Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Türkiye'nin bugün 2006'nın Haziran ayındaki kriz durumuyla kıyaslandığında çok daha iyi durumda olduğunu söyledi.
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Ege Bölgesi Sanayi Odası'nda (EBSO) düzenlenen "Para Politikaları" konulu konferansa katıldı.
EBSO Meclis Salonu'nda gerçekleştirilen konferansa İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, EBSO Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ufuk Akgün ve çok sayıda sanayici katıldı.
Yılmaz, Türkiye'nin risk primi göstergesinin diğer gelişmekte olan ülkelerin risk primine paralel şekilde artış gösterdiğini belirterek "Fakat Türkiye'nin risk primindeki bu artış, diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha düşük seviyede gerçekleşmekte" diye konuştu.
GEREKEN ADIMLAR ATILDI
Durmuş Yılmaz, ülkelerin global ortamda yaşanan kriz sonrası yapabileceklerinin belli olduğunu ve atılması gereken adımların atıldığını söyledi.
Yılmaz, konuşmasında "İlk savunma hattı merkez bankaları ya krediyi ucuzlatmak için faiz oranlarını düşürüyor, piyasayın likidite ihtiyacını karşılıyor ya da faiz oranlarını değiştirmeden likidite sunuyor" dedi.
Bunun birinci savunma hattı olduğunu anlatan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: "Bunu ABD ve AB merkez bankaları yaptı. Eğer bu yeterli olmazsa ikinci savunma hattı olarak gözetim ve denetimle ilgili yapılacak şeylere bakılır, bu da yapıldı. Avrupa ve ABD'de açıkça satışlar yasaklandı. Bu da yetmedi sonuçta bizim aynen 2001'de yaptığımız gibi kamunun üzerine bir yük geldi.
Vergi mükellefi bu zararları üstleniyor ve sistem yeniden realize ediliyor. ABD ve Avrupa'daki hükümetlerin bugün itibarıyla yaptıkları budur. Biz bunu niye yapmıyoruz sorusunun cevabıysa bizim ihtiyacımız yok. Biz bunu 2001'de yaptık, bize milli gelirin yüzde 25'i kadar yük getirdi.
Onun dışında ne yapılabilir? Eğer ülkelerin bütçeleri imkan veriyorsa, mali alan varsa belki toplam talebi canlandırmak üzere gevşetici mali politika uygulanabilir. IMF de bunu tavsiye ediyor. Özellikle bu konuda imkanı olan ülkelere. Ama bizim gibi ülkelerin mali alanı yok. Biz bu tür genişletici politikaları yapamayız, yapmamalıyız diye düşünüyorum. Çünkü bizim böyle bir alanımız yok."
KASADAKİ PARA BİZE BİR ŞEY KAZANDIRMAZ
MB rezervinin toplam 70 milyar dolar olduğunu, bunun içinde farklı para birimlerinin de bulunduğunu belirten Yılmaz, bu rezervleri kanunun verdiği yetkiler çerçevesinde değerlendirdiklerini söyledi.
MB'nin 70 milyar dolarlık rezervinin çok az bir kısmının kasalarında efektif olarak durduğunu belirten Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Geriye kalan kısmı muhabir hesaplarımızda. Cebinizdeki para size bir şey kazandırıyor mu? Kazandırmıyor. Paranızdan bir şey kazanabilmeniz için bankaya yatırmanız lazım.
Dolayısıyla biz bunu kasamıza koyarsak bir şey kazanamayız. Bundan bir şey kazanabilmemiz için bunu bir yerlerde değerlendirmemiz gerekiyor. Bunlar dış muhabirlerimizde. Amerikan doları, Amerikan muhabirlerimizde gibi. Aynı şekilde altını da değerlendiriyoruz. T
ürkiye'nin 116 ton altını var. Altının bir miktarı Ankara'da Merkez Bankası'nın altındaki kasalarda duruyor. Geriye kalan yurt dışı muhabirlerimizde. Kasadaki altın size bir şey kazandırmıyor. Yurt dışında altınınız olursa zaman zaman buna talep geliyor. Bunu verdiğinizde 3 ton altınınızı eylül ayında verdiğiniz de yılbaşında 3 ton 250 kilo dönüyor. Muhabirler ise merkez bankaları"
BANKALAR VE REEL SEKTÖR
Yılmaz, "Kriz ortamında bankalarla hükümet arasındaki ilişkilerin önemi" hakkında bir soruya şöyle karşılık verdi: ''Biz şunu söylüyoruz ekonomi bir bütün. Bankalar tasarrufçularla yatırımcılar arasında bir köprü.
Dolayısıyla reel kesimle bankaların ilişkisi kısa vadeli çıkarlar üzerine kurulmamalı. Orta ve uzun vadeli ortak çıkarlarda birleşilmeli. Reel kesim, bankacılık kesimi ayrımını doğru bulmuyoruz. Biz bir bütünüz, aynı gemideyiz. Dolayısıyla bankalar aldıkları paraları sanayiciler kullandırmasalar zarar ederler. Kullandırırlarken de onların bir takım riskleri var. Bir yerlerden fon alıyorlar bu para bunların parası değil. Her ikisinin menfaatini birden gözetmek durumunda."
Merkez Bankası'nın ekonominin ihtiyaç duyduğu likitideyi sisteme vermeye devam edeceğini anlatan Yılmaz, mali kesime şöyle seslendi: "Biz sizin ihtiyaçlarınızı karşılayacağız, likidite sıkıntısı çektirmeyeceğiz. Siz de reel sektöre gereken ihtimamı gösterin, onlara yapılabilecekleri mevcut konjonktür içinde yapmaya devam edin."
İHTİYATLI OLALIM
Yılmaz, "Hükümet ile MB arasında krizin ne zaman biteceği konusundaki görüşlere yönelik bir uyuşmazlığın söz konusu olup olmadığıyla" ilgili bir soruya ise şöyle cevap verdi: "Finansal piyasada başlayan bu krizin birinci perdesinde sona doğru yaklaşıldı. Buradan reel sektör üzerine nasıl bir hasar verdiği çok önemli. Önümüzdeki dönem bunu göreceğiz. Buradan da tekrar dönüp finans kesimini vurabilir. İhtiyatlı olalım diyoruz. Söylediğimiz sadece bu." (İHA)