet döneminin bitmesi bir hayaldir.
Ordu, Müslüman Kardeşler’i hedef alıyor. Ama yarın Mısır’da sol bir yönetim iş başına gelirse, bunu da “komünist yönetim” diye suçlayacak ve yine darbe yapacak.
Ordunun, parlamenter demokrasiyi sona erdirme dışında bir seçeneği yok. Biliyor ki Mısır’da parlamenter demokrasi oturursa bu tamamen kendi aleyhine olacak ve ordunun ekonomik siyasi ve sosyal gücünü budanması üzerine radikal adımlar atılacak. Mursi’nin kısa süren iktidarı döneminde bile, bu yönde yavaş yavaş adımlar atılmaya başlanmıştı. Bir iktidarın hızla iktidardan gitmesi, ekonomik kaosla olur; ordu da önce, petrol ve doğalgazı yok ederek, dağıtımını engelleyerek, elektrik, su kısıntılarıyla halkın günlük yaşamını etkiledi ve bir kaos yarattıktan sonra da darbeyi gerçekleştirdi.
Siyasi çözüm yolu şu anda kapanmış durumdadır. Mısır ordusu eğer sokağa hâkim olamazsa kendisinin tasfiye edileceğini görüyor. Bu kadar kan döküldükten sonra da eğer ordu iktidardan al aşağı edilirse yargılanacağını, hatta idam edilebileceğini görmeye başladı. Bundan dolayı sokağı kan gölüne çevirerek sokak hâkimiyetini sağlamaya çalışıyor.
Bir taraftan sokak hâkimiyetini sağlayarak iktidarını sağlamlaştırmak istiyor, diğer taraftan Müslüman Kardeşleri, geniş kitlelere hitap eden bir siyasi parti görünümünden, dar bir sivil toplum kuruluşuna doğru sürükleyerek, bir terör örgütü görüntüsü vermeye çalışıyor.
Burada bir bilek güreşi var. Bu noktada Müslüman Kardeşler sokakta durmaya devam edecek mi? Yoksa, ortalığın kan gölüne dönmesi, insanları ürkütüp, tekrar evlerine çekilmelerini mi sağlayacak? Bu önemli bir nokta ve önümüzdeki birkaç hafta içinde netleşir. İnsanlar sokağı terk edip evlerine çekilse bile, asker, bu kez evlerde operasyona başlayacak ve yine evlerden toplayarak Müslüman Kardeşler’in kökünü kazımaya çalışacaktır.
Mısır’ın geleceği söz konusu edildiğinde, Müslüman Kardeşler’in tavrı büyük olasılıkla bağlayıcı olacaktır. Müslüman Kardeşler, silahlı eylemi reddeden bir siyasi harekettir. Fakat ordu, bu noktada nasıl tavır alacak? Müslüman Kardeşler’in gençlerini provoke edecek mi? İçlerinden silahlı bir güç çıkaracak mı ve bu gücü bahane ederek Müslüman Kardeşler’in daha fazla üstüne gidecek mi? Bunları da yavaş yavaş göreceğiz.
Unutmamak lazım ki bu sadece Müslüman Kardeşler ile ordu arasındaki bilek güreşi değildir. Arap baharının ana dinamizmini Müslüman Kardeşler oluşturmadı. Ana dinamizmini, Mısırlı gençler oluşturdu; bunlar içinde seküler gençler de, şehirli gençler de, İslami inanışlı gençler de var. Ama bu gençler, parlamenter demokrasi, daha iyi yaşam özlemi, refahın artırılması ve normalleşmeyi amaçlıyorlardı. Bunun için Mübarek rejimine karşı çıkıldı ve Mübarek tasfiye edildi. Bu noktada, eğer askeri yönetim Müslüman Kardeşler’i tasfiye etmekte başarılı olsa dahi, yine de o koltukta mutlu bir şekilde oturamayacak. Çünkü gençlerin isteği yeni bir askeri vesayet rejimi değil, bir normalleşmedir. Bu nedenle Mısır’ın daha uzun süre kaynayacağını söyleyebiliriz.
BATININ tavrı kendi açısından mantıklı, çünkü batı Ortadoğu’ya genellikle İsrail’in güvenliği ve istikrarı penceresinden bakar; parlamenter rejim veya Mısır halkı ne istiyor, diye değil. İsrail’in güney sınırlarını oluşturan 80 milyonluk dev Mısır’ın, İsrail’e tehdit oluşturmaması lazım. Bunun en kolay yoluda, İsrail’in kontrol ettiği Mısır ordusunun, ülkeyi kontrol etmesi ve İsrail’in huzur bulmasıdır. Bu kadar kan döken ve şiddet kullanan Mısır ordusu, demokrasiyi nasıl inşa edip, kışlasına çekilecek? Sonraki parlamenter rejim de bu ordudan hesap sormayacak mı? Bunlar karşımıza çıkacak olan ciddi sorulardır.
taraf
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...