Ersin Tokgöz’ün Anayurt Gazetesi’ndeki yazısı…
Beyefendi buyuruyor: “Bayan Özlem Gürses’in amiri olsaydım, o gün kesinlikle işine son verirdim.” Ne olmuş o gün? Köşesinden okuyalım: “Bayan Gürses soruyor: CHP bu seçimlerde neden başarısız oldu? Kalelerini bile kaybetti? Onur Öymen yanıtlıyor: İktidar partisi din faktörünü çok istismar etti. Aşırı ölçüde dini, siyasete alet etti. Bayan Gürses: Seçimlerde siz de laikliği kullandınız! Ve beyefendi “Hoppala” diyerek giyotinini Gürses’in boynuna indiriyor…
Evet, böyle bir soru sorulur muymuş, kendisi amir olsaymış böyle bir yayıncılık hatasına işten atarak cevap verirmiş. O sözün yeri asıl şimdi geldi: Hoppala!
Köşesini ideoloji yayma yeri olarak kullanan şair belki bilmeyebilir ama gazeteci soru sorar. Ve iyi gazeteci, muhatabını onaylayan çanak sorular sormak yerine özellikle kışkırtacak detayları seçer, hele muhatap yaratana sığınıp desteksiz atmaya başlamışsa gazeteci köşeye sıkıştıracak sorulardan kaçmaz. O anda esas olan, soru sorulanın kimliğini onaylamak yada zor durumda bırakmamak değil, o söyleşiden çıkacak çarpıcı başlıklardır.
Tamam, Özdemir İnce gazeteci olmayan bir köşe yazanı. Gazeteciliğin namusunun sorudan korkmayan bir refleks gerektirdiğini bilmeyebilir ama eğer yine de gazetecilik üzerine ahkam kesecekseniz yada gazeteci pozlarına bürünüp birilerini tefe koymaya çalışacaksanız hiç olmazsa bu kadarını bilmeniz gerekir.
Diyelim ki bu kadarını da bilmiyorsunuz, o zaman hiç olmazsa dönüp kendinize bakacaksınız. Kalkıp Türkiye’nin son dönemlerindeki en büyük asparagası olarak kayıtlara geçen “Fransa’da yaşayan mini etekli kızı diri diri yaktılar” haberini yapacaksınız ve bu utanç peşinizden gelirken hatanızdan dolayı bir özür bile dilememiş olacaksınız, sonra da sırf sorulan soru hoşunuza gitmedi diye yayıncılık hatasından dem vurup kelle isteyeceksiniz.
İnsan biraz utanır…
Sicilinizde böyle bir leke dururken sırf ilişkilerinizden dolayı köşenizi korumanızdan aldığınız cesaretle gazetecilik dersleri vermeye kalkacak, edebiyat alanında genç şair ve yazarlara karşı uyguladığınız terörü şimdi de gazetecilere karşı estireceksiniz, el altından “ya tutarsa” diye patronlara gammazlayacaksınız.
Yine diyelim ki yaptığınız asparagasların tüm ihtişamıyla tarihteki yerini almasından utanmıyorsunuz. O zaman hiç olmazsa “…Gerçek ve doğruları yazma eylemi benim için bir yaşama, varolma tarzı oldu… Bir Zola, bir Sartre gibi sorumluluk ve adalet ahlakını kendime yol rehberi yaptığım…” gibi fiyakalı öykünmeci sözlerinizi anımsayıp anlaşılmaz bir niyet okuyuculukla cevap veremeyen kişinin yerine cevap vererek, sorunun da laiklik ve İslamcı kaygıları karşı karşıya getirmeyi amaçladığı, bunun bir yayıncılık hatası olduğu gibi akıl almaz bir sonuca gitmenizin nasıl bir sorumluluk ve adalet ahlakına denk düştüğünü düşünüp utanmalısınız.
Eğer laiklikle İslamcı kaygıları karşı karşıya getirmek affedilmez bir suçsa, köşenizden başörtülüler ve imamhatiplilerin temsil ettiği kesime duyduğunuz alerjiyi gün aşırı yinelemeniz nedeniyle önce kendinizi yargılamalı ve önce kendi kellenizi alıp sonra kelle istemelisiniz.
Ve bu adalet ahlakınıza katkıda bulunmak için yaptığınız gazetecilik hatalarına, tatsız ve militanca yazılarınıza rağmen gazetede tutulmanızın nedenini tekrar düşünmelisiniz.
Ve de, düşünürken “bağımsız, boyun eğmez, yarım yüzyıllık solcu kişiliğinizle,” Vuslat Doğan Sabancı’nın sizi daha yakından tanıması için “eksiksiz özyaşamöykünüzü” okumasına “sunmanızın” nasıl bir tezat oluşturduğunu irdelemelisiniz.
İrdelemelisiniz ki çıktığınız yolda en ufak bir Zola yada Sartre izi bulabilirseniz, otoriteye yaranmak için eksiksiz yaşamöykülerini sunmak bir yana dik durmanın adı olan bu rehberlerinizi o yolda nasıl ezip geçtiğinizi göresiniz.
Eğer izlerinizi takip ederseniz, konuşmanız gereken en son şeyin gazetecilik ahlakı ve hatalara ödetilecek bedel olduğunu görür, köşenize çekilip şiirlerinize ve akla ziyan analojilerinizle devam edersiniz.
Ne dersiniz sayın İnce? Vakti gelmedi mi artık?
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...